Öykü'den...Kafam öyle allak bullaktı kii... anlatamam...
'Fikriye teyze gibi ne yakınıyon kız Öykü(!)' off Allah rızan için sus be konuşma senlen mi uğraşıcam. Omuzumda bir dokunma hissedince kafamı yavaşca dokunan kişiye döndürdüm... Döndürmez olaydım!!"He?! Ne isyorsun gene!?" Dedim Deniz'e karşı. Yani bizim Deniz'e.
"Ananı!! Ulan ne işin var senin burda!" Diye bağırdı ve kolumdan tutup çekiştirmeye çalıştı.
"Ya bırak! Gelmiyorum! Git." Dedim ve birayı kafama diktim. Ayağa kalkarak insanlara çarparak ve de yalpalayarak bira almaya giderken bu sefer cidden güclü olan birisi kolumdan tutmuştu. Dönmemle bir adamla burun buruna gelmem bir oldu.
"Ne oluyor lan!" Dedim kendi kendime.
"Hiç sadece biraz eğlenelim bebeğim!" Dedi ve beni kendine çekerek dans etmeye başladı. Ben kurtulmaya çalışsam bile izin vermiyordu. 5 saniye gibi bir şey sonra adamın yere yapışması bir oldu. Burak! Be tabii onun arkasında da... Mert.
"Off. Gene mi siz be?! Bıktım oğlum sizden! Yürüyün gidin! Hem benim annem nerde anneme götü-" lafımın kesilmesiyle kendimi barın çıkışında bulmamız bir oldu. Burak kolumdan çekiştirerek barın dışına çıkartmıştı bizi. Bulanık arabadan inen bir kıza gülerek el salladım ve Burak'ın beni arabanın içine doğru ittirmesi ile kıza el sallamam yarım kalmıştı. Burak da yan koltuğa geçtiğinde kollarımı birbirine doladım ve camdan kaşlarım çatık bir şekilde bakmaya başladım. Daha sonra kafamı koltuğa koyarak Burak'a bakmaya başladım bunu neden yaptığımı bilmiyordum fakat canım öyle istemişti.
"Ne o çok mu hoşuna gittim?(!)" dedi sırıtarak yola bakarken. Bende yalandan güldüm.
"He he. Zaten 'yi beni Burak(!)' dememe az kalmıştı." Dilim yarım yamalak söylüyordu bazı kelimeleri tabii bu da Burak Bey'in hoşuna gidiyordu.
"Ne o çok mu hoşuna gittim?(!)" dedim ben de yapmacık bir şekilde.
"Hı- hı ne demezsin(!) 'gel banaa(!)' dememe ramak kalmıştı." Dedi ve bende nedensizce kahkaha attım. 'Yani Allah tan kafasına atmadın(!)' yaw senin nasıl bir espiri anlayışın var anlamış değilim(!) diye hayıflandım iç sese...
"Eve mi gidiyoruz şöför bey?" Dedim dudağımı büzerek.
"Başka nereye gitmek isterdiniz majesteleri..?" Diye söylendi.
"Ya. Ben ciddiyim. Annemle ablam beni bu halimle görseleer... eve almazlar." Dedim, tabii yamuk yumuk bir konuşmaydı... 'bir kere de düz bir çizgide konuşmayı öğrensen(!)'
valla gelirsem dövücem bak(!)"Of. O zaman Deniz'e bırakalım seni." Dedi. Tabii ben o salak olan ağzımı açmaz mıyım?!
"Ama şimdi soğuktur deniz..." dedim düşünceli bir şekilde. Burak ise 'ciddi misin?" Bakışlarndan gönderdi. Aklıma gelen fikir ile bir, küçük çaplı çığlık travmasından sonra hızlı bir şekilde konuşmaya başladım.
"İyi de eğer şimdi ben Deniz'e gidersem Deniz beni Öykü kitaplarından çıkartıp romanlara sokar sokar çıkarır yeminle(!) Deniz'e hayatta gitmem!" Dedim ve kolarımı karnımda birleştirerek arkama yaslandım.
"Off... ne yapabilirim başka Öykü?" Diye sordu sıkılmış ve bıkmış bir şekilde. Adam haklı iki kez yol değiştirdi.
"Ne yapıyorsan yap be! Yoruldum ben. Başımda dönüyor. Yeme beni!" Dedim ve tekrar kafamı Burak'a bakacak şekilde yerleştirerek koydum ve onu izlemeye başladım... Göz kapaklarım yavaş yavaş yavaş kapanırken o an sadece... 'Keşke hiç ayrılmasak...' diye dilek tutmaktaydım...
Burak'tan...
Öykü'ye kaçamak bir bakış daha attığımda uyumuş olduğunu gördüm. Ben de o uyurken sahile çektim arabayı ve denize karşı yürümeye başladım. Ne kadar vekit geçti bilmiyorum ama arabaya dönmem gerektiğini düşünerek arabaya yürüdüm. Kendi kapımın yanına gideceğime Öykünün kapısına gittim ve kapısını açarak onun o nur yüzüne bakmaya başladım. O narin ve biçimli dudaklarına dokunacakken ilk başta yüzü buruştu ve daha sonra birden bire beni ittirerek yere doğru böğürmeye başladı.
Öykü'den...
Ağızımdaki o iğrenç tadn gitmesini umarak Burak'ın aldıdığı sudan bir kaç yudum daha aldım. Almaz olaydım! Ağızımdaki tat daha da kötüleşmişti. Burak garibimde benim yüzümdeki iğrenç görüntüye bakıyordu.
"Hepsi senin suçun!" Dedim. İçkinin etkisi ile ağzım garip hareketlere girerek türkçeye yeni kelemeler yaratıyordu.
"Ne benim suçum! 'Git. Geberene kadar iç!' Diyen ben miydim?" Dedi ve arabayı çalıştırmaya başladı.
"Eee... ne olcak o paçoz, yalak, salak, malak yüzüne dayanamadı. Güzelim, canım, aşkımcım midem!"dedim be kızgın kızgın Burak'a bakmaya başladım.
"Yaw he he..." dedi ve tanıdık gelen yolları fark ettim. Burak'ın evine gidiyorduk resmen!
"Ulan piç kurusu! Nereye götürüyorsun beni!" Diye çığırırdım.
"Hay ananı Öykü!" Dedi ve kulağını kapattı. Bende tabii onun osaçma yüzüne dayanamayarak güldüm.
"Ne gülüyorsun be! Burada seni kurtarmaya çalışıyorum." Dedi ve o da gülmeye başladı. O güldüğünde gözlerim kısılan gözlerine daldı... uykuya ihtiyacı olan gözlerim yavaş yavaş kapandı...
Burak'tan...
Yapamamıştım. Tekrar ve tekrar olmamıştı. Uzak kalamamıştım. Başını hep derde sokan bir kızdan kurtulamamıştım. Seviyorum lan! Evet seviyorum! O piç Eren den de kurtarıcam! Ona kimse zarar veremez! O beni sevmese bile ben onu seviyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cici Kız
Teen FictionÖykü babasının yanına Londra'ya gider. Uçakta yanına oturan biri gıcık, yakışıklı, gıcık, yakışıklı... Derslerle kafayı yiyiyen aynı zamanda okulun popüleri olan Öykü, eğlenceli öykü, psikopat Öykü, Sevgiden, sevilmekten uzak duran öykü... ...