Multimedya: Burak'ın sahilde ki temsili...
Eren... onun urada NE işi vardı ki... "benim tuvalete gitmem gerek." Dedim ve hemen çantamı kapıp tuvalete yöneldim. Tuvalete girer girmez kapımı kilitledim ve klozet kapağını indirip oturdum. Ellerimi başımın arasına aldım ve ağlamamaya çalıştım. Kapı sesi geldi ve sonra kapım tıklatıldı. "İyi misin Öykü?" Dedi İdil. Ben de burnumu çekerek cevap verdim. "İyiyim. Sadece başım döndü de biraz." Dedim dolandırarak. "HMM.." gibi bir ses çıkardı. İnanmadığı her yerden belliydi. Ben nasıl dışarı çıkacağımı bilmiyordum. "Şey. Artık eve gitsek olur mu?" Dedim kapıyı açarken. "Tamam da... ne oldu böyle birden?" Diye sordu haklı olarak. "Yok bir şey. Gerçekten." Dedim ve zor olsa bile gülümsemeyi başardım. O da herkes gibi gülümsememe inanmış olsa gerek ki "iyi tamam. Öyle olsun. Bizimkilere söyleyeyim de gidelim." Dedi. Ben de kafa salladım. "Sen yüzünü yıka da öyle çıkalım." Dedi İdil. "Tamam. Ben sizi dışarıda beklerim sen git de bizimkileri dışarı çıkart." Dedim. Çünkü artık o ortama girmek istemiyordum. "Yok. Ben seni yalnız-".
"Ben iyiyim. İdil." Dedim sert bir sesle. Çünkü artık benimle bu kadar samimi olmasını istemiyordum. "Tamam..." Dedi ve çıktı. Ben ise yüzümü yıkadım ve aynaya bakmadan dışarı çıktım. Ben ise direk arka kapıya yöneldim ve dışarı çıkar çıkmaz temiz havayı içime çektim.Arabada giderken kimsenin çıtı çıkmamıştı. Burak benimle göz teması bile kurmamıştı. Mert zaten sızmıştı. "Yarın dönüyorum." Dedi birden Burak. "Ben." Diyebildim sadece. "Gelmeseydin." Dedi. Benim o an gözlerim doldu. Ya! Senin gibi göze ... . Ben Burak'a dolu gözlerle bakarken o gözünü yeniden yola çevirdi. "Tamam. Yarın benimle gelirsin. Seni evine bırakırım ve... biter bu saçma döngü." Dedi ve ardından radyoyu açıp cevap vermemi engelledi... Yalnız Burak bey senin bitti demenle. Bitmez bu 'saçma döngü'...
Eve girdiğimde annem bana sım sıkı sarıldı. Ben ise sadece sarılmış gibi oldum ama boğulduğum için annemi de ittim ve rahat bir nefes aldım. "Eee. Nasıl geçti." Dedi annem heyecanla. "İyi. İyi." Dedim esneyerek. Yolculukta sadece bir saat uyumuştum ve gerçekten çok uykum vardı. "Ablam nerde?!" Diye bağırdım mutfaktaki anneme. "Arkadaşlarıyla dışarı çıktı!" Diye cıyakladı içerden.
Vay vay vay... ablama bak be! Geziyor. Bende yarın okula gideyim. Oh mis! "Aman! Çıksın!" Dedim ben de bağırarak ve odama yürümeye başladım.Telefonuma mesaj gelmişti. Ben hiç umursamadım ve sıcak suyun altına girdim. Gerçekten iyi gelmişti.
Duştan çıktım ve üstümü giyindim. Yarın okula gidecektim ve ne yapacağımı bilmiyordum. Telefonumu elime aldım ve yarım saat önce gelen mesaja bastım. Birden elimdeki telefon titredi. Bilinmeyen numara. Açtım.
"Alo." Dedim sert bir sesle. "Alo benim Öykü. İdil." Dedi inçe ses. "Evet evet hatırladım da... sen nereden buldun numara mı?" Dedim çatılı kaşlarımla. "Burak'dan..." Dedi sanki cevabını bilmem gerekirmiş gibi. "Hmm." Dedim bende. "Nasıl olduğunu merak etmiştim de." Dedi çekingen bir tavırla. "İyi. İyi. Daha iyiyim ve tam uyuyacaktım." Dedim. "Anladım. ben o zaman kapatayım da sen uyu o zaman." Karışık kelimeler değişik utangaçlık... "bir şey demiyeceğine emin misin?" Dedim kaşlarımı havaya kaldırarak. O bunu görmüyordu. Zaten ben de neden öyle bir şey yaptım bilmiyorum. "Aslında. Benim eve gelsene sende." Dedi birden hızlıca. "Ne zaman. Kim kim?" Diye soru yönelttim. Adlında gitmek ile gitmemek arasında kararsızdım.
"Şey. Ben sen" Dedi gene hızlıca. "Imm. Tamam o halde. Kaçta?" Dedim. Hem bende azıcık kendime gelirdim. "Dört. Uygun mu?" Dedi. "Tamam." Dedim " tamam o zaman. Görüşürüz." Dedi heyecanla. Neden bu kadar heyecanlandı anlamamıştım. En azından birazcık uyuyabilecektim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cici Kız
Teen FictionÖykü babasının yanına Londra'ya gider. Uçakta yanına oturan biri gıcık, yakışıklı, gıcık, yakışıklı... Derslerle kafayı yiyiyen aynı zamanda okulun popüleri olan Öykü, eğlenceli öykü, psikopat Öykü, Sevgiden, sevilmekten uzak duran öykü... ...