Franz Kafka: ' Benim ruhum sallanıp duran bir mutsuzluktu. ' demiş. Sanki bu sözü beni görüp de söylemiş gibiydi. İçimde park kurup sallanan mutsuzluğum artık beni üzmek yerine gülümsetiyordu. Saçma bir şekilde mutsuz olmaktan haz almaya başlamıştım. Mutsuzluğun tadını bir kere alan bir insanı bu hayatta kimse kolay kolay yıkamazdı. Çünkü o insan hayatta tadabileceği en acı tadı tatmıştı bundan sonraki acılar ona işlemezdi.
Hastalığımın üzerinden tam bir hafta geçmişti. Geçen bu bir hafta da Ezel de bende hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı. Eskisi kadar samimi olmasak da hala espriler yapıp birbirimizi eğlendirebiliyorduk. Aslına bakılırsa Ezel ile aramızı soğuk tutan ben değildim, oydu. Asil'i kovmama fazla içerlemiş olacaktı ki bana artık samimi bakmıyor, içtenlikle gülümsemiyordu. Tamam, hala beni en çok düşünen insan oydu ama o da pek umursamıyordu artık beni. Ama alışıktım ben bu tarz hareketlere. Daha önce onlarca kez aynı şeyleri yaşamış, aynı davranışları görmüştüm. Önce soğuk davranıp yavaş yavaş uzaklaşırlar en sonunda ise bir daha arayıp sormazlardı. Bu hikayemin de sonu öyle olacaktı. Sallanıp duran mutsuzluğum Ezel'e çarpıp onu da düşürecekti hayatımdan...
Babam yaptığımız toplantıların sıklığını arttırmış, haftada bir yaptığımız toplantıları üçe çıkarmıştı. Bu yoğun çalışma temposunu ise önümüzdeki ihaleye bağlıyordu. Tüm çalışanları tek tek tembihliyor, ihale ile ilgili bir bilgiyi herhangi biri ile paylaşacakları zaman onlara neler yapabileceğini söyleyerek tehdit ediyordu. Ben çalışanlarıma ve hazırladığım dosyaya güveniyordum, bir aksilik çıkmadığı sürece ihale bizim olacaktı.
Yaklaşık yarım saat önce çıktığım toplanın notlarını düzenliyor bir eksiğin olup olmadığını kontrol ediyordum. Babam önümüzdeki ihale için fazla mesai yapan çalışanlara moral olsun diye bir tatil planlamamı söylemişti. Tabii ki bana tatil yapacağımız yerin çalışma için uygun olmasını ve fazla masraf yapmamamı söylemişti. Bunun için birkaç otel araştırmıştım. Babamın tatil için ayırdığı bütçeye uygun bulduğum oteller ile konuşmuştum fakat birkaç tane dışında diğerleri ile anlaşamamıştım. Babamın önemle belirttiği noktaları dosyaladıktan sonra tatil için araştırmalarıma kaldığım yerden devam etmiştim.
Sonunda Fethiye de güzel bir otel buldum. Telefon numarasını arayıp konuştuğumda fiyatta da anlaşınca yirmi kişilik bir rezervasyon yaptırdım. Otelin fotoğraflarını, fiyatını ve yapılabilecek etkinliklerin çıktısını alıp dosyaladım. Dosyayı elime alıp memnun bir şekilde odamdan çıktım. Babamın yüzünü görmek ve tartışmak istemediğim için dosyayı Ezel'in götürmesine karar verdim.
'' Ezel bunu babama götürür müsün? ''
Sesimi duyunca bilgisayardaki işine ara verip bana baktı. Ona uzattığım dosyayı eline alıp sayfalarını karıştırarak üstün körü inceledi. Klasik meraklı Ezeldi. Onun bu haline gülümsediğim sırada soru dolu bakışlarını bana çevirdi.
'' Ne bu? Yada dur, yemekte anlatırsın. ''
Ne yemeği diye sormama izin vermeden dosyayı babamın odasına götürdü. Babamdan çekinmez yada korkmazdı. Çünkü babası ile babam arkadaştı ve babamın onu terslemeyeceğini biliyordu. Rahat olmakla haklıydı da çünkü babam Ezel'i sever hatta onunla arkadaşlık yapmamdan memnundu. İlk defa aldığım bir karardan memnun olmuştu. Ezel'in masasına oturup yarım bıraktığı işi devam ettirdim. Kalan dosyaları da bilgisayara geçirdikten sonra Ezel babamın odasından gülümseyerek çıkmıştı. Gülümsemesini bozmadan yanıma geldi ve ne yaptığıma baktı.
'' Bitirmişsin hepsini. ''
Kafamı olumlu anlamda sallayıp masasından kalktım. Ben oturmasını beklerken o çantasını almış telefonuyla uğraştıktan sonra bana bakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKAN'SIZIM
ChickLitAdam sevdi, çok sevdi. Fakat kadın bunu görmedi. Bir gün adam dikildi kadının karşısına: Seviyorum, sonsuzluk kadar seviyorum, dedi. Kadın güldü, inanmadı. Adam inandırmak için her şeyi yaptı. Sonra kadın düşündü, düşündü. Kadın düşündükçe adam umut...