♧YARIM BIRAKILANLAR/PART2♧

13.2K 667 75
                                    

Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun, varlığıyla huzur bulduğun bir denizin yakınında yürümek gibidir uzaktan sevmek.

-Elif ŞAFAK-

*******************************************************************************************************

''Ağabey! Baran ağabeyim vurulmuş!'' Mirza'nın hiddetli sesi avluyu doldurmuştu. Elindeki bardağı var gücüyle sıkıyordu.

''Giray o iyi de, bir şeyi yok de!'' Gözyaşlarım akarken elim Mirza'nın kolundaydı. Karşı taraftan gelen sesle bütün her şey durmuştu ve birden parçalanan cam sesi duyuldu.

''Kalbi durdu!'' Giray cevap vermezken Mirza'nın avucunda patlayan bardağın parçaları vardı parmakları arasından kan süzülürken sessiz bir çığlık attım. Mirza'nın kulağından kayıp düşen telefonun yere çarpma sesi bütün avluda yankılanırken Mirza hızla avludan çıkmıştı. Bende peşinden koşar adımlarla çıkıp onunla birlikte arabaya binmiştim.Mirza'nın gözleri dolmuş dişlerini sıkıyordu.Ecele yetişmeye çalışır gibiydi,arabanın hızı son ibreye vurmuşken hiçbir şey umurumuzda değildi.

Baran'ın kalbi durmuştu...

********************************************************************************************************

Her zaman kısa olan yollar gittikçe uzuyordu, yetişememe korkusu dört bir yanımızı sarıyordu. Derin nefes seslerine karışan tek duygu korkumuzdu. Aramalara cevap gelmiyor sürekli meşgul çalıyordu.

Mirza elinin altındaki direksiyonu var gücüyle sıkarken gözünden bir damla yaş süzüldü. O güçlü adam şimdi kardeşi için gözyaşı döküyordu, dudakları sürekli bir şeyleri tekrarlar gibi hareket ediyordu. Parmak boğumları beyazlarken elinden sızan kırmızı renkler bileğinden aşağıya bir yol çizmişti. Canının acısı elinin acısını bastırmıştı, hissetmiyordu.

Yüzünü silip boğazını temizledi, gözyaşlarım dur durak bilmiyordu. Sadece birkaç gün içinde alıştığım birisi için gözyaşı döküyordum, içim acıyla burkuluyordu. Her ikimizin de sildiği gözyaşlarına bir diğeri ekleniyordu, çaresizce yetişmeye çalışıyorduk.

Hastane koridoruna hızla girerken Mirza yürüdüğü yollara kırmızı damlalar bırakıyordu. En kısa sürede eline bakmalıydık fakat şimdi önemli olan tek şey Baran'dı. Danışmaya giderek yorgunca ve kabullenemez halde karşısındaki sekretere baktı. Soracağı soru için cesaretini toplamaya çalışıyordu. Birkaç kez boğazını temizleyerek derin bir nefes aldı.

'' Buraya yaralı getirilen Üsteğmen Baran ALAZ nerede? ''

Korkuyla gelecek olan cevabı bekliyorduk. Mirza'nın eli yumruk halini almıştı, koluna destek olurcasına tutundum. Sekreter gözlerini bilgisayarda gezdirip birkaç tuşa bakarak cevap verdi.

'' Biraz önce acil ameliyathaneye alındı efendim.''

Gelen cevap üzerine rahatlamıştık. Mirza derin bir nefes vererek elimden tutarak hızla asansöre yöneltti. Asansörün içine girdiğimizde saçlarımın üzerine taktığım fuları çözerek Mirza'nın eline uzandım. Anlamsız bakışlarını bana yöneltirken ben elini sarıyordum.

'' Gerek yoktu, canım yanmıyor.''

Gözlerine bakarak ona yaklaştım.

''Sen güçlü olmazsan kimse ayakta kalamaz. Baran ağabeyin güce ihtiyacı var onun için sağlam durmalısın. Sen ayakta dimdik ve sağlam durursan bize hiçbir şey olmaz Mirza, hiçbir şey bizi yıkamaz.''

Mirza'nın gözlerinde kırılan duygulara şahit olurken yavaşça bana yaklaşıp sardığım elini yüzüme koyarak yanağımı okşadı, dudaklarını anlıma bastırdıktan sonra sessizce fısıldadı.

AŞEKA(Doğunun Güçlü Kadınlarına)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin