15.Bölüm (FİNAL)

64 4 0
                                    

EUN HEE…

Aman Tanrım! Aman Tanrım! Dünya nasıl bu kadar hızlı dönebildi? Tam beş ay! Evet, evet Aptal kuzenim gittiğinden bu yana tam 5 ay geçti. Bu nasıl oldu bir kez bile anlamadım. Nasıl gitti ve Sei La nasıl ona ulaşamadı. Aptal kuzenim tam her şeyi kazanacaktı ki zamansızlık benden yana oldu.

Nede olsa bu iddianın bir kazananı olabilirdi ve o bendim. Nedense buna sevinemedim. Gözlerimin önünde eriyen Sei La tüm hevesimin içine etti. Ve daha ilginç olanı ise benim geri zekâlı sevgilim aslında Geri zekâlı olmadığıydı. Tamam, bu biraz garip bir cümle ama olsun. Onun bir dahi olduğunu nasıl göremedim bilmiyorum ama bu hali bile bir çekici geliyor bana.

Ayrıca Üzücü… Hem de çok. Biri bana liseden mezun olacağımı söyleseydi ona aynen şöyle söylerdim.

“Ne var yani oradan bakıldığın da geri zekâlı gibi mi duruyorum.”

Lakin! Bana 2. Olarak mezun olacağımı söyleseydi orta parmağımı havaya kaldırır ve aynen şöyle derdim. “O hayallerini al en uygun nereyi buluyorsan artık…”

Aman tanrım hala anlamadınız mı? Ben liseden; Eun hee olan ben Liseden 2.olarak mezun oluyorum. Bu nasıl oldu diye sormayın çünkü okul birincisi olarak mezun olacak olan sevgilimin Harvard üniversitesine aldığı daveti duyduğum an zekâma kürek çekmesini söyledim ve başardım.

Demek siz biliyordunuz o geri zekâlının aslında bir dahi olduğunu. Bunu size çok fena soracağım ama daha sonra.

5 ay içerisinde neler gelişti onu önce size anlatmalıyım. En son Kris evet artık ona Kris diyorum. Kris gittikten sonra ona kimse ulaşamadı. Buna Hyun Shik ve bende dahil! Sei La galiba biraz yavaş koşmuş. Hayır, o değil Kris’in ülkeyi terk ettiğini söyleyen zihniyeti geniş insanlar bir de nereye gittiğini söyleseydi de şu duvar kılıklı kızı yanına gönderseydik.

Ailesi bile birkaç telefon görüşmesi dışında konuşamamış. Nasıl bir anda yok olur. Zengin züppesi işte şımarık yetişmiş. Tamam, o benim kuzenim ve para bizde bol ama olsun hiçbir zaman paramızla gösteriş yapmadık. Sei la kendini kitaplardan uzaklaştırmaya başlayınca Kris’in boş bıraktığı sıraya kuruldum ve Sei la’nın omzunu dürtükledim. Tıpkı Kris gibi dişlerimi sıkıp sırıtırken “bundan sonra seni aynen böyle matkaplayacağım.” Dedim ve Sei la’nın boş bakışları ile karşılaştım.

Sei La’nın umursamaz hali gitmiş yerine anlaması kıt bir kız gelmişti. Ne yalan söyleyeyim bu hali eski halinden daha gıcık geldi bana. Ama zaman geçtikçe Sei la da değişti. Bakışlarına bir ifade oturmasa da yeniden ders çalıştı. Sadece ders çalıştı ama. Yale üniversitesinden gelen teklifi reddettiğini bile duydum. Bu olayın üzerine Sei La’yı kolundan yakaladığım gibi dışarı sürükledim.

Bahar yağmurlarını bilirsiniz; bir ıslattı mı donunuz bile sırılsıklam olur. Bende aynısını Sei La’ya yaptım. Ya senin ki demeyin ben şemsiye görevi gören bloğun altında duruyordum. Benim değil onun ıslanması gerek. Bana ifadesiz bir şekilde bakarken “En azından Sinirlen Sei La” diye bağırdım.

“Bir tepki ver! Bağır, çağır, kız ama bu kadar tepkisiz kalma artık!”

Ben ona bağırırken içeri girmeye yeltenince kolundan tutup ileri iteledim. Sei layı itelemem ile birazcık ıslansam da akıl küpü itilmenin etkisi ile dengesini koruyamayıp totosunun üzerine lap diye düştü. Etrafa sıçrattığı suları söylemiyorum bile size. O bana daha kızgın bakarken bir kere ıslandın kızım mantığı ile ona doğru yürüyüp “Olmadı sadece bana kız sei la! Ya da en ufak zorluğa dayanamayıp kaçan kuzenime kız ama kendin ol artık!” dedim.

DİKKAT! ERKEK VAR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin