31. Bölüm

6.2K 333 226
                                    

Keyifli Okumalar!

"... Bir Elif yağmuru yağmış bir adamın yüreğine... " (Hikmet Anıl Öztekin )

Yaşamak dediğimiz şey neydi ? Nefes alıp vermekten ibaret miydi ? Yürümek , koşmak , göz kapaklarını indirip kaldırmak , hayatta olmak mıydı yaşamak?

Oysa Semih hayattaydı , burnundan solarcasına nefes alıp veriyordu. Bilmem kaç dakikadır yüz bin kere geçip gittiği yerde yürüyordu. Ama yaşamıyordu Semih. Yaklaşık bir saattir yaşamıyordu . Simsiyah gözleri Elif'i kanlar içinde kireç gibi bembeyaz bir suratla gördüğü andan beri durmuştu sanki tüm herşey. Siliklenmişti hayat. Durmuştu zaman.

İlk başta anlam verememişti Semih. Olduğu yerde kala kalmıştı. Alışık değil di ki böyle bir duyguya. Vücudunda ki tüm kanlar çekilip gitmişti sanki. Dünyası başına yıkılmıştı.

Hayat labirent gibidir demiştim ya Semih o labirentte tıkılı kalmıştı şu dakikalar.

Aklına onlarca şey gelmişti. Kafayı yiyecek hale gelmişti.

Semih'in labirenti vicdanıydı şu sıralar.

O kapıyı çarpıp ne olursa olsun gitmemeliydin diye haykırıyordu.

Semih'in labirenti her bir zerresi Elif olan yüreğiydi şu sıralar.

Yanıp kül oluyordu. Etrafını yakmak , yıkmak haykırmak istiyordu. Göğüs kafesine sığmıyordu.

Semih'in labirenti bir çift ela gözdü.

Yüreğini delip geçercesine bakan bir çift ela göz. Vücudun da ki tüm kan hücrelerini harekete geçiren bir çift ela göz.

Boşlukta gibiydi Semih. Etrafında onca insan , onca ses vardı ama duymuyordu , hissetmiyordu hiçbir şeyi.

Ruhu simsiyah bir zindana kendini​ kilitlemiş gibiydi. Kapkaraydı gördüğü herşey. Beyaz hiçbir şey yoktu hayatında. Elif önünde beklemekten çıldıricak gibi olduğu o odaya gireli kalmamıştı beyaz tek bir nokta bile.

Oysa hayatındaki tek renk Elif'ti. O yüzden simsiyah döşemişti odalarını. Hayattaki her renk on sene önce Elif de toplanmış gibiydi. Elif yoksa renk de yoktu. Elif yoksa Semih Eroğlu'da yoktu.

Her zaman sevdiğine büyük bir şevkat ile dokunduğu güçlü ellerinde Elif'in kanı vardı şimdi.

Elif'in en sevdiği beyaz gömleğinde onun kanı vardı.

Ağlasa kınar mıydı herkes Semih'i?

Herşeye , herkese acımasızca bakan o gözleri gül yüzlüsü için akıtsa göz yaşlarını rahatlar mıydı bir nebze ?

Oturduğu yerde öne doğru eğilmişti Semih. Kanlı ellerini yüzüne kapatmış , dipsiz bir kuyuyu andıran gözlerini kapatmıştı.

Usul usul akıtmıştı göz yaşlarını. Gitmiyordu gözünün önünden Elif.

Gitmemeliydim diyordu kendi kendine. Ne olursa olsun çıkmamalıydım o kapıdan.

Kim bilir kaç dakika kalmıştı Elif kanlar içinde ?

Nasıl acımıştı canı? Oysa Semih kendinden bile sakınıyordu Elif'i.

Düşündükçe deli gibi oluyordu.

Savaş büyük bir hüzünle oturmuştu aslan kardeşinin yanına. O da görmüştü Elif'i.
Tıpkı Selma gibi.

Elini Semih'in geniş omzuna atmıştı.

İLLEDE SEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin