İki yaşamımız var der Pessoa. Biri çocukluğumuzdan beri düşümüzde yaşattığımız "gerçek" biz. Diğeri insanlarla paylaştığımız "sahte" olan. Benimde iki yaşamım var. Biri babaannemin yanında sahip olduğum yaşam diğeri ise insanlarla paylaştığım sahte yaşam. Her insanın öyle değil midir? Hangi insan sevdiği insanlar ile sevmediği insanlara eşit davranıyor?
O gecenin sonunda gördüğüm o araba, taksiydi. Biri aramış ve o da beni almaya gelmiş, kimin aradığını sorsam da bilmediğini söyledi. Bu kişinin kim olduğunu düşünüp bulmaya çalışırken otele gelmiştik. Teşekkür edip taksiden inmiştim, ücretinin verildiğini söylemişti. Odama gittiğimde Ezel gelmiş yatağımda uyumuştu. Onu uyandırmamaya çalışarak yanına kıvrıldım. Çok yorgun düşmüştüm, ama yorgunluğum sokaklarda yürümemden değildi. Yorgunluğum güvendiğim ve ona olan davranışlarım yüzünden pişman olmaya başlamışken bu insanın bunu hak etmemesiydi. Yine hak etmeyen bir insana güvenmiş, boşu boşuna vicdan azabı çekmiştim.
Sabah Ezelden önce uyanmıştım, spor yapmak için odadan çıkacağım sırada ayağıma bir şey takılmıştı. Ayağıma takılan şeye baktığımda ise dün gece o adamın arabasında unuttuğum çantam olduğunu görmüştüm. İçindeki her şey tam ve yerli yerindeydi. Bu gizemli kişiyi merak etmiştim. Spordan döndükten sonra ise Ezel'e dün geceyi anlatmıştım, kendimize yeni bir görevli tutmuştuk. Ve o sabahın ardından günler hızlı hızlı geçmiş ve en sonun da büyük gün gelmişti.
İlk defa babamın istediği gibi giyinmiştim. Lacivert kumaş pantolon, lacivert ceket ve içine de siyah tişört giyinmiştim. Bu ihaleyi sırf kıyafetim yüzünden kaybetmeyecektim.
Babam dün gece ihalenin son detaylarını konuşmak için aramıştı. Ama daha çok konuştuğu benim tarzımdı. ' Yarın işe geldiğin gibi gelme. Etek, ceket giyin. Saçlarını topla, hatta rengini değiştirip doğal rengine boya. ' Tüm bu söylediklerini gülümseyerek dinlemiştim. Babam ilk defa beni azarlamak yerine bana tavsiye veriyordu ve bende onu kırmadım. İstediği her şeyi yapmıştım, sadece saçımı boyatmamıştım, onuda asla yapmam zaten.
Aynada son kez kendime bakıp çantamı alarak apartmandan ayrıldım. İhalenin yapılacağı şirket, evime uzak olduğu için çıkmam gereken saatten bir saat erken çıkmıştım. Trafiğe kurban gitmek istememiştim. Dün gece son defa kontrol ettiğim dosya yüzünden uykumu alamamıştım. Ondan önceki günlerde de sürekli çalıştığım için yine uyuyamamıştım. Deyim yerindeyse gözlerimden uyku akıyordu. Ama bugün ihaleyi alırsak her şeye değerdi. O arsayı kaybetmek istemiyordum.
Ezel de gelecekti toplantıya bana destek olmak için. Söylediği gibi diğer günlerde bana yardım etmişti, birlikte dosyaya yön vermiştik. Şirkete ilk ben gelmiştim. Benden yarım saat sonra diğer şirketlerde gelmeye başlamıştı. O insanların arasında bana gülümseyerek gelen Ezel'i görünce oturduğum yerden ayağa kalktım.
'' Günaydın, heyecanlı mısın? ''
Heyecanlı değildim, ben heyecan denen duyguyu çoktan unutmuştum. Kafamı olumsuz anlamda salladım.
'' Sana da günaydın. ''
İkimiz beraber oturup babamın gelmesini bekledik. Babamda gelince ikimiz toplantı odasına girmiştik, Ezel de dışarıda bizi bekliyordu. Toplantı başlatılacağı sırada orta yaşlarında bir adam şirket sahibinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O da kafasını olumlu anlamda salladı, toplantıyı beş dakika sonra başlatacağını söyledi. Bizimle beraber ihaleye katılan on sekiz şirket vardı. Kafamı önüme eğip dosyayla oynamaya başladım, babam yanımda oldukça gergin bir şekilde oturuyordu. Odanın kapısı açılınca kafamı kaldırıp gelen kişiye baktım. Ve o an gözlerimin kör olmasını bile dileyebilirdim. Onun burada ne işi vardı? Ne olur tahmin ettiğim şey olmasındı. Onun da sert bakışları beni buldu, daha sonra az önce toplantıyı ertelemek isteyen adamın yanına oturdu. O geldikten sonra toplantı başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMKAN'SIZIM
Genç Kız EdebiyatıAdam sevdi, çok sevdi. Fakat kadın bunu görmedi. Bir gün adam dikildi kadının karşısına: Seviyorum, sonsuzluk kadar seviyorum, dedi. Kadın güldü, inanmadı. Adam inandırmak için her şeyi yaptı. Sonra kadın düşündü, düşündü. Kadın düşündükçe adam umut...