11.Bölüm...

64 4 0
                                    

“Düşünme Kris… Düşünme! Düşünürsen işin içinden çıkamazsın! Ah ben ne boktan bir insanım. Kendimi tekmelemek istiyorum. Hani tekme geçirebilsem kendime cidden atacağım. Başımı masaya vurarak aklımda ki düşünceleri kovalamaya alışırken içeri giren kızla saçlarımı düzeltim ona gülümsedim. Yüzü şeytan görmüş melek gibi gerildi o an!

Hey Sei La Hanım ben insanım insan, öcü değil! Önüme oturduğu an yeni başladığı kitabın kapağını açtı. Aman ya şimdi neyin öfkesi bu böyle? Onu görende adam öldürdüm sanacak. Masanın üzerinde biraz kayıp parmağımla sırtıma dokundum. Onun bana dönmesini beklerken başka biri de benim sırtımı parmaklıyordu. Aman be ben zaten şanslı olsam sapığımın önünde oturmazdım.

Size bahsetmemiştim değil mi? Şu okula geldiğim ilk gün kolumu ahtapot gibi saran manyak var ya hani adı Min beak olan, hani şey malum yerimi sapık gibi avuçlayan; hah o işte. O sapık geldim geleli beni dürtükleyip duruyor. Sırtıma yeminle delik açtı, omzumdan tahtayı dikizliyor kesin.

Hızla arkamı dönüp “Efendim Min beak?” dedim dişlerimi sıkarak onun hemen arkasında oturan Eun hee anında tırnaklarına bakmayı bırakıp bakışlarını bana çevirdi. Sert kız numaraları bana sökmez Eun hee bacı… Onun sert bakışlarını yok sayarak Min beak’e odaklandım.

Elini burnumun dibine kadar sokmuş gülümsüyordu. Derin bir sabır çekmek zorundasın kris yoksa elinde kalacak bu kız. Eline bir şaplak atıp “Rüyanda görürsün min Beak” dedim. Yok arkadaş ya yok, bu Eun hee ne yaptı da bu kız benim sapığım oldu anlamadım. Oturduğu yerden kalkıp beni de kaldırdıktan sonra “Hadi ama Jea Shik” dedi.

Ay ama olmuyor böyle ya! Beni çıldırtmaksa amacın Min beak başarmak üzeresin! yapıştığı kolumu bir hamlede kurtardıktan sonra “İkizim için uygun olduğunu mu düşünüyorsun?” diye sordum. Biliyorum çök kötü bir davranış ve bana yakışmadı ama yapacak bir şey yok, yoksa bu zamktan daha yapışkan olan kızdan kurtulmanın yolu yok.

Kollarını göğsünde düğümleyip arsız bir şekil de “Neyim eksikmiş?” diye sorduğun da şöyle alıcı bir gözle süzdüm. Sakın yanlış anlamayın alıcı değil bakıcıyım. Siyah omuzlarına dökülen saçlarına bir şey demiyorum, Ülkemizde gür kaşlı kız az olduğuna göre seyrek kaşlı olmasına da bir şey demiyorum. Minik bir burnu, hoş dudakları da var bu da okey, Fizikte aslında fena değil hani Sei La gibi masum değil de kıvrımlı vücut hatları ile gayet dikkat çekici.

Bir saniye bu kızın eksiği yok fazlası var? Nasıl oldu bu iş? Bozguna uğrayan suratım ile kollarımı hızla göğsümde birleştirip “Kaşların seyrek…” dedim. Kurduğum cümle ile sınıfın yarısı kafasını kaldırıp dik dik bana baktı. Anlaşıldı bu kızlar da benim peşimde. Min beak kaşlarına şaşkınlıkla dokunurken benim az önce düşündüğüm gibi düşündü.

“İyide ülkemizin bir kısmı seyrek kaşlı”

Aman iyi be bahane de buldurtma! Duyduğum sözle “Her neyse” diyip yerime kuruldum. Hemen önümde oturan kızın kızıla dönmüş kahve saçlarına bakarak “O kaslı ve güzel bacaklardan hoşlanıyor…” dedim. Evet, Sei La’nın bacaklarında ki kasları gömüştüm. Min beak söylediğim sözle “Bunda ne var ki?” diye cevap verirken ayağını sandalyemin kenarına dayayıp eteğini biraz yukarı çekerek bacaklarını iyice ortaya çıkardı.

“Benim de bacaklarım kaslı bir kere!” diye çıkıştığın da duymuyordum. Tanrım bacaklara bak sen! Azıcık ellesem ne olur ki? “Olmaz Kris, sakın oğlum bu tacize girer ve hapsi boylarsın!” diyen melek ben sağ tarafımda yerini alırken Şeytan bende hemen sol tarafıma geçmiş “Kalbine işlemişim ben Kris, dokun ona kimse anlamaz senin erkek olduğunu” diyordu.

DİKKAT! ERKEK VAR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin