12. Bölüm

13K 491 31
                                    

Keyifli Okumalar!

Bir insanın büyüdükçe mi dertleri çoğalıyordu , yoksa dertler çoğaldıkça mı insan büyüyor , olgunlaşıyordu?

Bir olumsuzluk karşısında kaya gibi sert adamdan eser kalmamıştı şu dakikalarda.

Sanki aşk ve sinir dışında ki tüm duyguları yok olup şu karşısında ki koca Mardin'e karışmıştı .

Yine buram buram Elif kokan o tepeye gitmişti.

Arabasının kaportasına yaslanmış karşısında duran Mardin manzarasına bakıyordu.

Kafasının içine yerleşmiş düşünceler Semih'i yorarken yanlış mı yapıyorum diye düşünmeden edemiyordu.

Son bir kez izin vermeli miydi Elif'ine ?

Gözünün önüne gelen görüntülerle kafasını ellerinin arasına koydu.

Elif'in İstanbul'da ki son çekimini hatırladıkça damarlarında dolaşan kan sanki daha da bir hızlı geçiyordu o damarlardan.

İzin veremezdi ki Semih.

Daha kendinin bile gormediği teni yabancı adamlara itemezdi.

Bi kere Semih'in kitabında yazmıyordu böyle birşey.

Aklına getirdiği Elif'in yüzü ona bakarken bu işi nasıl çözeceğini düşünüyordu.

Bir yolu olmalıydı.

Çekimleri en yakınında ki biri yaparsa ancak o zaman izin verebilirdi.

Elini ensesine götürdü ve ensesini sıkıntıyla kaşımaya başladı.

Elif dalgın bir şekilde telefonuna bakarken yanına gelen babasını son anda fark etti.

Yüzüne bir tebessüm yerleştirip elindeki telefonu koltuğa koydu.

"Babam?"

Hüseyin Ağa kızının düşünceli hallerini en başından beri farketmişti.

Kızının , Elif'in bu kadar düşünceli ve üzgün olması yüreğini dağlarken küçükken bile saçlarını kesmesine izin vermediği o çok sevdiği ipek gibi saçlara gitti eli.

Hüseyin ağanın yaşlı eli kızının güzel saçlarında şefkatle dolaşırken Elif'in kalbi gibi güzel olan yüzünde huzurlu bir tebessüm oluştu.

Babasının her zaman kendinden emin bakan gözlerinde kendi çocukluğunu görüyordu Elif şu dakikalarda.

Mesela şuan en sevdiği oyuncağı olan 'Bezgin' adını verdiği ayıcığını kaybettiği gün ki gibi ağlamak istiyordu.

Babasının her gece yatmadan önce onu şefkatle öpmesinden sonra hissettiği mutluluğu geri istiyordu.

Ama sadece istemekle kalıyordu.

Çünkü Elif Aydın artık çocuk değildi.

Kendi ayakları üzerinde durmayı erken yaşta öğrenmiş gencecik bir kızdı.

"Elif'im. Güzel kızım benim. Sende bir haller var. Seni bu kadar durgunlaştıran şey ne kızım?"

Elif karşısında ki dağ gibi adama baktı ve boşta olan elini kavradı.

Babasının eline ufak bir öpücük kondurdu ve derin bir nefes aldı.

"Katılmam gereken bir çekim var baba. "

Daha fazla konuşmasına gerek yoktu Elif'in. Anlayacağını anlamıştı zaten Hüseyin Ağa.

O da tıpkı kızı gibi sıkıntıyla iç çekti.

İLLEDE SEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin