Çoktan gece yarısı olmuştu ve ben Hoseok'un getirdiği kazağa sarılıp uyuyordum. Yoongi Hoseok'un evinde kaldığı gece orada unutmuş ve Hoseok yıkamayı unutmuş.
Her sabah bugün ağlamayacağım diye uyanıp tekrar uyuyana dek bir havuzu dolduracak kadar ağlıyordum.
Tam bir ay olmuştu.
Siktiğimin kalın kafalısından tek bir iz yoktu. Şu an olduğu gibi her gün Yoongi dışında herkesten arama alıyordum. Hepsi en az beşinci denemeden sonra pes ediyordu. Ama bu arayan hangi siktiğimin insanı ise bir türlü pes etmiyordu. Bu sefer ben pes edip telefonu açtım.
"Ne var?"
"Tae ben Namjoon."
"Evet arayan ekranında görünüyor zaten hyung." Şu an gözlerini devirdiğine kalıbımı basabilirdim.
"Her neyse Taehyung. Yoongi'den haberin var mı?" Neden herkes şu adı söylemek zorunda. Siktiğimin damlaları yine akmaya başlamıştı.
"Ne bileyim ben? Siktiğimin Yoongi'si siktiğimin kalbimi ve beni siktiğimin bir ayı boyunca haberdar etmedi" Bağırarak ağlarken cümlemin ne kadar siktiğim dolu olduğunu fark ettim. Bu aralar favori lafım buydu. İki cümlemin arasına bir tane sıkıştırırdım.
"Ş-şey sana bir şey diyeceğim ama bayılıp kalma." Gözlerimi devirip ofladım.
"Ne sikim söyleyeceksen söyle artık hyung. Yanımda hala üzerinden Yoongi'nin kokusu geçmemiş bir kazak var ve ben onunla evlenmek üzereyim. Yani onu yalnız bırakmamalıyım şimdi söyle." Hafifçe kıkırdadığında sinirlenmiştim.
"Ne sikime gülüyorsun sen? Yah siktiğimin sevişmesi sırasında beni arama." Telefonu kapatacakken duyduğum cümleyle tüm siktiğimin düşüncelerim uzay boşluğunda yok olmuştu.
"Y-Yoongi yanımda."
~~~~
Evden nasıl çıktığımı umursamadan yürümeyle 30 dakikalık yolu koşarak gelmiştim ve ne kadar sürdüğü hakkında tek bir fikrim yoktu. Bizim oturduğumuz binanın aksine oldukça lükstü.
Güvenliğin arkamdan koşuşturmasını siktir edip asansöre koştum ama siktiğimin asansörü onuncu kattaydı ve arkamdan deli gibi koşan bir güvenlikle asansörü bekleyecek değildim.
Hemen merdivenlere yönelip altıncı kata kadar koşarak çıktım tabii bu sırada bacağım sikilmişti ama şu an umursamam gereken en son şeydi.
Neyse ki güvenlik benim gibi dayanıklı değildi onu iki kat ardımda bırakmayı başarmıştım. Hemen kapıya koştum. Aynı anda zili çalıp kapıyı neredeyse parçalayacakken güvenliğin nefes seslerini duyabiliyordum. Daha kapı açılmadan güvenlik sinirle bana yaklaşmaya başlamıştı. Elini cebine attığında kapının önündeki ayakkabıları ona fırlatıp bağırmaya başladım.
"Siktiğimin güvenliği!" Fırlatacak ayakkabı kalmadığında kapı açılmıştı. Hiç beklemeden içeriden aldığım ayakkabıları hala güvenliğe fırlatıyordum.
"Sikik herif senin yüzünden bacağım sikildi! Arkadaşıma geldim işte ne diye siktiğim deli danası gibi koşuyorsun!" Adam sinirli bakışları git gide vahşileşince korkup Namjoon hyunga yaklaştım. Namjoon hyung kahkahasını durduramayıp serbest bıraktığında kaşlarımı çatıp ona döndüm.
"Üzgünüm bayım arkadaşımın acele etmesi gerekiyordu ve biraz agresif." Adam konuşmayıp gittiğinde sinir olup bir kez daha bağırmıştım.
"Sokuk!" Bağırır bağırmaz hemen içeriye girip kapıyı kapattım ardından da iki kez kilitledim.
Ne olur ne olmaz adam iri yarı bırakın kapıyı duvarları bile parçalar. Yorulduğum için sırtımı kapıya verip oturdum.
Yine ağlamaya başlamıştım. Aptal ergen liseli kızlar gibiydim.
"Özel günümdeymişim gibi hissediyorum hyung." Sesli bir şekilde ağlamaya başladığımda omzuma dokundu.
"Bütün siktiğimin şeyleri üzerime geliyor. Hepsi o piç Yoongi yüzünden." Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Sanki kimse yokmuş gibi.
"Buraya neden geldiğini unuttun mu?" Bir dakika...
"Ah şimdi de siktiğimin Yoongi'si gibi konuşmaya başlad- Ha siktir!" Hızla kafamı kaldırıp ayakta beni izleyen Yoongi'ye baktım. Sonra da Namjoon hyunga. Gülümseyerek beni izliyordu. Kaşlarımı çatıp ayağa kalktım.
"S-sen." Sanki olağan üstü bir şeye dokunuyormuşum gibi tek parmağımı yüzüne yaklaştırdım. Hissettiğim yumuşak şeyle gözlerimi kapattım. Hızla kafamı sağa sola sallayıp gözlerimi daha sıkı kapadım.
"H-hayır s-sen gerçek falan de-değilsin." Geri geri gidip kapıyı açtım. Buradan bir an önce gitmem gerekiyordu. Namjoon hyung beni durdurmaya çalışıyordu ama şu an dünya ile olan bağlantım tamamen kesilmişti. Biri gelip fişimi çekmiş gibi hissediyordum.
"Taehyung." Ta ki bu sesi duyana kadar. Olduğum yerde durup kendi kendime fısıldadım.
"Siktir.." Anında arkamı dönüp koşarak Yoongi'ye sarıldım. O da bana karşılık verdiğinde tek elimi boynumdaki kafasına tek elimi beline bastırdım.
"Özür dilerim Tae. B-ben gittiğim için özür dilerim." Burnumu saçlarına bastırıp kokusunu içime çektim.
"Sorun değil. Geri geldin ya o bana yeter." Gülümseyip burnunu çekti.
"Bir aydır iğrenç bir yerde kalıyorum ve uykusuzum. Eve gidelim mi?" Kıkırdayıp tekrar sarıldım.
"Gidelim... Evimize."
~~~~
EUHEUHEUEHUEHUEHUEHUEHUEHUEHUEHEUHEUHEUHEUHE FINAL IZ KAMIİNG UEHUEHUEHUEHUEHUEHUEHUEHUEHUEH