Bölüm 12- KURBAN

308 5 3
                                    

Listening: Songs of Greece's Gypsies- The Song o

Listening: Songs of Greece's Gypsies- The Song o

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2017 KASIM

Korku dört bir yanıma zırhını sardığında, karanlığın beni içine doğru çektiğini hissediyordum. Kayıplarımın büyük olması bir daha kaybetmeyeceğim anlamına gelmiyordu. Üstelik kader bu konuda beni sınayabildiği kadar sınayacaktı. Bu hayattaki en büyük zaaflarımız, sevdiklerimizdi.

Birini sevmeye başladığınızda kaybediyordunuz. Koşulsuz şartsız sevgi kayıp demekti. Ya kader bunu seziyor sizi cezalandırıyordu ya da biz insanlara değer verdiğimizde fazla açık veriyorduk. Dibi görünmeyen acıların uçurumuna gözü kapalı atlamak gibi bir şeydi bu.

Uçurumun eteklerinden acıya bulanmış kızıllıklar sıçrıyor, kayıplarımızın derecesine göre vücudumuzda hareler çiziyordu. Kalbimizden göğüs kafesimize kadar mühürleniyorduk, zifiri siyah, en keskin damga ile...

Derin bir nefes alıp hastanedeki koltuğa iyice kuruldum. Netice kötüydü. Sırtım tutulmuş boynuma ağrılar saplamaya başlamıştı. Koltukta yatmaya alışkın olan ben, bu sefer yerimi yadırgamıştım. Nitekim her zamankinden farklı olan şey endişeyle atan kalbimden başka bir şey değildi. Uzun soluklu bir göz dinlendirmeden sonra daha fazla oturamayıp ayaklandım. Gözü ucuyla Miray'ın ifadesiz yüzünü inceledim. Gözleri kapalı soluk alış verişleri stabildi. Derin bir iç çekişin ardından odayı parmak uçlarında yürüyerek terk ettim. Hastane kapısından çıkarken aklımı kurcalayan tek şey vardı, neler olmuştu?

Miray'ın bu hale gelmesine sebep olan şeyi deli gibi merak ediyor olmama rağmen sonunda aradığım cevabı alamayacağımı da biliyordum. Onu tanıyordum, konuşmayacak bana tek kelime anlatmayacaktı. Birbirimize çok benziyorduk.

Merdivenleri korkuyla inişim, Miray'ın baygın hali, hastaneye yetişmemiz, sedyeler, hemşireler, doktorlar, kan, kesik izleri...

Sesli bir şekilde yutkunup hastane bahçesinde boş gördüğüm banka doğru ilerledim. Mert defalarca doktorlarla görüşmüş, Miray'ın durumuyla ilgili sorular sorup durmuştu. Onun delirmiş halini, çaresizce doktorlarla konuşmasını, öfkeyle izlemiştim.

Miray, benim bıraktığım gibi değildi.

Kimi arkamda bıraktıysam, bıraktığım gibi bulamamıştım. İnsanlar değişiyor ve ben buna yetişemiyordum. Gözlerimi kapatıp kafamı banka yasladım, derin derin nefesler alarak tüm olanların tekrar gözümde canlanmasına izin verdim.

''İntihar değil.''

Gözlerimi aralayarak Mert'e yandan baktım. ''Evet, sadece sinir krizi.'' dediğimde kıvrımlı kirpiklerini birkaç kez kırptı.

''Onu bu hale getiren şey... '' duraksayıp kafasını bana çevirdi. Yüzünde endişeli ve ürkek bir ifade vardı, korkuyordu... Bunu yansıtmaktan çekinmiyordu.

İNKİSAR-I HAYALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin