Keyifli okumalar!
Hani içinde olduğu durumu bir türlü kestiremez ya insan. Yaptığı şeyi kabullenmek istemez. Belki yaptığı şey düşündüğü kadar kötü birşey değildir ama vicdanı rahat bırakmaz ya işte Elif'in vicdanı garip bir şekilde kader dedikleri hayat oyunun rolüne girmişti bile.
Kafasının içinde dönen o silahın patlama sesi , gözlerinin önünde Faruk'un bacağını kanlar içinde tutuşu gitmiyordu bir türlü.
Yatağının üzerine hafifçe uzandı Elif. Sağ gözünden akan yaşı yavaşça silerken kafasını siyah yastığına yasladı.
Gözlerini hafifçe kapadı ve derin derin nefesler almaya başladı.
İki gün önce yaşadıkları gözlerinin önüne gelirken can suyunu bulduğu o iki çift göz geldi aklına.
Semih yetişmeseydi onu o güçlü kollarıyla sarmasaydı neler olacağını kestiremiyordu.
Derin bir nefes aldı içine.
Semih iki gündür çok nadir geliyordu konağa. Elif'e birşey belli etmek istemiyordu ama anlıyordu Elif'i. O simsiyah gözlerinde ki öfkeyi , hırsı görüyordu.
Faruk'a ne olduğunu bilmiyordu o günden sonra.
Ama oradan götürülmeden önce Semih'in gelen adamlara ' depoya götürün ' diye bağırdığını hatırlıyordu .
Geldiği gibi banyoya girip duş alıyor ardından üzerini değişip Elif'ine bir buse kondurup tekrar gidiyordu.
Elif banyoda ki sepette görüyordu tabi bembeyaz gömleklere iz bırakmış olan kan lekelerini.
O olaydan sonra en büyük destekçisi Selma ablası olmuştu. Karnı burnunda sürekli Elif'in yanında olmuş onu teselli etmişti.
Aslında neden bu kadar derin bir ruh hali içinde olduğunu da bilmiyordu Elif.
Eğer o tetiğe bir şekilde basmış olmasaydı olacakları düşünmek dahi istemiyordu.
Sanırım Elif Semih'in yokluğunu , onun yanında olmamasını dert ediyordu kendine.
Yavaşça doğruldu siyah nevresim takımı ile kaplı yatağında. Yatağının hemen başındaki günlüğünü çıkardı.
Her zamanki gibi kendi adının yazılı olduğu sayfada elini gezdirdi ve boş bir sayfa açtı.
'Sanırım ben seni kaybetmekten korkuyorum Semih Eroğlu. Öyle işlemişsin kı içime , kalbime. Hata yapmadığımı bildiğim halde korkuyorum. '
***
Semih öfkeden simsiyah bürünmüş gözlerini karşısında kanlar içinde yatan adama dikmişti. 10 dakikadır kesintisiz olarak baygın halde olan Faruk Karasu'ya bakıyordu.
Geçmiyordu içindeki öfke . Dinmiyordu , sönmüyordu içindeki ateş.
Aklına gül yüzlüsü düşer düşmez gözlerini çekmişti kanlar içinde kalan yüzden.
İçine derin bir nefes çekerken yüzünü sıvazlamıştı. İki gündür ne doğru düzgün uyumuş ne de kafasındaki tüm herşeyi boşaltabilmişti.
Kızgındı Elif'ine. Deli gibi kızgındı. Ama sahibi olduğu o kalbi kirmamak için konağa bile uğramıyordu doğru düzgün.
Ne diye gitmişti ki o adamla ? Ne diye tek başına böyle şerefsiz bir adamla baş başa kalmıştı?
Konağın dışına diktiği adamlar ne diye vardı?
Elif'i bulduğunda kollarında ve bacaklarında ki yaralar çarpmıştı gözlerine. İçi açımıştı. O yüzden o yaraların daha beterini karşısındaki bu adamda açmaktan hiç çekinmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLLEDE SEN
General FictionSemih hızla salondan çıkarken gözleri müptelası olduğu o yüzü arıyordu. Merdivenlere yöneldi ve usul usul tırmandı tüm basamakları. Merdivenleri tırmandıkça kulağına gelen seslerle kaşları kalkarken merakı daha da arttı ve müzik seslerinin geldiği o...