Aslında 13. bölümü daha sonra yayınlayacaktım ama bir tane okurum bölümün devamını istediği için yazdım.
ASRIN'DAN
Rahat bir duşun ardından üzerimi giyinip, saçlarımı kuruttum ve hiç vakit harcamadan dışarıdan yemek ve tatlı siparişi istemiştim. Ağabeyim ve Tolga Bey'in -iş ortağı- gelmesine 1 saatten az bir süre kalmıştı. Umarım yemekler onlardan önce gelir. Etrafı birazcık daha düzenledikten sonra, yapacak bir iş olmadığı için koltuklardan birine oturdum. Derin ne zaman çıkacaktı acaba banyodan? Kıza kalsa geceye kadar banyoda kalır! Ayağı kalkıp, banyonun kapısının önüne geldim ve kapıyı tıklattım. "Derin her yerin buruşmadı mı Allah aşkına? Ne yapıyorsun banyoda?" diye seslendiğimde, banyodan su sesi kesildi ve Derin üzerinde havlu ile banyonun kapısını açtı ve konuşmaya başladı. "Uyuya kalmışım pardon ya!" dedi başındaki havluyu düzeltirken. Gözlerimi kocaman açarak suratına dik dik baktım. "Ciddi misin?" dedim şaşkınlıkla. Kafasını 'ciddiyim' der gibi sallayıp, tekrar banyonun içine girdi. "Hey neden tekrar girdin banyoya?" deyip kapıyı yumruklamaya başladım. "Asrın, üzerimi giyeceğim!" diye bağırdı kapının arkasından. "Ha öyle desene!" deyip banyonun önünden ayrıldım. Tekrar oturma odasına geldim ve tam koltuğa oturacağım sırada kapının zili çaldı. Aha ağabeyimle geldi! heyecanlanıp üzerimdekileri düzelttim ve kapıya doğru koştum. Kapının üzerindeki delikten baktığımda, gelen ağabeyim değildi. Rahatlıkla derin bir nefes alıp kapıyı açtım ve karşımdaki adama tuhaf bakışlar attım. "Asrın Arsoy adına yemek ve tatlı siparişi vardı." dediğinde adam, kafamı evet anlamında salladım. Adam elindeki 4 paketi üst üste bana verdi. Paketi hemen alıp, "1 dakika bekler misiniz!" deyip, kapıyı ayağımla adamın suratına kapattım ve koşar adımlarla elimdeki paketleri mutfağa koydum ve tekrar koşar adımlarla odama girip çekmecemden 100 lira alıp, kapıya doğru ilerlemeye başladım. Kapının önüne geldiğimde, hemen kapıyı açıp elimdeki parayı adama verdim ve "Sağ olun!" deyip hiç beklemeden kapıyı adamın suratına kapattım. Hemen mutfağa girip sipariş ettiğim yemekleri servis tabaklarına koydum ve masayı hazırlamaya başladım. Bardakların içine şalgam suyu döküp şarap izlenimi verdim ve son dokunuşları da yaptığımda Derinde mutfağa girmişti. Onu baştan aşağı süzdüğümde, çok güzel olduğunu fark ettim. Ağabeyim umarım onu fark eder yani! "Çok güzel olmuşsun kızım be!" dedim sesimi kalınlaştırarak. "Sağ ol güzelim. Sende çok güzel olmuşsun!" dedi o da benim taklidimi yaparak. Kahkaha attım, o da bana eşlik etti tabii. "E-e ne zaman gelecekler?" dedi bu sefer. "Birazdan gelir-" sözüm, çalan zil sayesinde yarım kalmıştı. Sırıtarak "Aha geldiler!" dedim ve mutfaktan çıkıp kapıya ilerledim. Derinde arkamdan geliyordu. Kapının önüne geldiğimde, Derin'e bir bakış atıp "Hazır mısın?" dedim. Nefesini tutmuş bir şekilde kafasını aşağı yukarı salladığında, kapıyı açtım ve gülümseyerek "Hoş geldiniz!" dedim. Karşımda ağabeyim ve Tolga Bey duruyordu. "Hoş bulduk kardeşim," deyip yanağımdan öptü ve içeriye geçti. Tolga Beyde içeriye geçip benimle tokalaştı. "Ne haber Asrın?" dedi. Gülümseyerek "İyiyim Tolga Bey, sağ olun. Siz nasılsınız?" dedim bende samimi ses tonumla. "Bende iyiyim Asrın." Göz ucuyla Derine baktı ve tekrar bakışlarını bana çevirip "Beni tanıştırmayacak mısın güzel bayanla?" diye devam etti. Hemen kafamı Derine çevirdim ve "Ah tabii! Bu arkadaşım Derin, Derin beyefendi ise ağabeyimin iş ortağı Tolga Bey." Dedim gülümseyerek. Derin, Tolga Beye elini uzatıp tokalaştılar ve "Memnun oldum, Tolga Bey." dedi. "Bende memnun oldum, Derin." deyip elini bıraktı. "Mutfağa geçelim mi Tolga? Yemek kokusu alıyorum da ben," dedi ağabeyim sinirle. Hm havada kıskançlık kokusu mu alıyorum yoksa ben? Sırıtıp kapıyı kapattım ve peşlerinden gittim. Mutfağa geldiğimizde ağabeyim ve Tolga Bey yan yana oturdular. Gelenekleri idi bu yan yana oturma işi. Sırıtıp "Gelenekleri bozmayacaksınız değil mi?" dedim ve ağabeyim karşısına oturdum. Derinde sessizce yanıma oturdu. "Bozmayacağız kardeşim," dedi ağabeyim sırıtarak. "Ya bizim deli kız nerede ya?" dedi Tolga Bey, Senayı kastederek. Ağabeyimde sanırım merek etmişti ve soran bakışlarla ben ve Derine bakıyordu."Sena bir arkadaşıyla bir yere gitti de. Yani bugün onsuz olacağız." Dedim samimice. Aslında Sena olsaydı keşke diye düşünüyordum. Etraf bu kadar sessiz olmazdı. "E-e haydi soğutmayın yemeğinizi!" dedim ve ben kendi yemeğime gömüldüm. Diğerleri de bunu bekliyormuş gibi hemen yemeklerine gömüldüler. "Yemek çok güzel olmuş, kim yaptı?" diye bir soru sorduğunda, Tolga Bey. Hemen "Derin yaptı." dedim fakat Derinde benimle birlikte aynı anda "Asrın yaptı." demesin mi? Ağabeyim ve Tolga Bey bize şaşkınlıkla baktığında, Derin gülerek toparlamaya çalıştı. "Yani Asrın yaptı bende ona yardım ettim. Kısacası birlikte yaptık!" dedi. Ağabeyim kaşlarını kaldırıp, şüpheyle konuşmaya başladı. "İyi de Asrın yemek yapmayı bilmez ki!" dediğinde, öksürmeye başladım. Derin sırtıma hafifçe vurup "İyi misin?" dedi telaşla. Kafamı evet anlamında sallayıp ağabeyime kötü bakışlarımı yolladım. "İyiyim, gıcık tuttu!" dedim sinirle. Derin kafasını sallayıp, geri çekildi ve tekrar yemeğine gömüldü. Daha sonra yemek, Tolga Bey ve ağabeyimin sıkıcı iş hakkında konuşmalarıyla bitmişti. Aslında bu iş konuşmalarının ilgimi çekmesi lazımdı ama ben sıkıcı buluyordum. Ne biçim işsiz! mimarım ben böyle. Of neyse... konumuz bu değil. Yemekler bittikten sonra Tolga Bey ve ağabeyim oturma odasına geçtiler ve konuşmaya başladılar. Ben ve Derin ise mutfakta tatlıları hazırlıyorduk. İşim bittiğinde, tezgaha yaslanıp Derine baktım. İşini özenle ve hızlıca yapıyordu. Derin ani bir hareketle durup bana baktı. "Ne oldu?" dedi bana gülümseyerek. "Hiç , bir şey düşünüyordum da! Haydi şunları götürelim," dedim ve hemen tezgahtan ayrılıp, servis tabaklarını tepsiye koyup oturma odasına girdim. Derinde arkamdan meyve sularını getiriyordu. "Evet tatlılarda geldi.." deyip tatlıları önlerindeki sehpaya koydum. Derinde meyve sularını tatlıların yanına koyup yanıma oturdu. "İş bulabildin mi sen?" dedi Tolga Bey bana bakarak. "Buldum, ama istifa ettim," dedim sinir olarak. Kaşlarını şaşkınlıkla kaldırıp "Neden?"
"Patron biraz gıcık çıktı! Bilirsin gıcık patronlarla aram iyi değildir!" dedim gülerek. "Bilmez miyim!" diye karşılık verdi bana. Güldüm. O da güldü. Bu ne ya herkes gülüyor! Tolga Beyin telefonu çaldığında, yüzüme yapışmış olan gülümsemeyi suratımdan sildim ve ağabeyime baktım. Elindeki meyve suyu bardağıyla oynuyor ve bir yere odaklanmış düşünceleriyle boğuyordu. Kaşlarımı çatıp, odaklandığı yere baktığımda, Derine baktığını fark ettim. Şokla Derine baktığımda o da ağabeyime bakıyordu. Gülerek gözlerimi Tolga Beye çevirdiğimde üzgün gözlerle telefondakini dinliyordu. "Anladım, tamam geliyorum." Dediğinde, ayaklanmaya başlamıştı bile. Bende ayağa kalktığımda, ağabeyim hemen kendine gelip olayı anlamaya çalışır gibi Tolga Beye bakıyordu. "Kusura bakmayın, benim acil bir işim çıktı. Gitmem gerek." Dedi ve hepimizle tokalaşıp gitti. Kapıyı kapatıp, oturma odasına ilerlediğimde arkamdan da ağabeyim sinirli bir surat ifadesiyle gelip,Derinin kolundan tutmuştu. "Bunu bilerek mi yapıyorsun Derin?" diye bağırmıştı kızın suratına. Ben ise şaşkınlıkla onları izliyordum. Derin ise korku dolu surat ifadesiyle ona bakıp kolunu kurtarmaya çalışıyordu. "Ne yapıyorum ben?" diye konuşmuştu. Ağabeyim ise evi inletecek kadar bağırmıştı.
"Sana bağlanıyorum aptal!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevimli ve Tehlikeli
Любовные романы"Tüm yaptığımız sakladığımız duygular hakkında düşünmek, tüm yaptığımız sessizlikte oturup bir işaret için beklemek." - Halsey