Burak Mert'in eline vurdu ve "geç lan içeri keriz!"Dedi. Mert ise piç gülüşüyle içeri geçip koltuğa yayıldı. "Yavaş yavaş hayvan!" Dedi Burak'ta. "SANANE be istediği gibi oturur."dedim ben de çıkışarak. O ise gözlerini sıktı ve boynunu kıtlattı. Sinirlendiği her halinden belliydi. Ben tam Mert'in yanına oturacaktım ki Burak Mert'in yanına oturdu. Bu sefer ben sinirlenmiştim. Gözlerimi kapattım ve büyük bir nefes alarak tekli koltuğa yöneldim. Koltuğa oturdum ve Mert'e döndüm. "Eee... gece ne yapıyoruz." dedim ve göz kırptım. İlk başta ne demek istediğimi anlamasa da sonradan anladı ve piç gülümsemesini yüzünden silmeyerek oyunumu devam ettirdi. "bilmem bara gidebiliriz... hem zaten benimde daha üç günüm var üçlü kombo yaparız ne dersin!" dedi heyecanla. "olur. Ne de olsa ben de daha buradayım." dedim ve ters ters Burak'a baktım. Bakmaz olaydım! Resmen göz bebekleri yerine şeytan resmi gelmişti. "Eee... e-emin misin?" dedi Mert Burak'ın yüzüne korku ile bakarken. "ne o sevgilin mi izin vermez. Valla benim için iyi olur. Hem bana kızacak kimseciklerde yok. Belki bu üç gün içinde olur." dedim barda birini bulmaktan kast ederken. Bu sefer Burak'ın gözleri yavaş yavaş bana döndü. Yani korkmadım da değil ama yılmak yok. Ben ise hiç bir şey demeden sedece suratına sırıtıyordum.Tam o sırada kapı çaldı ve Burak kapıyı açmaya kalktı. Hala neden pis pis sırıttığını anlamış değildim içeriye girenlerle şok oldum resmen! "selaaammm bebişleeerrr!" diye cırtlak bir sesle iki kız girdi. İkisi de (Allah var şimdi) taş gibiydiler. Ben ise ağızımın o almış şeklini düzeltip Mert'e döndüm. Mert ile benim tam şu noktada gözlerimizin buluşması gerekiyordu ki. Nedense Mert'in gözleri kızın göğüslerinde takılı kalmıştı. Ben de gözlerimi devirip Burak'a döndüm. Burak ise sadece kızın belinden tutmuş kulağına bir şeyler fısıldıyordu. Kız ise kıkırdıyordu. Benim bunu görmemle birlikte gözlerimin ve öfkemin pörtlemesi bir oldu! Dikkatimi dağıtan şey ise üçüncü kızın girmesi oldu ve Mert'in ona şaşkın bakışları. "oha! Mert!" diye bağırdı kız Mert'e sarılırken. Kız da benim gibi inceydi ve tatlıydı ama hala gözümde yükselmiş de değildi. "İdil!" diye bağırdı Mert de ayağa kalkarken. "Burak Mert'in burada olduğundan hiç bahsetmemiştin." dedi İdil dedikleri kız. Zaten ben kimim ki! Beni görende yok! "evet... o da burada." dedi istemsizce. "eee... otursanıza." dedi Burak. Onlarda oturdular.
'başka ne yapacaklardı amuda mı kalkacaklardı...' saane. Saane yani ben böyle düşünücem saane...! "Buraakkkk bu kıızzz kiiimmmmm?" dedi salak olanı. Hepsi salak da neyse. "o mu? O da evde kalıyor işte. Bir işe yaramasa da." dedi ve gözlerime baktı. Bir anda benim öfkem yerle bir olurken hayal kırıklığı yükselmeye başladı ve gözlerimin dolduğunu hissettim. Nedense onun ağızından duymak garipti... telefonumun çalmasıyla kendime geldim ve telefonumu alıp odaya geçtim. İyi ki hep böyle durumlarda çalıyordu... arayan annemdi. "efendim anne." dedim ağlamamaya çalışarak. " kızım ne zaman geleceksiniz kamptan belli oldu mu? Diye soracaktım da. Ne oldu sesin değişik geliyor." dedi annem biraz da olsa endişeli sesi. "yok bir şey. Sinyal gidip gidip geliyor."dedim bende yalandan. "tamam kızım çeken bir yere geçince ararsın konuşuruz." dedi ve kapattı. Ben ise o saniye göz yaşlarımı serbest bıraktım. Tamam ağlama... kendine gel... sanane sanane gelirlerse gelsinler. Sen hayatına devam et...
göz yaşlarımı sildim ve ayağa kalktım. Aynada kendime baktıktan sonra aşağı indim. Şişe çevirmece oynuyorlardı. Beni görmediler ve bende mutfağa yöneldim. "tamam. Hallediyorum ben sonra ararım. Tamam annem benim öptüm yanacıklarından. Babişe selam söyle... tamammm bayyy" İdil denen kızdı bu. Ben de hiç duymamış gibi kapıdan girdim ve başımı hafif sallayarak selam verdim. "selam." dedi neşeli neşeli. "selam." dedim bende suyumdan yudumlarken. "Burak çok inat değil mi..." dedi ve göz devirdi. Ben de ne olduğunu anlamadığım için kaşlarımı çattım. Sakın bu o olmasın... yok canım ama adı Gamze değil ki İdil... yoksa sevgilisi mi?! "sennn neyi oluyorsun ki Burak'ın?" dedim cevabını duymak istemediğim halde sormuştum bu soruyu. "ben mi?.. Yok canım aklından geçen değil. Ben kuzeniyim..." dedi ve gülümsedi. İyi en azından diğerleri gibi mal değiller. "iyi en azından diğerleri gibi mal değil..." diye fısıldadım. Sonra ne mallık yaptığımı anladım ve duymuş mu diye İdil'e baktım. Duymuştu Allah kahretmesin! Birden kahkahalara boğuldu. Ben ise neden güldüğünü anlamamıştım. "Burak senden bahsetmişti de bu kadar komik olduğunu söylememişti." dedi hala gülerken. Burak benden mi bahsetmişti yani... şimdi kalkıp sevinç dansımı yapabilirdim fakat zaten rezil olduğum yetti. Daha fazlaya gerek yoktu. "sen de gelsene şişe çevirmece oynicaz." dedi hevesle. "yok ya siz oynayın." dedim ve bir yudum daha içtim. "merak etme o mal tiki canlar yok." dedi ve göz kırptı. Kolumdan tutarak beni salona sürükledi. Ben o malların gitmesine sevindiğim için itiraz etmedim.
içeriye geçtiğimizde sadece Burak ve Mert vardı. Ben Mert'in yanına oturdum İdil ise Burak'ın yanına. "Ooo... kimler gelmiş kimlerr..." dedi Mert ben ise göz devirip gülümsedim. Burak ise sadece sıkılmış bir şekilde pofladı. Bende takmadım. "ivit. Çeviriyoreeee" dedi ve çevirdi Mert. Soru tarafı İdil'e cevap tarafı ise Burak'a geldi. "sevdiğin biri var mı?" diye patlattı soruyu İdil. "belki cesaret diyeceğim." dedi ve İdile baktı. "tamam. O zaman. Öykü'yü öp. Hangisi işine geliyorsa" dedi ve bunu demesiyle birlikte yanıma aldığım sudan içtiğim yudum püskürdü. Mert bir küfür savururken ben ise hala dudaklarım büzük bir şekilde İdil ile Burak' a bakıyordum. "doğruluk." dedi Burak beni aldırmadan işte o an bena bağırıp çağırmasını... yani bir taraflarına da olsa takmasını isterdim... "birini seviyor musun değil de... birine aşık mısın?" dedi İdil. Kesinlikle bilerek yapıyordu. "hayır." demesiyle birlikte bakışlarım dondu aynı kanımın donması gibi. Aslında yıkılmamam lazımdı çünkü bunu demesini bekliyordum değil mi? Evet bekliyordum...
Şişe dönüp dolaşıp İdil ile benim aramda kaldı ve İdil bakışlarını benim gözlerime dikti. "Doğruluk." Dedim ve sorusunu bekledim. "İlk kiminle öpüştün?"diye sordu ve benim gözlerim pötcükleşti. Ben kimseyle öpüşmemiştim ki!!! "Eee..." dedim ve Burak'a baktım o da suratımı dikkatle inceliyordu ve çenesi kasılmıştı. "Imm."dedim ve tekrar İdil'e döndüm. "Hadisene. Altı üstü ilk öpücük. Tabii hatırlıyorsan."dedi ve göz kırptı. "Şey..."dedim ben de ne diyeceğimi bilemeyerek. "Of... söylüyorsan söyle artık."Dedi Mert de. Aslında Burak sayılmaz mı ki? Ama yok canım o öpücük sayılmaz. Bir dokunuş sadece... "yok." Dedim ve Burak'ın şaşkın bakışlarını dikkatle izledim. "Yalan!" Dedi İdil inanmamış bir şekilde. "Yalan borcum mu var." Dedim ve şişeyi çevirdim. Mert ile benim aramda durunca ofladım. "Öhöm öhöm." Yaptı Mert. Tabii doğal olarak da Burak kafasına şaplak attı. "Hey."Dedi ve kafasını kaşıdı Mert'de. "Neyse doğ mu ces mi?" Diye sordu kısaca Mert. "Doğ- cesaret." Dedim kendimden emin bir şekilde. "Oooo.... güzel. Adamsın." Dedi ve düşünmeye başladı. "Bu akşam bara gidicez ve önüne çıkan ilk erkek ile gidip tanışacaksın ve bir öpücük alıp geleceksin." Dedi. Benim ise bara gitmek dediği andan itibaren ağzım açıktı. "Mert... olmaz. Evin içinden bir şeyler söyle. Adamın asabını bozma." Diye konuştu Burak. "Yani SANANE. Kız istediğini yapar." Dedi İdil beni şaşırtarak. Nedense bana da bir cesaret doğdu ve "evet SANANE" dedim ben de ona karşı. Burak ise... patladı patlayacak... "neyse hadi! Eğlenmeye gidiyoruz!!!" Dedi Mert küçük bir çocuk gibi. "Hadi bakalım Öykü hanım. Seni biraz masallaştıralım!" Dedi ve kolumdan tutup odaya sürükledi.
"Ben bir kot bir-"diyecekken lafımı böldü ve ağzımı eliyle kapattı. "Sakın. Sakın duymayayım." Dedi ve odada ki bir bavula yöneldi. Ne yani buradamı kalacaktı. "Bu nasıl." Dedi elinde tuttuğu lacivert diz üstü elbiseyi. "Yok. Bu biraz açık." Dedim bende. Çünkü sırt dekoltesi gerçekten çok açıktı. "Hem zaten ben sana neden soruyorum ki." Dedi ve başka bir elbiseyi elime tutuşturup beni tuvalete sürükledi. Kapıyı suratıma örttü ve "giyin!" Diye sert bir sesle söylendi. Ben ise elbiseye şok olmuş bir vaziyette bakıyordum. Sade sıradan. Fakat sırt dekoltesi ve göğüs dekoltesi hiç de benlik görünmüyordu.
Kapı açıldı ve topuklu ayakkabıların biri kafama çarptı. "Al bunlarıda giy!" Diye bağırdı dışardan İdil hanım. O kim ya! Amma şimdi benimde doğru düzgün gece elbisem yoktu. O yüzden sesimi çıkartmadım. Ben aynada kendimi süzerken cırtlak bir ses benim dikkatimi dağıttı. "Hadi be! Ne yapıyorsun kaç saattir!" Diye bağırdı İdil. Daha sonra ise cam kırılma sesi geldi ve bir tane daha... tabii ardından da Mert'in çığlığı. Resmen karı gibi çığlık atıyordu. Ben hemen dışarı fırladım. "Lan! Orospu çocuğu! Gel lan buraya!" Diye elimde vazo koşturuyordu Mert'in peşinde. Ben ise dehşetle onları izliyordum. Benim geldiğimi görmemişlerdi. "Koru beni İdil!" Diye ciyakladı Mert İdil'in arkasından. "İdil çekil şu piçin önünden! Geberticem onu!" Diye kükredi Burak. Ben bile irkilmiştim. Fakat Mert'in bundan pek de fazla etkilendiği söylenemezdi. Beni ilk fark eden İdil di. "Oha!" Dedi parıldayan gözlerle beni süzerken. Sonra da yanıma geldi. Burak ise gözlerini benden ayıramıyordu. "Bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum." Dedi Mert dalga geçercesine.
Bara gelmiştik ve ben çok rahatsızdım. Mert ise Burak'ı sinirlenmekte rekor kırmaya devam ediyordu. "Yaw he he!" Dedi Mert. "Lan bak zaten sinirliyim senden çıkarmayım!" Diye tısladı. Sahilin biraz daha aşağısında ki kulübe gelmiştik. Ben etrafıma bakınıken gözüme çarpan birini daha da dikkatli incelememle kanımın çekilmesi bir oldu...
☯️☯️☯️☯️
İviiiiittt.... ben ben ve ben....
Bilgisayarım tamirde olduğu İÇİN biraz geç geldi...
voteler artıyor ve teşekkür ederim.Biraz kısa bir bölüm oldu ama idare edin.
Yazım yanlışlarım olabilir kusura bakmayın...
Sizce öykü kimi gördü..
Neyse ben kaçar.
Öptüm... muck!!! 😘😘😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cici Kız
Novela JuvenilÖykü babasının yanına Londra'ya gider. Uçakta yanına oturan biri gıcık, yakışıklı, gıcık, yakışıklı... Derslerle kafayı yiyiyen aynı zamanda okulun popüleri olan Öykü, eğlenceli öykü, psikopat Öykü, Sevgiden, sevilmekten uzak duran öykü... ...