17.Bölüm

68 4 0
                                    

Kris hızla oturduğu yerden kalkıp “O zaman hangi filme gidelim” diye sordu; Eun Hee’nin ve Hyun Shik’in varlığını yok sayarak. Başta gelmeyen Sei La gelmiş birde üstüne sıcacık davranmıştı. İşin özeti Kris bu durum karşısında havalanmıştı.

Kıza yol gösterirken birden aklına kuzeninin ve Hyun Shik in varlığı gelmiş “E siz gelmiyor musunuz?” diye sormuştu. Eun hee’in yüz ifadesinden öfkeli olduğu her halinden belli olsa da Ne kris nede Sei La bu duruma aldırış etmemişti. Onların cevap bile vermesini beklemeden arkalarını dönüp kafeden çıkmışlardı bile…

Eun Hee…

Aman ne nazik kuzenim var. Kızın içine düştün oğlum; yeter lan! Birde utanmadan dönmüşte “e siz gelmiyor musunuz diyor.” Gel de bunlara kafayı gömme. Hayır, burnuma kötü kokular gelmese böyle agresif davranmayacağım ama kokarca hemen dibimde duruyormuş gibi kötü kokular geliyor.

Yanında duran Hyun Shik dengeliyor demeyin ayıp oluyor; onun kokusu baya güzel; ara ara burnumu üzerine dayayıp koklayasım bile geliyor. Aman ben ne diyorum böyle! Kollarımı göğsümde düğüm yapıp sinirli adımlarla Jea Shik’in arkasından yürümeye başladım. Ayağın takılırda düşersin inşallah. Yeşilliklerimi çalıyorsun pis hırsız!

Sinirli adımlarım kulağıma rap rup gele dursun bir şeyin eksik olduğunu hissettim. O saniye olduğum yerde durup etrafıma bakındım. Hyun Shik yanımda yürümüyor, olduğu yerde duruyordu. Ne oluyor ya! Sei La’ya mı yazıyor yoksa bu! Bakın söylüyorum size eğer bu Hyun Shik’in gönlü Sei La’ya kayarsa size yemin olsun cenaze töreni için hazırlıklarda yardım ettireceğim.

Saçlarımı biraz daha sinirle geriye itip “Ne duruyorsun orada!” diye çemkirdim. O saniye kendine gelmiş boş boş bana bakıyordu. Hayır, bir insan bu kadar aptal olmaz ki! Dikildiği yerden bir milim daha ayrılmayınca yine ayaklarımı yere vurarak yanında bittim. Bana hala şaşkınlıkla bakıyordu.

Ne olduğunu anlamayan yüz ifadesini pas geçip doğrudan “Sorun ne!” dedim. Sormuyor bir nevi ona kızıyordum ama hiç beklemediğim bir şey oldu. Bir anda elleri kollarımı kavrayıp hızla bana sokuldu. Ahanda yandık şimdi. Bak Hyun Shik seni güzelce uyarmışken bırak kolumu yoksa kalbim göğüs kafesini parçalara ayıracak.

Gözleri gözlerime kilitlendiği an aldığım nefes içimde bir yere kaçmış olacak ki derin derin nefes alma isteği duyuyorum ama gelin görün ki o nefes alma isteğimi de başka bir şey engelliyor olacak ki nefes almanın nasıl bir şey olduğunu unutuyorum. Hızlı hızlı kirpiklerimi kırpmaya başladım. Gözlerim niye yanıyor bilmiyorum ama hızlı hızlı kirpiklerimi kırpmaya başladım.

Hyun Shik birkaç santim daha yaklaşıp “Eun Hee” diye fısıldadı. Sesi beni sanki tropikal ülkelerden birine görmeye hazırlanır tınıdaydı. Bir özlem, bir ayrılık kokuyordu. Güçlükle yutkunup “Efendim…” dedim. Galiba burada böyle bir cevap vermemem gerekiyordu ama nedense beynim düzgün çalışmıyordu o sırada. Birkaç santimi daha yok edip “Çok sesli düşündüğünü biliyor musun?” diye sordu.

Ha? Sesli mi düşünüyorum. Ne dedim az önce ben peki? Yanaklarımın yandığını hissettim o an. Beynime sanki sonradan gidiyormuş gibi sözler gecikmeli olarak “Nasıl?” diye sordum. Eğer ona karşı olan hislerimi duyduysa ve ben senle ilgilenmekten vazgeçtim ve sei la ile ilgilenmeye başladım derse işte o an biterim. Bir şey yapmalı ve kurtulmalıyım onun ellerinden diye düşünürken ayak parmak uçları ayaklarıma değdi. Galiba bedenim şuan onun bedenine yapışık durumda.

Size yemin ederim ki yaşadığım şoktan hiçbir şey anlayamıyorum. Kollarımda duran kolları biraz daha yukarı doğru kayarken kalbim daha bir hızlandı ve göğüs kafesimi sıkıştırmaya başladı. O ellerin geçtiği yerlerde acaba köz mü var diye bile düşünür oldum. Elleri sıcacıktı ve tenimi yakıp geçiyordu. İstem dışı gözlerimi kapattım. Ne olacağı umurumda değildi. Belki de Sei La dan hoşlandığını söyleyecekti ama bunu bile önemsemiyordum.

DİKKAT! ERKEK VAR!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin