"Asrın, git buradan!" dediğinde Aras, korku dolu bakışlarla birlikte ona baktım. "Ne saçmalıyorsun, Aras? Seni burada tek mi bırakacağım?" dedim sesimin titremesine mani olamayarak. "Ben baş ederim, kaç!" sinirle ellerimi saçlarıma geçirip, çektim. "Hah! Baş edermiş! Ulan senin boyunda farkında mısın? Ya kuduzsa? Ya ben kaçtıktan sonra sana saldırıp, seni ısırırsa? Ya sende kuduz olursan?" dedim, biraz değil çok saçmalayarak. Ama haklı değil miydim? Şuan tam karşımızda, abartısız benim boyumu geçen, ağzının suları yere akan ve sinirle hırlayan bir kurt vardı. Evet! Kurt. Ve Aras bu hayvanla baş edeceğini söylüyordu. Hah! Sen onu külahıma anlat! "Tamam! Sende burada kal. İkimizi de tek hamlede midesine indirsin!" dediğinde, korkuyla bir adım geriye gittim. Gözlerimi kurta çevirdiğimde, Aras'a baktığını gördüm. "Aras, bence yavaş ve sessiz adımlarla yanıma gel, kaçalım." dediğimde, iki adımda yanıma geldi ve kolumdan tuttu. "O bizden daha hızlı, Asrın!" dedi, beni kendine çevirerek."Ne yapacağız, peki?"
"Onu bir şekilde oyalayalım. Sonra, farkettirmeden kaçarız?" dedi onayımı bekler bir halde.
"Nasıl, oyalayacağız?" dedim.
"Hım-" hemen Aras'ın sözünü kesip, "Buldum!" diye bağırdım fakat bizden 5 adım uzakta olan kurtun hırlamasını duyunca ağzımı kapattım. "Sessiz ol, gerizekalı!" kaşlarımı çatarak Aras'a baktım.
"Sensin gerizekalı!""Seni kurta yem ederdim ama ağabeyine dua et! Bulduğun şeyi söyle!"
"Senden nefret ediyorum! Söylemeyeceğim!" dediğimde, kolumdan tutup beni kurta doğru ittirdiğinde, hemen koluna sarılıp çığlık attım. O sırada kurt, bize doğru hamle yaptığında bu sefer ben Aras'ın kolundan tuttuğum gibi ağaçeve doğru koştuk. Aras, bir an arkamdayken, şuan önüme geçmişti ve aramızda iki adım vardı. Ne kadar da yavaş koşuyordum öyle! Kendime not; her sabah koşu yap! Merak ettiğimden dolayı arkama baktığım an kurtun bize daha çok yaklaşmış olduğunu gördüm. Hemen elimi Aras'ın kolundan çekip, bir an ne olduğunu anlamadan iki adım önümdeki Aras'ı saniyeler içinde aramızda fark yaratacak şekilde geçtim.
***
Nefes nefese ağaçevin merdivenlerinden, son gücümle çıktım ve arkamdan Aras'ın gelmesini bekledim. Sonunda Aras'ta gelip, merdivenleri tırmandığında aşağıda kalan kurta kibirle baktım ardından el salladım. Kurt, bu hareketime sanki sinirlenmiş gibi uladı ve bize hırlayarak bakmaya devam etti. "Salak mısın?" Aras'ın sesini duyduğumda, kaşlarımı çatıp ona baktım. "Pardon, neden soruyorum ki? Zaten salaksın!" diye devam etti elini ıslak saçlarına kibirle geçirirken. "Ne diyorsun sen be?" dedim sinirime hakim olamayarak.
"Bir kurta, tıpkı bir salak gibi el salladın!""Sana ne!" dedim onu tersleyerek. Bana gözlerini kısarak baktı ve iki adımda yanıma yaklaştı. Dudaklarında, duygudan yoksun bir gülümseme belirdiğinde korkmadan edemedim. "Niye yaklaşıyorsun?" dedim bir adım gerileyerek. "Sen patronunu tersliyor musun, küçük hanım?" dedi, aramızdaki mesafeyi kapatarak. Bende aramızdaki mesafeyi inatla açıyordum. "Sen çalışanına nasıl salak diyebiliyorsun, peki?" dedim, çenemi dik tutarak. Bana bir adım daha yaklaşıp, kolumdan tuttuğu gibi beni gelin pozisyonunda kucağına aldı. Ağzımdan istemsiz olarak bir çığlık koptuğunda eşzamanlı olarak, varlığını unuttuğum kurtun ulama sesi geldi kulaklarıma. "Ne yaptığını sanıyorsun, seni ahmak!" diye bağırdım. Bana, kaşlarını havaya kaldırarak baktı ve "Ahmak?" dedi dalga geçercesine. "Evet, ahmak! Şimdi indir beni!" dediğimde bir yere yürüyor olduğunu gördüm. Sonunda durduğunda, "İndirmemi ister misin?" diye sordu. "İndir!" dedim ve kafamı hafif kaldırıp nereye ilerlediğini gördüm. Gözlerim kocaman açılırken bilinçsiz olarak ellerimi Aras'ın boynuna doladım. Aras, kollarını gevşetip beni kurtun tam üstüne atacağı sırada "Aras!" diye çığırdım. Kalbim korkudan göğüs kafesimi delip geçme aşmasını bile geçmişti. "Ne?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevimli ve Tehlikeli
Romansa"Tüm yaptığımız sakladığımız duygular hakkında düşünmek, tüm yaptığımız sessizlikte oturup bir işaret için beklemek." - Halsey