Süprayzzzzzz :)
Keyifli okumalar!
Gece Mardin semalarını yavaşça ele geçirirken dışarıda esen rüzgar koca çınarın dallarını Aydın konağının pencerelerine savuruyordu.
Pencereye düşen seyrek yağmur damlaları hafifçe izlerini bırakıyor ardından akıp gidiyorlardı.
Dışarıda ki tuhaf hava salonda oturan Elif ve Hazal'ı garip bir şekilde tedirgin ederken Sultan hanım da dışarıda kopan fırtınaya tanıklık ediyordu.
Semih gözlerini masasının üzerinde bulunan evraktan alamazken Savaş ve Hüseyin Ağa büyük bir sabırla Semih'den gelecek herhangi bir hamleyi bekliyordu.
Semih'in gözünün önüne Faruk Karasu'nun silüeti düşerken ellerini sıkıca yumruk yapmıştı. Aklı almıyordu hala. O şerefsiz adamın projelerine ortak olması , her an burada olmasına nasıl dayanacaktı.
Elif'e bakan gözlerini nasıl yuvalarından çıkartmadan durabilecek bastırmakta zorluk çektiği ele avuça sığmayan siniri ile nasıl baş edecekti?
Hırsla elini masaya indirmişti.
Savaş sıkıntıyla bakmıştı aslan kardeşine.
Daha sonra bakışlarını karşısında oturan babasına çevirmişti.
"Siz böyle bir şeye benim rıza göstermeyeceğimi bilmez mısınız de önüme bunları koyarsınız?"
Eline aldığı ince dosyayı abisi Şavaş'ın önüne atmıştı.
"Semih bilirim sinirlisin , istemiyorsun ama bu projeden vazgeçemeyiz. Eğer vazgeçersek çok büyük bir fırsatı elimizin tersi ile itmiş oluruz."
Hüseyin Ağa bilerek söze girmiyor iki oğlunun söylediklerine kulak veriyordu.
"Madem istemediğimi bilirsin abi ne diye bu işi son imzaya kadar taşıdın! OFaruk denen itin İnşaat işi ile zerre alakası yok! "
Sandalyesini geriye hızlıca itip ayağa kalkmıştı Semih.
Eliyle yanan yüzünü sıvazlamış üzerindeki ceketi çıkarıp deri koltuğa fırlatmıştı.
Sinirli olduğundan dolayı tüm kasları gerilmiş ve üzerine oturan dar kesim gömleği daha bir belli etmişti hatlarını.
Hışımla arkasını dönmüş ve konuşmaya devam etmişti.
"... O itin derdi bizimle ortak olup inşaat işine girmek falan değil abi! Onun tek derdi Elif'e ve bana zarar vermek! Başka bir şey değil!"
Hararetli konuşmayı bölen çalan kapının sesi olmuştu.
İçeri giren asistan odadaki gergin elektriğin farkındaydı.
O yüzden demesi gereken şeyi deyip hemen çıkmak istiyordu.
"Semih Bey , Faruk Karasu ve Karasu holding yönetim ekibi havaalanına iniş yapmış. Bi-"
Semih hızla asistanın önüne geçerken gözlerinden ateş fışkırıyordu.
"Benim bu adamların buraya geleceğinden neden şimdi haberim oluyor Derya !"
Derya sinmiş bir şekilde Savaş'a bakarken Savaş hızla oturduğu yerden kalkmış ve Semih'in omzuna dokunmuştu.
"Senin haberinin olmamasını ben istedim Semih."
Savaş Derya'ya da başıyla çık derken Semih ne yapacağını bilmiyordu.
Vücudunun her yerinde dolaşan kanı hissediyor , sakinleşemiyordu.
Faruk ekibinden ayrı bir arabayla Mardin'in yollarında ilerlerken yüzündeki gülümsemeye mani olamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLLEDE SEN
General FictionSemih hızla salondan çıkarken gözleri müptelası olduğu o yüzü arıyordu. Merdivenlere yöneldi ve usul usul tırmandı tüm basamakları. Merdivenleri tırmandıkça kulağına gelen seslerle kaşları kalkarken merakı daha da arttı ve müzik seslerinin geldiği o...