BÖLÜM 8- TARİHLER..

290 9 44
                                    

Listening: Versa- We are not what we say.

                  

 

2017 EKİM SONU

 

''Efendim kutlama her zamanki otelde, davetiyeyi adresinize gönderdim.''

 

''Teşekkürler Sevil. Orada görüşürüz.'' Deyip telefonu kapattım.

 

4 KASIM UĞUR'UN DOĞUM GÜNÜYDÜ.

 

İçimde buruk bir sevinç vardı. Geçen sene ve ondan önceki senelerde her zaman küçük de olsa bir umut barındırmıştım. Ne kadar zavallıca olduğunu biliyordum. O beni belki de hiçbir zaman sevmemişti. Neden kırgındım ki? Kimse beni sevmek zorunda değildi. Her sevgi karşılık bulacak diye bir şey yoktu.

 

Şirketin yirmi beşinci yıl kutlaması yarındı. Ben ise uyanır uyanmaz bir şeyler atıştırmıştım ve kutlama gecesine uygun kıyafet almak için dışarı çıkmıştım.  Seyren'i alışveriş merkezinin önünde tahammülsüz bir şekilde bekliyordum. Hava yeni yeni kararıyordu ve Seyren şirketteki son işlerini devredecek birini bulmuş bu yoğunluğunun arasına da alışveriş işini sıkıştırmıştı. O bir yandan söyleniyordu ben bir yandan.

 

Alışverişten fazlasıyla nefret ediyordum. Çünkü aradığım tarz kıyafetleri bulmam imkansız oluyordu. Bütün mağazalar kadınsı, aşırı dekolteli kıyafetler satıyorlardı ve hepsi de birbirine benziyordu. Bunları düşünürken daha fazla sıkıldım ve arka cebime tıkıştırdığım sigara paketinden bir dal çıkarıp ucunu tutuşturdum. Jeepimden inip kapıyı sertçe kapadım ve kilitledim.

 

Akşam serinliğinin arasına karışan açık mavi zehirli dumanımla solunan havayı zevk alarak kirletiyordum.

 

Nelerle uğraşıyordum ben böyle? Başka işim yok muydu? Kendi kendime kızıyor bir yandan da söyleniyordum. Alışveriş merkezinin açık otoparkında volta atarken kısa dalgalı saçlarım rüzgarın etkisiyle savrulup yüzümü kapatırken boşta kalan elimle geriye doğru savurdum kahverengi tutamları.

 

Nihayet duyduğum motor sesiyle kafamı arka tarafa çevirmemle Seyren'in spor arabasını gördüm.

 

Arabayı ustaca park edip hızla indi. Biraz gergin biraz da telaşlı gibiydi. Bekletilmeyi sevmezdim evet, fakat Seyren'i de anlayabiliyordum. İşleri yoğundu. Arabasını uzaktan kumandasıyla kilitleyip mahcup bir ifadeyle koşar adım yanıma geldi.

 

''Çok beklettim biliyorum, çok özür dilerim ama-''

 

''Tamam tamam, sakin ol önemli değil. Yoğunluğunu anlayabiliyorum.'' Deyip elimdeki sigarayı attım ve alışveriş merkezine doğru hızlı adımlarla yol almaya başladık.

 

Karşıdan karşıya geçerken Seyren'in tez canlı hali yüzünden önümüzden son sürat geçen vizon rengi spor arabaya çarpmaktan son anda kurtulup bir iki adım geri attım. Arabanın camları filmliydi ve plakası siyah zemin üzerine beyaz yazılıydı. Kaşlarımı çatıp önümüzden hızla giden arabanın arkasından bakakaldım. Seyren koluma girip, ''Dikkatli ol.'' Dedi gergin bir tonda.

İNKİSAR-I HAYALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin