"LANET OLSUN SEVİYORUM!" bölüm-11

39 16 5
                                    

  
Multimedya: Cem Adrian- Biz Senle

      "Deniz!"diyemeden sarılmıştı bana. Tabii ben de öyle. "Ne oldu sana?!"Dedim kapıyı kapatırken. "Ben... Çok özür dilerim..!"Dedi ve hıçkırarak bana sarıldı. "Ne oldu..."Dedim ve bende ona sarıldım. "Yok bir şey. Sadece senin üstüne geldim ve... Özür dilerim. Zaten senden başka kimsem kalmadı..."Dedi Deniz. Ne olmuştu bu kıza! Ona sarılarak odama götürdüm ve hemen yatağa oturttum. "Bora nerede? Ve sen Nasıl hastaneden çıkıp geldin..."Dedim ve Kaşlarımı çatarak Deniz'e baktım. "Bora mı?" Ağlayan suratında anlamsız bir gülümseme oldu ve 'hıh' gibi bir ses çıkararak burnunu kırıştırdı. "İçtin mi sen?!"dedim ve ağzını kokladım. Gerçekten de viski kokuyordu. "Yoo."Dedi ve ayağa kalkarak kedini elleri ile işaret etti. "Bak. Burdayım..."Dedi. Bu Deniz'i ben bir yerden tanıyordum... Evet bu Deniz babası ile tartışıp bize gelen Deniz idi. "Deniz..."dedim ve ayağa kalkarak onun yüzünü ellerimin arasına aldım. "Ne oldu..?"dedim. Fakat bana cevap vermedi. "Anlat bana..."dedim ve onu yatağa sürükledim. Hemen dökülü verdi. "Bora... Gitti. O LANET PİÇ ARDINA BİLE BAKMADAN GİTTİ!!" Diye bağırdığında ürktüm. "O SALAK HERİF! BENİ BIRAKTI VE GİTTİ!!"diye bağırdı yeniden. "NEYMİŞ EFENDİM! ANNEMİN BİR SUÇU YOKMUŞ ONUNLA KONUŞMAMAKLA HAKSIZLIK YAPIYORMUŞUM!! BAŞLARIM BÖYLE İŞE!"Dedi ve yerinden kalkarak eşyaları yerlere fırlatmaya başladı... "Deniz..! Kendine gel..!"dedim sesimi duyurabilmek için. Deniz'in bacakları titriyordu ve gözlerinde kırgınlık ve öfkenin karışımı vardı ve bu ona daha çok acı veriyordu. Ve... Sinir krizi geçirmesine az kalmıştı. Onu kollarından tuttum ve yere oturttum. "Nefes al!"diye bağırdım. Artık hali kalmamıştı fakat nefes alamıyordu. "NEFES AL!!" Diye bağırdım. Bilincini kaybediyordu. "KENDİNE GEL!!"diye bağırdım. "DENİZ!"dedim kalan son gücümle.  Deniz'in gözleri kapanırken ben de ona bağırıyordum fakat nafile... Nefes darlığı yaşıyordu ve bunun ne kadar acı verdiğini biliyordum. Önce ciğerlerin acıyor ve oradan da... Bunları boş verip kendimi toparladım ve ağlamamı umursamayarak. Burak'ı aradım. Nedense aklıma ilk gelen o olmuştu. "Alo."Dedi o ses. "Burak hemen buraya gel!"diye bağırdım. Biraz hışırtı sesleri gelmişti ve ben daha fazla kendimi tutamayarak hıçkırıklarımı serbest bıraktım. "Öykü! Ne oldu!"diye bağırdı endişe dolu bir sesle. Sanki umurundaydı. "Gel! Lütfen..."dedim ve telefonu kapattım.

   Bir yarım saat kadar sonra kapı çalmıştı ve kapıya gidecek gücü zor buldum ve gidip kapıyı açtım. "Ne oldu..!"Dedi yüzümü incelerken. "Deniz..."dedim ve odayı işaret ettim. "Ne oldu!"Diye bağırdı ve odaya koşturdu. "Deniz... Yeniden sinir krizi geçiriyor..."dedim ve tekrar ağlamaya başladım. Burak ne yapacağını bilmez bir tavırla hemen telefonunu çıkarttı ve bir numara tuşaladı. "Alo!" Dedi endişe ile. "Bora! Hemen buraya gel Deniz sinir krizi-"diyemeden telefonun kapandığını anlamış olacak ki hemen telefonu cebine soktu ve Deniz'i kucağına aldı. Ben de üzerimdekileri umursamadan onların peşinden gittim. Hemen Burak'ın arabasına bindik ve hastaneye gitmeye başladık. Üşümüştüm fakat umursamıyordum. Kardeşim tehlikedeydi.

  En son iki kere üst üste sinir krizi geçirdiğinde yani babası ile olaylardan sonra geçirdiği sinir krizi geçirdiği zamanlar da ve o Zaman doktor bir daha olursa hayati tehlikesinin daha da yükseleceği ile ilgili bir şeyler zırvaladığını hatırlıyordum... O gün kendime Deniz'i asla üzmeyeceğime söz vermiştim ve o yüzden doktoru fazla takmamıştım fakat şimdi... Ne kadar önemli olduğunu anlıyordum... "Daha hızlı sür!"diye bağırdım bu düşünceler ile birlikte. Bu sefer Burak gaza daha da yüklendi ve yola odaklandı. Deniz ise öylece arka koltukta yatıyordu...

****

   "Durumu Nasıl?!"diye bağırdım doktora. Şu anda tam tamına dört saattir haber bekliyorduk ve ben yorgunluktan şuraya düşüp bayılacaktım fakat Deniz'im uyanmadan olmaz. Onun uyandığını görecektim ve öyle  bayılacaktım. "Şu anda hastanın nefes daralması geçmiş bulunmakta... Fakat."derken benim kalbim yerinden fırlayacaktı..."fakat?!!"diye bağırdım Ada'ma doğru. "Ama. Ciğerlerini fazla zorladığı için... Uyanması  kritik. Ya uyanacak ya da uyanmayacak...şimdilik normal odaya aldık fakat şu anda kendisi görülmek için müsait değil bir kaç müdahalenin ardından hastayı görebilirsiniz..."dediği anda ben güçsüzlüğümü fark ettim ve arkamda ki koltuğa tutundum. Burak bunu fark etmişti ki yanıma geldi ve elimi tuttu. Elleri sıcak ve güven vericiydi. "Uyanacak..."Dedi. Buna ses tonundan dolayı inanacaktım neredeyse. "TABİİ! Senin için demesi kolay!"diye çıkıştım bunu neden yaptım bilmiyordum fakat hıncımı almak için başka yol bulamıyordum. "Bak. Öykü. Yorgunsun ve ne dediğini bilmiyorsun... Birazcık uyusan iyi-"derken lafını bölerek araya girdim...
"Bak. Öykü." Diye onu tekrarladım ve davam ettim. "GEÇ BUNLARI! Sen neden geldin ki zaten! SANKİ BENİ UMURSUYORDUN!"dedim ve duraksadım. Sonraki cümleyi söyleyemiyordum... Ama cesaretimi topladım ve yutkunduktan hemen sonra dudaklarımı yaladım. "SANKİ BENİ SEVİYORSUN!!"diye bağırdım birden ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Biraz hava alıp kızgınlığımı yatıştırmalıydım. Arkama bakmak istedim. Fakat bakamadım. *sanki. 'Gitme kal' diyecek.* belki diyecek... Doğru o beni sevmiyor ki gelsin peşimden... Ama ben onu seviyor muyum? da peşimden gelmesini istiyordum... HADİ BE ORDAN! Dedim kendi kendime. Onu sevmiyordum ondan NEFRET ediyordum. *neden seni sevmediği için mi? Ve ya seni umursamadığı için mi?* seni akılsız iç ses. Tabii ki de ona gıcık olduğum için!
"İki sade kahve..."Dedi o kadife ama sert sesiyle iç konuşmamı bölen Burak. Onun Nasıl olduğunu bende bilmiyordum. "Git."dedim sakince. Çünkü kalbini kırabilirdim ve biliyordum ki kıracaktım da. Aman onun kalbimi var sanki! Yani bende kalbi yok değil mi? O yüZden bende kalbi olmadığına göre benim sözlerimden ve hareketlerimden olmayan kalbi kırılmazdı. "Sana GİT dedim!"diye bağırdım. "Sadece sana eşlik edeceğim..."Dedi ve elindeki tepsi ile bir masaya ilerledi. Ben de oflayarak arkasından gittim. "Bora nerede? Neden gelmedi?" Aklımda binlerce sorunun arasından sadece bu ikisi dökülmüştü ağızımdan. "Bilmiyorum... Telefonlarımı açmıyor..."Dedi ve kafasını eğdi. Buna gerçekten inanacağımı mı sanıyordu! "Gerçekten mi?!! Yalancılıktan yüzün görünmüyor be! Bora ile konuşuyorsun fakat konuşmadığını idda ediyorsun! Beni sevmediğini söylüyorsun ama peşimden ayrılmıyorsun!"diye birden kükreyince ben de irkildim ve ciddiyetimi bozmadan gözlerine bakmaya devam ettim. Sanki... Düşünüyor gibiydi. "Beni rahat BIRAK!"dedim ve bahçeye çıkan kapıya ilerledim. O da peşimden gelmemişti zaten...

Burak'tan...

Gerçekten de neden peşinde dolaşıyordum... Onu sevmiyordum... Onu sevemezdim! Birden yumruğuma hakim olamadım ve yumruğumu masaya geçirdim. Benim ne işim vardı burda... Ama onu yalnız bırakmamalıydım... Hayır onu sevmiyordum ve ondan Banane! Gerçekten Banane. Of! Kimi kandırıyorum ki! Seviyordum işte. Lanet olsun! Seviyordum! O çatlak kızı seviyordum! O lanet belanın teki olan kızı seviyordum! "Yeter!"diye bağırdım ve kalktım. Hemen öykünün yanına bahçeye gittim ve onu gördüğümde kararımdan yılmadım! Yanına gittim ve onu kolundan sertçe kendime döndürdüm ve sertçe öpmeye başladım!

Deniz'den...

"Uyanıyor..."Dedi yabancı bir ses. Gözlerimi açamıyordum fakat göz kapaklarımı oynatmayı başarmıştım. "Nerdeyim..."dedim. "Seni almaya geldim bebeğim!"Dedi Boran'ın erkeksi sesi... "Boraaa!"diye bağırdım şaşkınca. Gözlerimi açamıyordum... "Gözlerini aç bebeğim... "Dedi Bora. Onu özlemiştim. "Açamıyorum..."dedim tekrar denerken. "Benim için..."Dedi ve o anda bana bir güç geldi ve hemen gözlerimi açtım. Fakat... Bora yoktu. Sanki sadece gözlerini görebiliyordum... O da hayal meyal gibi bir şeydi. "Bora..."dedim. Yerimden kıpırdayamıyordum. "Bora yok güzelim... Ben burdayım..."Dedi. Baba! "Baba!"dedim birden bağırarak. Nefes alamıyordum... "Bora..."tekrar Bora kelimesi düştü dudaklarımdan. Birden Bora geçti karşıma ve onun yanında ise babam... Ben ikisine de şaşkınlıkla bakıyordum ve ikiside zıt yölere gitmeye başladı. "Bana gel güzelim... Seni çok özledim... Özür dilerim..."Dedi babam ben ise şaşırmış bir şekilde onları izliyordum... "Bana gel bebeğim... Biliyorsun ki. Ben senin herşeyinim. Baban yokken ben vardım..."Dedi bu sefer Bora da aynı samimiyetle. "Kızım. Ben sana hiç babalık yapamadım ve şimdi geri kalan günlerde bunu değerlendirmek istiyorum..."Dedi babam. Ben ne olduğunu bilmeden anlamadan olanlar hızlı bir şekilde gerçekleşti ve ben Boran'ın elini tuttum ve onunla beraber gitmeye başladım.

    Birden nefes nefese yataktan kalktım ve nerede olduğumu umursamadan Borayı aramaya başladı gözlerim... Ama yoktu...

◼️◼️◼️◼️

SİLAMMM. Yine ben. Bence kısa bir bölüm oldu. Benim pek ilgimi çekmedi ama...

    Bu arada bir daha ki bölüm karakterler ve özet hayatları olacak... 😘😘😘

   Lütfen yorum ve vote yapın...zaten geç geldi bölüm... Bu arada eğer okuyanlar varsa diye söylüyorum... Geciktiği için özür dilerim...

   Öptüm muc muc muc..! 😘😍😘😍

Cici KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin