16.Bölüm

52 4 0
                                    

“Jea Shik?” sözü ile hızla başımı kaldırdım. Bana adımla seslenmeyi kes diye çıkışamadan karşımda duran berbat gerçekle karşı karşıya gelmek zorunda kaldım. Kahretsin Sei La nerede? Hızla elimde duran kitabı kapatıp karşıma oturmaya hazırlanan kuzenime ve Hyun Shik’e “Sei la nerede?” diye sordum. Sonra mı gelecekti? Lavaboya mı gitti? Ne oldu?

Ben aklımdan böyle şeyleri geçire durayım şapşal kuzenim keyifli bir kahkaha attıktan sonra “Gelmekten vazgeçti.” Dedi. Gıcık kahkahası o saniye kulaklarımı tırmalamaya başlamıştı. Nasıl gelmedi? Neden vazgeçti. Hızla kuzenime doğru uzanıp masanın üzerine koyduğu eli kaptığım gibi masanın üzerinden kendime çektim. “Ne demek gelmedi!” diye çıkışmıştım ki araya birden Hyun Shik daldı.

Şimdi bunun neyi varda böyle araya kaynak yapıyor çözemedim ama elini kolumun üzerine koymuş dikkatle bana bakıyordu. Gözlerinde garip bir ateş vardı. O ateşi sonra çok fena söndüreceğim senin Hyun Shik; Şuan derdim sen değilsin.

Ona kısa süreli bir bakış attıktan sonra elimin altında duran Eun Hee’nin elini daha çok sıkıp “Sana bir soru sordum!” diye bağırdım. Ona Jea Shik gibi gözükmemek için ne kadar uğraşmıştım ben. Eun hee elini ellerimin altından çekmeye çalışarak “Aptal mısın sen!” diye bağırdı.

Evet, aptalım; hayır aptal değil aşığım. O nehir saçlıyı gördüğüm günden bu yana böyleyim ben; o çilek dudakların tadını nasıl merak ediyorum haberin var mı? Onun yüzünden kardiyolojiye gitmek zorundayım ben çünkü onu her düşündüğüm de koşmuş gibi oluyorum. Kalbim göğüs kafesimi delip geçecek gibi oluyor. Oldu mu Eun hee! Demek vardı ama bunu henüz kendime itiraf etmişken bir de o şapşala itiraf edersem işte o zaman bittiğimin göstergesi olurdu.

Sinirle elini geriye itip “umarım o gereksiz çenenle onu üzecek bir şey yapmamışsındır!” diye söylenmiştim ki Hyun Shik araya yine iddialı bir kaynakla “O hiçbir şey yapmadı. Hatta hiç konuşmadı!” diyerek savunmaya geçti. Ama yeter artık; sevdiğini söyle de ben de kurtulayım sende; sonra ben seni tenhada kıstırır kuzenime göz diktiğin için döverim çifte bayram olur.

Bir saniye ne? Hiç konuşmadı mı? Hızla Eun hee’ye bakıp “Gerçekten hiç konuşmadın mı?” diye sordum. Eğer o bir şey yapmadıysa ne olmuştu da bu kız gelmemişti. Eun hee elini ovuştururken kaşlarını çatarak “Sen ne sandın.” Diye tısladı.

Bu kız yılan olsa gerek; bir ara ne dediğini bile düşünür oldum. Bozguna uğramış suratımla birlikte “O zaman neden?” diye sormuştum ki sesimin kısıldığını hissettim. Sei la tam arada bana bakıyordu. Gözlerinde ki donuk ifadeden ne olduğunu anlayamasam da hızla ayağa kalktım.

Sei La gelmişti. Gitmeyi düşünse, istese bile geri dönmüş ve gelmişti. Omzuna astığı çantayı sabitleyip bir iki adımda yanımıza yaklaştı nehir saçlım… Dudakları hafif güzel bir gerilimle bana gülümserken nefesimi tuttuğumu fark ettim.

Onunla bir kız olarak zaman geçirmekten daha farklıydı bu. Nehir saçlımın gözünde şuan bir erkektim. Oturduğum yerden kalktığımı fark eden Eun hee de kafasını çevirip ona baktığın da ağzının açıldığını fark ettim. Ne oldu kuzen yeşilciklerin gidiyor diye endişelendin mi?

**

Eun hee…

Kamera nerede el sallayasım var da şuan. Bu kız ne dengesiz böyle; hemen kalkıp geliyor. Şaşkın bakışlarımı Hyun Shik’e çevirdiğim an onun bana bakmasını bekleyen kalbim de bir el hareketi yemiş gibi kırıldı. Şişt alo! Nereye bakıyorsun sen öyle! Hyun Shik’in kolunu çimdiklediğim gibi hızla bakışlarını bana kaydırdı.

Gözlerinde ki meraklı ve soran bakışlara karşılık fısıltı halinde “Sen neye bakıyorsun öyle?” diye tısladım. Burada ben varken nasıl Sei La’ya hayretle bakabilir ki. Sanki ilk defa görüyor gibi. Hyun Shik kolunu ovuştururken “Hiçbir şeye…” dese de sinirle dişlerimi sıkıp “Ya hiçbir şeye öyle mi!” dedim. Tam cümlemi bitirmiştim ki yanımda ki sandalyenin çekildiğini fark ettim.

Oha yuh! Jea Shik, Sei La için sandalye mi çekiyor. Şuan çok kıskandım. Masanın altından Hyun Shik’e okkalısından da bir tekme savurup imalı bakışları ata durayım kuzenim kibar biriymiş gibi “Bir şey mi oldu sevgili kuzenim?” dedi. Yemezler Jea Shik bacı! Sen bundan maksimum bir dakika önce kafamı yakalasan yuvarlak masaya sürter kıvılcımlar çıkartırdın.

Bakışlarında ki sesini kes imasını da görmediğimi sanma sana bunun hesabını sonra soracağım. Jea Shik in imalı bakışlarına karşılık dudaklarımı gererek gülüp “Yok sevgili kuzenim.” Dedim. O saniye sinirden kemirdiğim dudağıma dişim batmış ve dudağım kanamıştı. Bu erkekler bu Sei La bacı da ne buluyor anlamıyorum ki.

Jea Shik kanayan dudağımı önemsemeden bakışlarını hızla Sei La’ya çevirip “Daha önce karşılaşmış mıydık?” diye sordu. O saniye kulaklarımı kabartmış deli gibi merakla dinlemeye başladım. Hyun Shik’in uzattığı peçeteyi de dudağıma bastırmayı ihmal etmiyordum. Sei La uzun saçlarını geriye doğru itip sırtını sandalyeye yasladığı an kısa süreliğine keskin bir bakış attı bana.

Bakışlarında bir ima saklıydı ama çözemedim. Yoksa sen bu çocuğu beğendin de bana neden daha önce tanıştırmadın bakışı mı atıyorsun bana mı öyle geliyor. Hayır, eğer öğleyse ben tanıştırdım siz tanışık olmayı beceremediniz.

Onun bana attığı keskin bakışlardan sonra bakışlarını yeniden Jea Shik’e çevirip hafif bir tebessümle “Sanmıyorum” dedi; Sesi ince ve baya kibar çıkıyordu. Bunlar biraz daha kibarlaşırsa çıt diye kırılacaklar haberleri yok. Elimi çenemin altına yerleştirip gülümseyen dudakların daha da gerilmesini izleyerek arkasından gelecek sözleri bekledim.

“daha önce görmüş olsaydım mutlaka bu yakışıklı yüzü hatırlardım.”

NE? Pardon hatırlar mıydın? Sei La balık da benim mi haberim yok hem de Jea Shik’e mi dedi bunu. Lan sen ona tam iki kez posta koydun da adam kız kılığına girdi. Acaba Jea Shik’e yeni yaptığım tarz mı hoşuna gitti? Bu mantıklı değil. Hem de hiç!

Şapşal kuzenim duyduğu söz ile kocaman gülümseye dursun bakışlarım yeniden Hyun Shik’e kaydı. Gözlerini kısmış sessizce izliyordu. Arada bir alnı kırışıyor aklından bir sürü şey geçirdiğini gösteriyordu. Acaba Sei La’nın güzel olduğunu mu düşünüyor? Eğer öyleyse kafasını uçurmak için hazırlansam iyi olur. Senin güzel olduğunu düşüne bilecek tek bir kişi olabilir Hyun Shik Bey; o da ben! Başkasına yan gözle bakma oyarım o gözlerini bilsin istedim!

Hyun Shik…

Bir gariplik var. Bir gariplikten öte şeyler var hatta. Bir anda gelen Sei La ve saçma sapan kurulan cümleler. Hiç bu kadar işkillenmedim ben. Hoş Sei La Kris kadar zeki değil; yani kız aklı merakına yenilip de geldiği belli ama bir anda Kris’e hoş gülümsemesi garip işte…

Dikkatimi vermiş onların konuşmasını dinliyordum ki önüme düşen kanlı peçete ile hızla başımı Eun Hee’ye çevirdim. Kaçlarını çatmış kollarını göğsünde düğümlemiş sinirle bana bakıyordu. Kıskanmaya başladığını düşünüyorum Eun Hee; sence de düşünmeli miyim? Peçeteyi avucuma alıp buruşturduktan sonra önümde duran kül tablasının içine attım. Hemen yan tarafında duran gri peçetelikten de yeni bir peçete çektiğim gibi Eun Hee’ye uzattım ama kulaklarım ve bakışlarım yeni tanışan ikiliden ayrılmıyordu.

Birbirlerine gülümseyip kıkır kıkır gülen ikili bakışlarını bize çevirdiğin de hızla toparlanıp daha geçen havalı bir şekilde yaslanıyorum diyerek sırtımı çarptığım davranışı yapıp aptal görünümümü kazandım. O sırada Eun Hee in sinirle soluduğu havalardan birine maruz kaldım. Şimdilik önemli değil alınan bu hava; daha sonra ben bunların icabına bakacağım. Benimle gelmek ister misin diye sormayı başarırsam şayet bunları da açıklarım ama şuan hemen şimdi olmaz dikkatim başka yerlerde…

Kris hızla ayağa kalkıp “Biz sinemaya gitmeye karar verdik” diyince bende hızla ayağa kalkıp “Çok iyi fikir” diye onayladım. Oturduğu yere yapışan Eun hee ise sinirle bana bakıyordu. Tatlım şuan iz peşindeyim. Bu ikili çıkacak gibi gözüküyor ve işin ucunda senin ve benim yeşilliklerimiz var. Bu yüzden sende atak olsan iyi olur.

Bölüm sonu…

DİKKAT! ERKEK VAR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin