"Tamam anne..." dedim. "Tamam da kızım bak gerçekten geç kalırsan bacaklarını kırarım senin." Dedi annem. Evet yarın okul varsa NE olacak yani! Bana NE yav! Bana mı okuyon Öykü! Aslında kendime amma.
"Tamam. Anne. Anne! Dur dur İdil'in amcası doğruyor! Ben seni arıyacağım!" Dedim ve suratına kapattım. Suyumda ki son yudumumu da aldıktan sonra cesaretimi topladım ve içeri gitmek için arkamı döndüm.
Burakı kapıya yaşlanmış halde gördüğümde ise bir an şaşkınlık ve artı olarak rezillik duygularım tavan yaptı. "Se-sen beni mi sindiriyorsun orda?!" Dedim tek kaşımı havaya kaldırarak. "Demek amcası doğruyor heh." Dedi ve dişlerini gösterebilecek kadar gülümsedi... tamam belki ağzımdan kaçmış olabilirdi. Ne olmuş yani. Ne yapabilirim. "Evet bir sorun mu var?" Dedim ben de. İnatsa inattık. "Hmm. Bari kız mı erkek mi onu söylede hediye falan alırız." Dedi alay edercesine. "Yok. İkiz." Dedim bende gözlerimi devirerek. "Hmm. Sana benzemesinler de cadı gibi falan olurlar mağaz Allah." Dedi ve yaslandığı yerden doğruldu. "Hah." Dedim ve omzumu ona çarptırarak yanından geçtim."İdil. Gerçekten çok geç oldu. Annemde aradı. Merak etti." Dedim. Gerçekten yarın okul vardı... "tamam o zaman canım. Sen bilirsin..." Dedi ve ayağa kalktı. "Görüşürüz yen- Öykü kanka." Dedi son anda düzelterek. "Görüşürüz Mertcim(!)" dedim ben de uyarıcı bir sesle. Koltuğun üzerinden çantamı aldım ve aklıma bir şeyin gelmesi ile birlikte. Tekrar İdil ve Mert'e döndüm. Burak da mutfakta ki işlerini halledip gelmiş olacak ki koltukta oturmuş vaziyette idi. "Bir daha böyle bir işe kalkışmayın. Artık bitti bu 'saçma döngü' " dedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım...
****
Eve geldiğimde üstümden tır geçmiş gibi hissediyordum... "sen mi geldin kızım?!" Diyen annemin cırtlak sesi... "yok NE gelicem. Daha yoldayım. Sen geldin mi?" Diye bağırdım bende ve paytak adımlarla odamın kapısına ulaştım. "Laflara bek laflar!...." evet. Annem saydırmaya başlamıştı. Hiç duymamazlıktan geldim ve odama girdim. Pandalı pofidik pijamalarımı üstüme geçirdim. Saçımıda tepeden çok sıkı olmayan bir topuz yaptım. Yatağıma yattığımda... o his... o güzel his... cidden yorgunluğumun belirtisi.
****
"Kalk kız!" Diyen Deniz.... Deniz! "Deniz sen misin..?" Dedim yastığa gömülü olan suratımla. Duydumu onun bile farkında değildim açıkcası. "Kız ben kime diyorum!" Dedi ve ayağımdan sürükleyerek beni yataktan dışarı daha doğrusu yere düşürdü. "Ya! Senin kafanda bir şey mi var?!! Yani illa o olmayan beyninden onu çıkarttıracaksın değil mi?!!!" Dedim ve öfkeyle ayağa kalkıp Deniz'i kovalamaya başladım. "Sen de kalksaydın be!" Dedi mutfağa koşarken. O kadar çok öfkeliydim ki... anlatamam. "Aynur teyze ben aşağıdayım! Öykü hazırlanınca gelir!" Diye anneme seslendi ve dış kapıdan kaçtı. Ben de kafamı dışarı çıkartıp arkasından bağırdım. "Lan! Gerizekalı! Salak! Ben o arabaya gelmeyecek miyim?!! Salak!" Dedim ve kapıyı çarptım. Öfkeli adımlarla odama girdim ve kapımı büyük bir öfkeyle kapattım. Telefonumun melodisini duyunca bir nefes aldım ve sinirimin geçmesini diledim. "Alo." Dedim kim olduğuna bakmadan. "Napıyorsun kızım? Atayamadım seni kaç gündür." Dedi babamın neşeli sesi. "İyi. Sen ne yapıyorsun?" Dedim bende. Sinirim biraz bile olsa geçmişti. "İyi. Ben de iki gün sonra İstanbul'a gelicem." Dedi. Ben bir kaç saniye şoktan çıkamadım ve beş saniye sonra cevap verebildim. "Gerçekten mi?!". "kaç gün?! Ne zaman?! İki gün mü?!!" Dedim ve heyecanla yatağa oturdum. "Evet kızım. Ben seni toplantıdan çıkışta ararım. Şimdi toplantıya geçicem." Dedi. "Tamam. Öptüm seni!" Dedim be telefonu kapattım. Bu gün hiç bir şey benim morelimi bozamazdı. Babam geliyordu!
****Okula doğru yürürken gerçekten çok mutluydum. Tam karşıdan karşıya geçecektim ki... önümden geçen bir araba hızlı gittiği için üzerime su sıçrattı. Araba basıp gitmişti. Fakat ben öyle bir öfkelenmiştim ki..! 'Kaçıın. Bomba patliyacakkkkk...' salak iç ses. Valla senden çıkartırım hıncımı. Tekrar eve doğru yürümeye başladım. Yeniden babamın geleceği aklıma gelince ise öfkemi unuttum ve apartmana girdim. En azından eve yakındı okul. Eve girip üstümü de değiştirdikten sonra, okula ulaşabilmiştim!
Sınıftan içeriye girdiğimde her zaman ki gibi en arka sıraya geçtim ve sadece başımı masaya koyup uyumayı düşündüm. Bakın dü-şün-dün diyorum. Hoca gelmişti ve ayağa kalkmamızı bekliyordu. Belki beni görmez diye hiç bozuntuya vermedim fakat yemedi... "Öykü'cüm(!) kahve de istermisin(!)" valla NE iyi olurdu be! "Valla hocam bir fincan iyi olurdu be(!)" dedim doğrularak. Hoca bana ölümcül bakışlar atınca ve sınıftakiler kıkırdağında ilk önce sınıftakilere ölümcül bakış atmamla sustular ve hocaya baktığımda eliyle kapıyı gösterip konuştu. "Dışarı! Hemen!" Diye bağırdı. Ben de hiç ikiletmeden dışarı çıktım. Valla NE yalan söyleyeyim benimde çıkasım vardı. Hocaya başımla selam verip dışarı çıktım ve rahat bir nefes aldım. Sanırım önümüzde ki üç saat boştum. Ve... geçen seneki ve bu seneki notlarım zaman aşımına gelebilir... aman... ben hocayı dinlesem yeter.Ben de maryo kafeye gitmeye karar verdim. Otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Kapşonumu da kafama geçirdim ve tam ergenler gibi oldum. Kendi kendime sırıttım ve Deniz'in numarasını tuşladım. "alo." Dedi Deniz. "napıyorsun? Gelsene maryo kafeye." Dedim ve otobüs durağında oturmaya başladım. "he ya ben şuradan bir otobüse falan atlayıp gelirim." Dedi. Piç smile oluştu suratımda. "iyi işte. Atla gel." Dedim bende. Bensiz gitmeyecektiniz ne yapalım. "tamam Öykü ben kapatıyorum. Görüşürüz." Dedi ve suratıma kapattı. Ben kulağımda ki telefonu çekmiş ağızım 'o' şeklinde bakarken. Saydırmaya başladım. Dururmuyum. "sen görürsün. Elimde kalmıcakmısın ki... sen kimsin de benim suratıma kapatırsın lan! Geri zekalı! Bende Öykü değilsem seni öykü kitaplarının içinde hareketsiz bırakıp arkadan bir yerlerden fotosentez yaptırıcam!" dedim ve bir hışımla yürümeye başladım. Hem kızı ara yüzüne kapatsın! Hem de dersten kovul! Birden yanımdan bir araba geçti ve yerdeki birikmiş kirli suyu üzerime sıçrattı. Ağzımdan bir 'hııı!!" diye bir ses çıktı. Bana su sıçratan araba ise bir marketin orada durmuş ve kapısını aralamıştı. Ben ise sinirden kıpkırmızı olmuştum. İnen kişiyi merakla beklerken gözlerime inanamadım ve yüzümde mutluluktan dolayı bir gülümseme oldu. Son model arabaya bakakalmıştım ve tabii yanında ki o tatlı surata da...
Hemen yanına gittim ve üzerimdeki ıslaklığı umursamadan ona sarıldım. "oha! Sen misin Öykü!" dedi. "yok anan!" dedim ve tekrar o kaslı vücuduna sarıldım.😞😞😞😞
Bu bölüm söz verdiğim zaman gelemedi. Biliyorum, üzgünüm fakat daha daha daha iyi bir şey. Bir haftadır yazamadığım daha doğrusu üstünde çalıştığım eski kitabımı düzenliyordum ve 1. Bölüm PARTİ bölümünü yayımladım. Okumalısınız. İlk eserim.
😋😇😋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cici Kız
Ficção AdolescenteÖykü babasının yanına Londra'ya gider. Uçakta yanına oturan biri gıcık, yakışıklı, gıcık, yakışıklı... Derslerle kafayı yiyiyen aynı zamanda okulun popüleri olan Öykü, eğlenceli öykü, psikopat Öykü, Sevgiden, sevilmekten uzak duran öykü... ...