Bölüm Parçası : Sia- Helium
Görsel: Uras ARSLAN
Uras sakin bir yerde konuşmak istediğini söylemişti ve Eren'in evinin yakınlarındaki yirmi dört saat açık olan bir kafeye gelmiştik. İdil'e oradan ayrılmam gerektiğini kısa bir mesajla bildirmiştim.
Armızdaki sessizlik garip bir an oluşturmuştu ve en az benim kadar gergin olduğunun farkındaydım.
Garson kız sipariş ettiğimiz kahveleri masaya yerleştirirken beden diliyle Urasla flörtleşiyordu. Numarasını yazdığı peçeteyi kahve fincanının altına sıkıştırmıştı.
Gülümsememi bastırdım. Bende burdayım! Beni görmezden gelmişti. Kız arkadaşı falan olabileceğim akılının ucundan geçmemişti. Belkide Uras'ın şu sevgililik olaylarına dahil olmayacak tiplerden olduğunu düşünüyordu.
Uras peçeteyi umursamazdan gelerek kahve fincanını önüne çekti ve garson kızla göz teması kurmadan teşekkür etti.
Hayal kırıklığına uğrayan garson kız göz devirerek yanımızdan uzaklaştığında "Senden etkilendi." deyip aramızdaki tuhaf gerginliği geçiştirmeye çalıştım.
Omuz silkti.
Tavrını bozmayınca göz devirdim. "Sanırım buna alışıksın."
Mavi-grileri gözlerime sabitlendiğinde kaşlarını havaya kaldırdı. "Burada oturup ben ve kızlardan mı bahsedeceğiz?"
Başımı salladım. "Şu garip havayı yumuşatmak istedim. Ne zaman konuşmaya çalışsak işler pek yolunda gitmiyor."
Gözlerini kaçırdı. "Evet haklısın. "
Dumanı tüten kahvemi yudumlarken etrafa bakındım. O geceden beri ara ara hissettiğim çınlama sesi beyin damarlarımı tekrar rahatsız ediyordu. Yüzümü buruşturup parmağımla kulak deliğimi tıkadım.
"Hey, iyi misin?" diye sordu.
Kafamı salladım. "Yalnızca kulağım sızlıyor."
Bir eliyle çenesini ovuşturdu. "O geceden sonra mı oldu?" Tekrar başımı salladımda yumruğunu ağzına dayadı. Kızgın görünüyordu. "Doktora gittin mi?"
"Başımdaki şişliği ve kollarımdaki morlukları fark edince emniyet müdürlüğünün yakınındaki bir hastaneye gittik. Fakat kulağıma baktırmadım."
"Onlara ne anlattın."
Alaycı bir tavırla güldüm. "Korkma sizi ele vermedim.Babam bunları dikkat çekmek için yaptığım hissine kolayca kapılınca için işinden sıyrıldım." Hilal amirin sözlerini hatırlayınca "Şimdilik." diye ekledim.
"Ne demek şimdilik?" diye sordu.
"Amirleri ifademe inanmadı. Trafik şubeyle konuştuğunu ve tekrar görüşeceğimizi söyledi."
"Hay ben böyle işin..."Dilinin ucuna gelen kaba yorumu bastırdı. Göz göze geldiğimizde "Kulak zarın kendini yenileyecek. Bir süre migren ilacı kullan." İfadesi içtenleşti. "Acı çektiğin için üzgünüm. "
Birbirimize bakarken sessiz bir dakika geçti, aramızdaki boşluk kalp kırıklıklıyla dolmuştu. "Senden nefret etmemem için bana bir sebep ver." dedim.
"Veremem." Gözleri boştu ve kalbimdeki umut ışığını söküp almıştı.
"Sana inanmıyorum." Gözlerinde gerçekten düşündüğü şeyi arıyordum.
Gene derin bir nefes aldı ve daha sonra yutkundu. "Sana olanları bir kez anlatacağım ve soru sormayacaksın."
Karşı çıkarsam en ufak bir şeyden bile bahsetmeyeceğini biliyordum. Bu yüzden başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KUMRU
Teen Fiction"Kaybolmuş bir ruhtum sadece ve doğru yolu bulmak için çabalamıyordum. Ben akıntıya karşı çırpınmayı seçmemiştim. Çünkü ne kadar çırpınırsam hayat da beni o denli derin karanlık sulara çekiyordu." Derin Ertürk; lisenin popüler başarılı,sevecen,şı...