Eun hee; kris’in bacağındaki ağda bezini kontrol edip “Sanırım çekmeye uygun…” dedi. Endişe dolu gözlerle buluştuğun da “Buraya gelmen saçmalıktı Jea Shik!” diye söylendi. Bezin tutulabilecek bir yerini ararken elleri yapış yapış olmuştu. Sonunda bir yer bulamayacağına karar verip masanın üzerindeki törpüye uzandı.
Kris’in korkuyla geri çekilmesi ile bacağını kakalayıp “sakın kıpırdayayım deme kris… Söz veriyorum derini yolmayacağım.” Dedi. Sesinde ki şeytani tını Kris’in güçlükle yutkunmasına sebep olmuştu. Bir daha asla ağda yapmayacaktı. Ama koyunyünü gibi kıvırcık olan kıllarını da nasıl yok edebilirdi ki. “Sei la ve onun inadı.” Diye geçirdi içinden.
O bir kere pas verseydi şuan sevgili kuzeni tarafından derisi yolunuyor olmazdı. Kanepenin üzerinde duran yastığı ısırıp ben hazırım der gibi baktığın da kulaklarına CART diye bir ses doldu. Acı içinde inlerken Eun hee’nin keyifli kahkahaları kulağına doluyordu. Yastığı ağzından çekip kıpkırmızı olan bacağına baktı.
Canı deli gibi yanıyordu. Kızın elindeki ağda bezini alıp “Çok mu komik!” diye bağırdı. Birde karşısına geçmiş alayla gülüyordu. Kızın başını sallayarak onaylamasıyla sinirle oturduğu yerden kalktı. Gerçekten de sinir bozucu olabiliyordu Eun hee.
“Ben odama gidiyorum.” Diye söylenip kızı yok sayarak kapıya doğru gitmişti ki kafasına yediği yastıkla olduğu yere çakılı kaldı. Eun hee öfkeyle kendisine bakıyordu. “Ne?” diye inledi. Eun hee bu sefer neye kızmıştı. Bu zeki kızı tarihin derin sayfalarına gömmediği için şimdi bin pişmandı kris.
Hoş çocukluğun da bile fazla zekiydi Eun hee ve fazla fazla kris’e pabucunu ters giydirtmişti. “Geri zekâlı! Bir yastık darbesiyle bile saçın dağıldı. Bu saçla nasıl başa çıkacaksın!” diye gürledi. Sinirden kelimeleri bile yutuyordu.
Kris bozulan saçını düzeltmek için kapının yanındaki aynaya baktı. “Vay canına ne yurt… Bizim yurtlarda böyle olsaydı ya…” diye konuyu saptırtmaya çalışsa da Eun hee öfkeyle kafasındaki saçı çekip aldı. Peruğu burnuna burnuna sokarak “ne yapacaksın bu saçla!” diye bağırdı. Kris güçlükle yutkunup kuzeninin omuzlarından kavradı.
“Eun hee biliyorum ben bir kuş beyinliyim… Ama sen arkamdasın ve beni koruyacaksın. Lütfen! Hem odada ki iki kızı ben çoktan hallettim bile…”
Şeytani bir gülümseme ile kuzenine bakıp sırıttığın da Eun hee; kris’in yine bir şeyler karıştırdığını anladı. Kris’in dizine okkalı bir tekme geçirip “Ne yaptın kızlara!” diye bağırdı. Bir de Sei la’nın odasındaki kızlara dadanmıştı utanmadan. Kocaman sırıtan kuzenine baktığında; jetonu paraşütten kurtulup aşağı düştü. İkinci bir tekme geçirip elindeki peruğu kris’in yüzüne fırlatırken “Kızları sakın bana ayarttım deme!” diye bağırdı.
Onun muhteşem gülümsemesine kanmayan tek bir kız dahi görmemişti. İstisna olarak bir sei la vardı, O da kafasını kitaplardan kaldırıp da hayatta Kris’e bakmazdı. Kocaman gülümseyişi yüzüne yayıldığın da Eun hee sinirle saçlarını dağıttı. Derin bir nefes alıp “bu boktan işi nasıl halledeceksin çok merak ediyorum!” diye söylendi. Ne kadar tepinirse tepinsin bu işin içinden çıkamıyordu Eun hee. Kris’in gülümsemesiyle düşüncelerinden sıyrıldı.
“Her neyse... Eğer başımı belaya sokarsan; başını duvarlara sürtüp kıvılcım çıkarana kadar sana işkence ederim haberin ola…” diye söylendi. Elindeki peruğu Kris’e takmaya başladığında dikkatle yüzüne baktı. Makyajı gayet özenli duruyordu. Hafifçe dudaklarına sürdüğü parlatıcının rengi bile doğaldı. İstemeden gülümsedi kris’e. Sevgili kuzeni gerçekten de güzel bir kız olabilirmiş. Saçı taktıktan sonra elini kuzenine uzatıp beklemeye başladı. Her işin elbette ki bir karşılığı olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKKAT! ERKEK VAR!
RomanceVar mısın Kris İddaya? bu kız sana bakmaz. Kris bir idda uğruna kız kılığına girip yatılı kız lisesine giderse ne olur? kalbinin peşine düşer ve orada çakılı mı kalır, yoksa kalbini arkasında bırakıp kaçar mı? buyurun siz keşfedin :)