Eun hee
Aman Tanrım! Aman Tanrım! Ne oldu diye sormayın siz daha iyi bilirsiniz benden! Ne? Sei La bizim hatun olan Jea Shik’te mi hoşlanıyormuş? Aman tanrım bu nasıl olur? Ağzım bir karış açık bir şekilde “Aman Tanrım!” diye bağırdım. Elimle ağzımı kapatmış nasıl olduğunu anlamaya çalışıyordum ki araya sevgili maymuncuğum karıştı.
“Neden ona gerçekleri anlatmıyorsun?”
Gerçekler mi? Bakışlarımı merakla Jea Shik’e çevirdiğim de başını masaya vuruşuna şahit oldum. Elimi başına koyup ben daha sert masaya vururken “Biraz sert vur sevgili kuzencim belki daha çok çalışır!” diye gürledim. Hayır, yani kafasını masaya vurduğu zaman sanki bir şeyler değişecekte.
Ensesinde duran elimi tutup ileri doğru savururken “Ne yapmamı bekliyorsun!” diye gürledi. Gözlerinden çıkan ateşlerle sevgili cafe’miz yana bilir; biri acilen itfaiyeyi çağırsın ya da Sei la’yı! İkisi de iş görür şuan. Tamam, taman bir şey fırlatmayın ama ne yapmamı bekliyorsunuz ki bana ateş saçan gözlerle bakarken?
Hızla elimi kafasına vurup “Bana öyle bakmayı kes seni kuş beyinli!” diye gürledim. Doğru ben Eun Hee’im nede olsu… O sinirle kafasını sıvazlaya dursun araya yine biricik sevgilim kaynak yapıp “kavga etmek yerine medenice konuşmayı deneseniz nasıl olur?” dedi.
Bu çocuk son günlerde fazla mantıklı konuşuyor; bu işin içinde de bir bit yeniği var ama ben önce şu konuyu çözeyim sonra seninle de ilgileneceğim Hyun Shik’im. Ben başımla Sevgilimi onaylarken Jea Shik bu seferde bitkin bir şekil de “Ne yapmamı planlıyorsunuz?” diye yakındı.
Biz plan yapmıyoruz şekerim; onu senin yapman bizimse uygulamamız gerek değil mi? Bir saniye ya bu saf şey kızlardan hoşlandığını söylediyse Sei La’ya? Aklıma gelen düşünce ile masaya atılıp Jea Shik’in kolunu kavradım. O bana soran gözlerle baka dursun aklıma gelen soruyu pat diye soru verdim.
“Sei La’ya lezbiyen ayağı çekmedin değil mi?”
Benim sorum ile sevgilim de merakla Jea Shik’e bakmış o da bu sorun cevabını beklemeye koyulmuştu. Bu çocuğun mantıklı konuşması da böylelikle son bulmuş bulunmaktadır. Neyse…
Jea Shik yine öfkeli bir bakış atıp benim sorumu olumsuz yönde cevaplarken “Aşkta cinsiyet olmadığını söyledi bana!” diye ilave etmeyi ihmal etmedi. Ben duyduğum şokun etkisi ile “Emin misin?” diye sorarken bunun gerçek olup olmadığını anlamaya çalışıyordum. Hayır, yani bir erkek olarak nasıl ilgilendi de bu geri zekâlı kız hatundan hoşlandı anlayamadım bir türlü.
“Belki de o yaş demiştir de sen cinsiyet anlamışsındır. Sonuçta sözün orijinali aşkın yaşı yoktur bu yüzden sen yanlış anlamayasın?”
Ben aklıma gelen tüm saçmalıkları sıralaya durayım Jea Shik isyankâr bir şekil de “Saçmalama Eun Hee” diye.
“Saçmaladığımın farkındayım seni geri zekâlı benim yüzüme vurmak zorunda değildin!”
Beni sözlerim üzerine Jea Shik başını masaya gömüp “Aklıma tek bir şey geliyor.” Dedi. Sesi kurduğu cümle ile titreyince tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Eğer sevgili kuzenim ağlarsa bende ağlarım. Sonuçta o parmağını kestiğinde bende parmağımı bantlardım. Tamam, o dikkat çekmek içindi ama olsun sonuca vardığımız da O benim en değerlim değil mi? Aynen öyle!
Elimi omzuna yerleştirip korku ile “Ne?” diye sordum. Korku ile diyorum çünkü aklımdan geçen şey nedense dizilerde gördüğümüz şeyle aynı. Tabi ki sonunda mutluluk ona şeylere bayılırım lakin nedense şuan hoşlanmıyorum bu durumdan.
Başını masadan kaldırıp kızaran gözlerle bana baktığında elimi omzundan çekip endişe ile “Lee Jea Shik!” dedim. Onun ağlıyor olması gerçekten ama gerçekten berbat hissetmeme sebep oluyordu. Daha da kötüsü gidip Sei La’ya kafa atma isteği duyuyorum. Benim adını söylememle birlikte başını omzuma gömüp “Lütfen izin ver!” diye fısıldadı.
“Bu aşk öylesine kalbime ağır geliyor ki yalnız sen yardım edebilirsin bana…”
Titreyen ellerimi işte o zaman fark ettim. Ellerim titreyerek de olsa sırtına kaymış Jea Shik’in sırtını sıvazlıyordu. Bu istem dışı hareketimle birlikte kendimle gurur duyarken Sei La’nın ağlayışı geldi aklıma. Bana bağırmıştı. Bana öfke ile bağırmış acı çektiğini belli etmişti. Ben ne yapmıştım böyle? İki yabancı hayatı birleştirmekle kalmamış iki hayata da acı enjekte etmiştim hem de yeşillikler uğruna…
“Söyle…” diye bildim kendimden emin bir şekil de. “Elimden geldiğince sana yardım edeceğim.” Benim sözlerimle omuzlarıma gömdüğü başını kaldırıp ıslak gözlerle gözlerime baktı. Yanağından akan yaşları da özenle silerken “Bunu sadece senin için yapacağım.” Diye fısıldadım. Yanımda sinirle soluyan Hyun Shik’i önemsemeden Jea Shik’in konuşmasını bekledim. O da beklenenleri karşılar gibi kırık dökük sesi ile konuşmaya başlamıştı.
“Beni koru…”
Ben gene mal olmuş bir şekil de Jea Shik’in ne demek istediğini anlamaya çalışırken araya kaynayan sevgilim “Saçmalama Kris!” diye söylendi. Bir saniye benim salak sevgilim benden önce neyi anladı da Kris’e kızdı anlamadım. Kris üzgün bakışlarını Sevgilime yöneltirken isyankâr bir şekil de “Neden!” dedi.
“Kız olarak okula girmeme izin verdiniz de neden kız olarak onun yanında kalmama izin vermiyorsunuz!”
NE? Kız olarak Sei La’nın yanında kalmak mı? Bu kesinlikle ve kesinlikle olamaz! Hızla oturduğum yerden kalkıp “Sen aklını mı kaçırdın Jea Shik!” diye bağırdım. Onun kız olarak kalma ihtimalini düşünemiyorum bile. Her geçen gün birileri fark edecek diye uyuyamaz oldum. Bir de okulda kalmasına izin mi vereceğim! Hayatta olmaz!
Jea Shik “bana yardım edeceğini söylemiştin!” diye isyan ederken “Bunun için değil ama!” diye gürledim. Bunun için asla ama asla yardım edemem. O da sinirle oturduğu yerden kalkarken içeride ki herkes yine bize bakmaya başlamıştı. Sandalyeye Sinirli bir tekme savurup cafe’den çıkan aptal kuzenimin arkasından baka kaldım. Nutkum tutuldu. Benden istediği şeye karşı nutkum tutuldu.
Kris;
Bu… Bu kesinlikle ama kesinlikle haksızlık! Aşkın ne demek olduğunu bilmeyen iki aptaldan istediğim şeye bakar mısınız? Beni yakalatmaya kalksa bile asla ama asla vazgeçmeyeceğim. Ben Sei La’yı seviyorum ve ondan vazgeçmek istemiyorum.
Nasıl onu bırakıp da gidebilirim ki? Bunu başta kabul etmiş olsaydım bugün böyle korkunç bir şeye sebep olmayacaktım ama o zaman aşkın nereden ve nasıl geleceğini bilmiyordum. Sinirli adımlarla eşyalarımı bıraktığım yere gidip giyindim. Sei La’dan daha fazla kaçamazdım. Onu özellikle deli gibi özlerken asla ondan kaçamazdım.
Peruğumu da başıma geçirip hızlı adımlarla yurda yöneldim. Sevgilimi; kiraz dudaklımı deli gibi özlemişken ondan uzak kalmak berbat bir şey. Hızlı adımlarla merdivenleri tırmanmıştım ki arkamdan birinin seslenmesi ile olduğum yerde durdum. Bu sesi tanıyordum.
Merakla Min beak’e döndüğüm de şaşkınlıkla olduğum yerde kaldım. Yanında suçlu bir şekil de duran Eun Hee ile ne olduğunu anlamaya çalışırken Min beak bana ipuçlarını vermişti bile. Eun Hee’in elini omzuna yerleştirip dudaklarına alaylı bir gülücük yerleştirirken bana doğru yaklaşmış neşe ile “Yoksa…” demişti.
“Lee Jea Shik yerine Kris mi demeliydim.”
Yok artık! İyide ben şimdi hapı yutmuş mu oluyorum. Ya da ya da aman Tanrım ben bittim.
Bölüm sonu…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİKKAT! ERKEK VAR!
RomanceVar mısın Kris İddaya? bu kız sana bakmaz. Kris bir idda uğruna kız kılığına girip yatılı kız lisesine giderse ne olur? kalbinin peşine düşer ve orada çakılı mı kalır, yoksa kalbini arkasında bırakıp kaçar mı? buyurun siz keşfedin :)