31:GÖL EVİ (BÖLÜM1)

5.9K 249 83
                                    

Herkese yeniden merhaba ve keyifli okumalar !!! :)

Herkese yeniden merhaba ve keyifli okumalar !!! :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

BÖLÜM PARÇASI : DEAN LEWIS-WAVES

GÖRSEL: GÖL EVİ

 Cuma gecesi Mavi'de grupla birlikte sahne aldıktan sonra hafta sonu sakin geçmişti; tüm günümü evde ders çalışarak geçirmiştim. Hafta içi ise normal seyrinde devam etmişti; okul ve ektiğim terapi seanslarım... Birde bazı akşamlar Çetin ile yemeğe çıkmıştım.

 Onunla vakit geçirmek... Güvenliydi. Konuşmak istemediğim konuların üstünü kapatmak onunlayken kolaydı. Kelime oyunları yaparak kafa karıştırmıyordu. Yine de Çetin'le işlerin ciddiye binmesini istediğimden emin değildim. Ben karmaşık ve duygusal açıdan yaralıydım. Bu işleri zorlaştırıyordu. Ona haksızlık ettiğimi düşünmeden edemiyordum.

 Bu hafta sonu bir kaçamak yapıp Rüzgar'ın ailesine ait şehrin dışındaki göl evine gidecektik. Berkay'la olan çekişmeli oyun rekabetleri zamanla arkadaşlığa dönüşmüştü. Berkay'ın onunla ilgilendiğini düşünüyordum. Aslında buna emindim. Bu durum beni rahatsız etmiyordu. Akside adına sevinmiştim. O benim en yakın arkadaşımdı ve mutlu olmasını hep istemişimdir.

 Göl evine vardığımızda saat sabahın beşiydi. Arabayla yolculuk yaptığımız için herkes yorgun düşmüş ve kestirmek için odalara çekilmişti. Ben evin gölle birleşen terasında sallanan koltuğa yerleşmiş manzaranın tadını çıkarıyordum.

 Turuncu ve kırmızı maviyi ince bir tabaka halinde örtmüş, güneş gölün karşı tarafındaki iki yamacın ardında belli belirsizdi. Tatlı su ve nemli çimen kokusu yumuşak esintilerle ciğerlerimi doldururken iki elimin arasında tutuğum kupadan yükselen kahve kokusu onlara arkadaşlık etti.

"Uyku tutmadı mı?" diye sordu Uras yanıma yerleşirken.

 Göz ucuyla ona doğru baktım. Saçları dağınıktı ve sakalları bakımsızdı. Gözleri uykusuzluktan kızarmış bir haldeydi. Bakımsız görünüyordu fakat sevimliydi. "Pek değil..." derken başımı salladım. Manzaraya bir kez daha bakıp iç çektim. "Sessizliğin bu kadar huzurlu olduğunu unutmuşum."

 Güneş doğrudan suratına vurunca gözlerini kıstı. "Tüm gün araba kulladım." Kollarını göğsünde birleştirip biraz aşağıya kaydı ve koltuğa iyice gömüllüğünde sallanmaya başladık. "Uykumun kaçması berbat bir durum." diye fısıldarken gözlerini kapadı.

 Haydut'u veterinere götürdüğümüzden beri konuşacak fırsatımız hiç olmamıştı. "Nasılsın?" diye sordum.

 Tek gözünü açıp kafası karışık bir ifadeyle baktı. "Yorgun, uykusuz, kötü rüyalardan muzdarip... Nasıl olduğumu zaten az önce söylemiştim."

BEYAZ KUMRUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin