Listening List: The Xx – Sunset
: The Xx – Together
: The Xx - Chained
2014 EKİM
Kurumuş yapraklar, narin birer balerini andırırken gün batımını süsleyen kızıl çizgiler arasında ruhunun karmaşık dansını izlemeye koyulmuştu. Hava yağışlıydı, taze gelincik kokusuyla yoğrulmuş bedenindeki çürükler sızlıyor, sırtında beliren kesiklerin izleri zaman geçtikçe daha fazla siniyordu. Genç kız bağlı olduğu zincirleri zorlamak istedi fakat zincirleri zorlayacak dermanı yoktu. Sızım sızım sızlayan göğsündeki yaranın varlığı canını yakıyor, gözleri puslu bir manzaraya eşlik ediyordu. Bilinci idam sehpasında sallanan halat ipten farksızdı. Gözlerini kırpıştırdı, aldığı her solukta sızlayan acının kölesi olmuştu.
Vakit kaçtı, zaman hangi kuyunun dibinde sürükleniyordu bir fikri yoktu. Kaç günü ya da kaç kara geceyi bu mahzende bağlı geçirmişti bilemiyordu. Tek bildiği, susuzluktan çatlayan dudaklarındaki sızıydı. Kabuk tutan dolgun dudaklarına süzülen terinin tuzu acısını kavlıyor, onu daha da zorluyordu. Yutkundu.
Yüzünü acıyla buruşturdu.
Acı.
Acı.
Acı.
Burada geçirdiği zaman dilimi içerisinde hissettiği tek şey acıydı.
Avuç içlerini tozlu zemine yasladı, dışarıdan sızan günün kızıl ışığına gözlerini kısarak baktığında seçebildiği tek şey bulanık görüntüydü.
Bedeninde nükseden ateş, bilincinde git gele sebep oluyordu. Biraz daha bu şekilde kalırsa, tamamen kaybedecekti. Tıbbi müdahale şarttı fakat buradan çıkarsa, kafasında oluşan silik listeyi gerçekleştirmek için elinden geleni ardına koymayacaktı.
Avuç içleri tozlu zeminde sürüklendiğinde bedenini kıpırdatacak mecali olmadığına kanaat getirdi. Cehennem ateşinden farksız olan bedeni güçten kesilmişti. Kesik solukları dudak kenarlarını buğuya buladığında bir gürültü koptu.
Mahzeni andıran karanlığın silikleştiği yerdeki demir kapı gürültüyle aralandı. Kafasını tozlu zeminden kaldırmak istediğinde göğsündeki acının deşildiğini hissetti. Vücudunu kontrol edemiyor, derinlemesine bir korku bedenini sarıyordu. Buradan çıkmalıydı bir an evvel burayı terk etmeliydi.
İçinden bildiği tüm duaları etmeye başladı.
Tek bildiği Bozkurt İlbars denen adamın onu bu cehennemden kurtarması gerektiğiydi. Bu belayı o lanet herif başına sarmıştı ve onu ne olursa olsun kurtarmak zorundaydı. Gürültüler üzerine kopan kıyameti duysa da kıpırdayacak gücü kendinde bulamıyordu.
Gene zayıftı.
O eski Hilal kadar zayıf hissediyordu.
Silah sesleri rutubet kokulu duvarlarda yankılandıkça titriyordu. Korkuyordu.
Bacak arasında hissettiği sızıyla duraksadı. Kasıklarına defalarca tekmeler yemiş, hak etmediği hakaretlere, küfürlere maruz kalmıştı.
Bozkurt İlbars.
Yaşadığı her şeyin sorumlusu o şerefsiz herifti. Bedeni apar topar kucaklandığında dudaklarından dökülen mırıltılara engel olamadı. Yanı başında duranın kim olduğunu bilmiyordu fakat kulaklarına ulaşan param parça cümleler arasındaki anlamları kavramak için çabalamaya devam etti. İri güçlü parmaklar bileğindeki zincirleri çözmek için uğraşıyordu. Birkaç dakikalık uğraştan sonra bileğindeki zincirlerin kilidi açıldı. Derisinin yüzüldüğünü hissetse de dudakları arasından kısık bir inilti kaçtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNKİSAR-I HAYAL
Mystery / ThrillerSaniyenin onda biri olan bir dilimde gözlerimi ağır ağır kırptım. Hissetmiştim...Hissetmiştim ve bu aslında beklediğim bir durumdu.Saniyenin onda biri olan bir dilimde; acı vardı, intikam hırsı vardı, kaybetmenin eşiğinde olmanın verdiği öfke vardı...