Evin önünde durdum ve eve şööleeee bir göz gezdirdim. Hava soğuktu... bende valizimi elime aldım ve dağ evine doğru yürümeye başladım. Kapıya geldiğimde kapıyı çalmakta karasızdım... ya beni kovarsa... aman! Kovarsa kendi kaybeder! 'Salak!sen ne bok yicen! Burak yoksa sen ne yapcan! Valla mal bu kız!!'
Doğru diyordu pis iç ses. Kaderimde ne varsa o çıkıcak ne yapalım...Bastım zile anasını satiyim. Bir iki dakika sonra yeniden bastım. Kapı gene açılmayınca yumruklamaya aynı zamanda da zile basmaya başladım. Ben tam umudumu kayıp etmiş arkamı dönüp bir damla göz yaşı ile yürümeye başlamıştım ki... "öykü!" Diyen o güzel sesi duydum. Ben hem ağlayarak hem de gülümseyerek ona döndüğümde üstü çıplak altında ise belinden düşmek üzere olan eşofmanı vardı. Onun suratından bir damla bile şaşkınlık Veya bir duygu yoktu... ben ise orda dikiliyordum... biz orda dikiliyorduk sadece...
Burak eve girince kapıyı açık bıraktı... bende hiç durmadan içeriye girdim. Valizimi kapının kenarına bıraktım ve Burak'ın yanına gittim. Salon olduğunu tahmin ettiğim odaya girdiğimde ise Burak uzanmış gözlerini kapatmış öylece uzanıyordu. "Burak..."dedim benim bile zor duyacağım bir ses ile.
Burak ise hiç bir tepki vermedi. Ben de gidip ayak ucuna oturdum. "Hep böylemi olucak yani..."dedim ben de kafamı koltuğun başlığına dayayıp tavana gözlerimi dikerken. O gene cevap vermeyince benim sinirlerim zıpladı ve patladım. "Tamam. Anca beraber kanca beraber! Eğer sen böyle olacaksan ben de böyle olurum!"dedim ve ayağa kalkıp bir hışımla bavulumu aldım ve teker teker odaları gezmeye başladım. Bir odaya girdiğimde yatak dağınıktı ve etrafta pizza kutuları ve de kıyafetler vardı burada Burak'ın kaldığı her halinden belliydi zaten. Ben de diğer odaya geçtim. Orası da fazla küçük olmayan bir mutfaktı. Bu sefer oflayarak diğer kapıya yöneldim. Bu sefer de tuvalete denk geldik. Lan bu göt kapıların hepsi de beni buluyordu. Bu sefer sinirle söylenerek başka bir kapıya gittim. Bu sefer tek kişilik yatak ve bir gardırop vardı. Oda fazla küçük değildi fakat fazla büyük de değildi. Ben de valizimi açtım ve gardıropa yerleştirmeye başladım. "Geriezekalı. Hem geliyoruz affet diye. Birde beğenmiyor. Hıh! Götümün kenarı! Beğenmezsen beğenme be! Çok da fifi. Allah'ın delisi!"diye sövüyordum Burak'a.
Akşam ise hala tek kelime etmemiştik ve salonda sus pus oturuyorduk. Benim de artık canım sıkılmıştı ve yatmam gerektiğini düşünüp ayaklandım. Sanırım bir duş iyi gelebilirdi. Ben ayaklanıp duşa giderken bir kez olsun bana bakmadı bile! Hıh! Bakmassan bakma! Sen dön de kendi götüne bak be!
Ben duşa girdim de girmesine havlu getirmemiştim ki! Man kafalı Öykü! Ne yapacaktın şimdi! Çıkarttıklarımı giysem. Yıkamıştım elimde sonradan onunla konuşmayayım diye. Of! Salak Öykü! Şimdi onu çağırsam takmaz. Çıplak gitsem... tövbe! Tövbe! Ne yapacaktım... çağıracaktım yapacak bir şey YOK! Kafamı uzattım kapıdan dışarı sonra da fısıltı gibi çıkan sesimle "Burak."dedim. Tabii duymadı. Duyamaz ki. Fısıltı gibi çıkmıştı sesim. "Burak!"diye bağırdım en sonunda bir kaç deneme sonrası. "Burak!!"diye bağırdım gene. Kim takar ki zaten öyküyü öykü kim ki! Öykü göt zaten! Kimse takmıyor. En sonunda en son gücümle bağırdım "BURAK!!!" Diye. Bir iki dakika sonra vurdu kapıya. "Ne var!"diye. Kömüş!! "Havlu ver!"dedim ben de sert bir şekilde. "Ben girip mi vereyim yoksa sen mi alırsın..!"Dedi sert bir sesle. İlk başta neyi kastettiğini anlamadım. "Ne diyorsun be kömüş!"dedim ben de en çirkef sesimle. "Dolap diyorum! Havlu diyorum var diyorum!!! Hiç mi aklına gelmedi diyorum!"diye söylendi sert ve yüksek bir sesle. Tabii ya. Mal Öykünün mallığı üzerinde! Nasıl aklıma gelmemişti bu dolaplar! Bende bir havlu kaptım ve sardım bedenime. Dolabın yanındaki kirli sepetini görünce de kıyafetlerimi oraya attım NE yani onunla konuşmamak İÇİN kıyafettemi yıkamicam. Sonra da dışarıya çıktım. Ağızımın kuruduğunu hissedince mutfağa yöneldim. Mutfağa girdiğimde Burak'ı su içerken görünce afallasamda toparladım ve bende havlunun düşmemesine dikkat ederek suyumu doldurup içtim. İyi geceler bile demeden odama gittim ve üstümü giyinip yarının güzel bir mucize olmasını dileyerek uyumaya çalıştım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cici Kız
Teen FictionÖykü babasının yanına Londra'ya gider. Uçakta yanına oturan biri gıcık, yakışıklı, gıcık, yakışıklı... Derslerle kafayı yiyiyen aynı zamanda okulun popüleri olan Öykü, eğlenceli öykü, psikopat Öykü, Sevgiden, sevilmekten uzak duran öykü... ...