Güneş battığında kızıl ve turncu yerini kör karanlığa bırakmıştı. Gökyüzü perimsi ışıltılarla süslenmiş yeni ayın etrafında dans ediyorlardı. Ağaçların hışırtısı gecenin suskunluğuna eşlik ediyordu.
Ellerimin arasındaki kupaya parmaklarımın ucuyla vurarak ritim tutuyordum. Üzerinden dumanı tüten kupadan bal kokusu keskin bir şekilde ciğerlerimi dolduruyordu. İdil'in odasındaki kırmızı kanepede yayılmış ballı sütümüzü yudumluyorduk.
Uras ile yaşadığımız gerginlikten sonra işinin çıktığını söyleyip evden ayrılmıştı. Giderse rahatlarım sanmıştım fakat hala huzursuz hissediyordum. İstanbul'a geldiğimden beri yalnızca ona karşı neredeyse her konuda dürüst davranmıştım. Artık ağlayamıyordum fakat onunlayken sulu göz küçük bir kız oluyordum. Dikkatimi dağıtıyordu. Bu durumdan hoşlanmıyordum. Yalnızca babamın mükemmel kız çocuğu rolüne ayak uydurmaya odaklanmalıydım. Ancak durmadan Uras'a tosluyordum.
İdil'in sesiyle Uras düşüncesinden uzaklaştım. "Birinin hayatının erkeği olduğunu nasıl anlarsın?" diye sordu.
Başımı salladım ve zayıf tebessüm ettim. "Sanırım beyaz atlı prens zırvalıklarına inanmayı bırakalı çok oldu. Bir keresinde aşkı anladığımı sanmıştım. " Soruyu yanlış kişiye sormuştu. İlişkiler konusunda acemiydim. Tek ilişkim Berkay'dı ve oda uzun sürmemişti.
Sütünden bir yudum daha alıp yutkundu. "Sonra ne oldu?" diye sordu.
"Sanırım onun hayatını adayacağı kadın ben değildim."
"Başka bir kızı seçti." diye tahminde bulundu.
"Onun gibi bir şey." diye geçiştirdim konuyu.
"Bence hala sana değer veriyor." dedi içeceğinden bir yudum daha alırken.
Kaşlarımı çattım. "Anlamadım, ne?Kim?"
Omuz silkti. "Berkay. Diyorumki hala sana değer veriyormuş gibi görünüyor."
Yüzümü buruşturarak şaşkınlık içinde güldüm. "Ne?! Berkay olduğunu nerden çıkardın?"
"Babalarınız ortak. Çocukluk arkadaşısınız. Tahmin edilmesi zor değildi." Duraksadı. "Bana anlatmanı bekledim fakat senin buna niyetin yok gibiydi. İyi arkadaşız sanıyordum." Sesinde kırgınlık vardı.
Beni yakalamıştı. "İyiyiz zaten." diye doğruladım. İç çektim. En azından erkekler konusunda İdil'e dürüst olabilirdim. Onu geçmişimden yeterince uzak tutuyordum zaten. "Annemi kaybettikten sonra her şey karmaşıktı ve Berkay'la işler yolunda gitmedi." Zayıfça tebessüm ettim: "Birbirimizin en yakın arkadaşıydık. Sonra ona aşık oldum. On iki yaşımdaydım ve aşkı bildiğimi sanıyordum." Duraksadım. Bu saçmalıktı. O yaşta aşkı nasıl anlayabilirdim ki? " Dahasında çift olduk. İlişkimizde basamak atlamak istiyordu fakat ben buna hazır değildim. Sınav ve ailevi şeyler işte... Daha sonra en yakın kız arkadaşımla gizlice görüştüklerini öğrendim. " diye özetledim durumu gözlerimi kupaya dikerek. Artık canım yanmıyordu. Berkay'ı affetmiştim. Bakışlarım kupadan uzaklaştı ve İdil'in elalarını buldu. "Eskiden arkadaşlarımı iyi tanıdığımı sanıyordum." Tebessüm ettim. "Yanılmıştım."
Kupasını komodinin üzerine bıraktı. Bana yanaştığında kupayı tutan ellerimi kendi ellerinin arasına aldı. "Arkadaşın kaltağın tekiymiş ve Berkay'da öyle." Gözlerindeki öfkeyi şefkati örtüyordu.
Beni önemsediği için gülümsedim "Sorun değil. Berkay'ı affettim. Arkadaşlığımızı önemsiyorum." deyip omuz silktim. "İstanbul'a gelene kadar ona öfkeliyim sanıyordum."
Dudakları yukarı kıvırıldığında gülümsedi. "Ona senin benim kızım olduğunu ve geri çekilmesi gerektiğini söyleyeceğim."
Kıkırdadım ve oda kıkırdadı. Daha sonra boynuma sarılarak yanağını yanağıma bastırdı. İçime yayılan sıcalık beni İzmir'deki evimizdeymişim gibi hissettiridi. Güvenilir ve sevgi dolu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KUMRU
Teen Fiction"Kaybolmuş bir ruhtum sadece ve doğru yolu bulmak için çabalamıyordum. Ben akıntıya karşı çırpınmayı seçmemiştim. Çünkü ne kadar çırpınırsam hayat da beni o denli derin karanlık sulara çekiyordu." Derin Ertürk; lisenin popüler başarılı,sevecen,şı...