Öykü'den...
İçeri girsem mi girmesem mi bilemedim açıkcası... amaan gir gitsin... dedim kendi kendime ve saklandığım yerden çıkarak, tam zili çalacakken vazgeçtim ve arkama dönüp koşmaya başladım... Ağladığımı hissetmemiştim, taaki ağızımda tuzlu bir tat hissedene kadar... Gözümdeki yaşı silerek Deniz'in evine doğru yürümeye koyuldum...
"ya, o kız Gamze ise..." Dedim ve bunun doğru olmaması inin dua etmeye başladım...Deniz'den...
"Tamam. Görüşürüz." dedim ve yüzümdeki gülümsemeyi silmeyerek mutfağa yürüdüm. Bora ile gerçekten güzel bir ilişkim vardı. Tabii genelde onun işte birazcık işi oluyordu ve bana fazla vakit ayıramıyordu...
Tam o an Öykü'yü ne zamandır aramadığımı fark ettim ve odama çıkıp telefonumu aldım. Artık tüm eşyalarım gelmişti ve aannemde bana para konusunda yardım ediyordu... Babamın ölmesi... çokta bir şey fark etmemişti aslında... Off kimi kandırıyorum Allah aşkına... Tabii ki de çok şey fark ediyordu...Tam telefonumdan Öykü'yü arıyacaktım ki kapı çaldı. koşarak kapıya gittim ve Öykü'nün perişan olmuş halini gördüm... Sanki ayakta zor duruyordu. Hemen kolunu omzuma attım ve onu salona götürdüm...
Burak'dan...
"Se- senin... ne işin var burada..." dedim koltukta oturmuş Gamze ye bakmamaya dikkat ederken...
"ben mi? doğru... ben gideyim o zaman size kolay gelsin." dedi keriz Mert, yakasından tuttum ve yerine oturttum malı.
"otur oturduğun yerde, adamın asabını bozma." dedim kulağına doğru. Cesaretimi toparlayarak Gamze'nin gözlerinin tam içine bakmaya çalıştım... Fakat sadece... boşluk vardı... Sanki; özgürleşmiş bir güvercin vardı gözlerinde...
"Sana burada ne işin var dedim(!)" diye sordum sertce... Biraz ürkmüş ve şaşkın bir Gamze vardı karşımda...
"Ben... sadece hatamı anladım Burak... Beni affedebilecek-" sözünü bitirmesine izin vermeyerek ayağa kalktım ve bağırmaya başladım.
"Sakın benden seni affetmemi isteme, sakın! Sen def olup gittiğinde... arkana bile bakmadan... kimseyi... beni... umursamayıp siktir olup gittiğinde... Hiç düşünmedin mi?!!" diye bağırdım, ne ara ona bu kadar yakınlaşmıştım ne ara bu kadar şiddetle bağırmıştım hatırlamıyordum...
"be- ben... hatamı anladım, gerçekten... Zaten o gerizekalı da beni kullandı! tamam mı?! benim yaptığımsa sadece kullanılmak!!" diye bağırdığında ise gerçekten sinirlenmiştim ve en sonunda patladım...
"Senin beni kullandığın gibi mi?!! Yoksa benim senin arkandan bakmam gibi mi?!!" diye bağırdığımda ise bir şey söylemek için araladığı dudaklarını, konuşacak bir şey bulamadığı için kapattı...
"Ama sana bir şey söyleyeyim mi Gamze?! Ben aslında sana hiç aşık olamamışım biliyor musun?! Aslında seni hiç sevmemişim seninde beni sevmediğin gibi..."
"Hayır... hayır... böyle konuşma ben seni seviyor-" lafını bitirmesine izin vermeyerek ben konuşmaya başladım.
"Ama en acı olanı da ne biliyor musun?! Benim de seni O'nun gibi kullanmammış..." dedim nefretle. Bir süre donup kaldıkdan sonra gözlerini bana dikti ve bana tokat atmak için elini kaldırdı, kaldırdığı elini tuttum ve nefret ile konuşmaya devam ettim.
"Sakın... sakın deneme bile." dedim ve bileğini daha da sıktım. Bileğini elimden kurtardı ve çantasını da alarak kapıya doğru koştu... Bende arakasından bile bakmadan kendimi koltuğa attım ve gözlerimi yumdum... Bir süre sonra gözlerimi açtım ve yan koltuğa baktım. Salak Mert ona baktığımı fark edince kafasıyla slam verdi ve yavaş adımlarla kapıya doğru ilerleyerek kapıdan çıktı...💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕💕
Biliyorum, 3 bölüm paylaşacağım demiştim fakat. Hayal ettiğim kadar oygelmedi bu nedenle bende bölüm yayınlamadım... 💞💕💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cici Kız
Ficțiune adolescențiÖykü babasının yanına Londra'ya gider. Uçakta yanına oturan biri gıcık, yakışıklı, gıcık, yakışıklı... Derslerle kafayı yiyiyen aynı zamanda okulun popüleri olan Öykü, eğlenceli öykü, psikopat Öykü, Sevgiden, sevilmekten uzak duran öykü... ...