Yıldızlar parlasın, yorumlar artsın...
Herkese iyi okumalar.
********************************************************
Ya al götür geri kalanımı ya da gel tamamla eksik yanımı.-Mevlana-
********************************************************************************************************
Geceler çaresizliğin hıçkırıklarını sessiz duvarlarında boğardı. Feryadını saklardı, gözyaşlarına bir örtü çeker seni karanlığın içine hapsederdi. Geceler yalnızken çekilmezdi, bekletirken zalimdi. Geceler yavaş yavaş yok eder, tüketirdi.
Dakikalar saatleri kovalarken pencere kenarında yüzüme vuran ay ışığı gözlerimi kapatmamı engelleyen yardımcılardan biriydi. Hala gelmemişti... Üç saat olmuştu fakat ne aramış ne de geri dönmüştü. Konak geceyi misafir edip uykunun kollarında savrulurken ben bir elim bebeğimde bir elim camda onu bekliyordum. Düşünmeden bırakıp gittiği, nefretini gizlemediği kadındım. Şimdilerdeyse çocuğunun annesi...
Sessizlik içime sıkıntıları davet ederken Mirza için endişeleniyordum. Şimdiye kadar gelmeliydi, gelip yine sessiz sedasız yatağa girip yüzünü saçlarıma gömmeliydi. Beni dinlememişti, onunla evlendiğim için pişman olduğum tek şey sevmediği bir kadına mecbur bırakılmasıydı. Belki de dinlese gitmezdi. Ellerim karnımı bulurken henüz tanışmadığım bebeğimi hissetmeye çalıştım. Bir bebeğin huzuruna bulanarak rahatlamak için uğraşıyordum. İçimdeki sıkıntı dinmek bilmiyordu.
''Merhaba ufaklık, ben senin annenim...''
Henüz bir aylık olan bebeğimin hareketini hissetmeyi çok isterdim, ihtiyacım vardı. Mirza'dan bir parçaya ihtiyacım vardı.
''Babana ihtiyacım var annecim, onun varlığına ihtiyacımız var. Bana sinirlendiği için geri dönmedi, senin için dönecek biliyorum. İçimdeki sıkıntı yersiz çıkacak, baban iyi merak etme.''
Kalbimde tarifi imkansız bir sızı vardı sanki bir şey kavuruyordu. Derin nefesler alıp rahatlamaya çalışıyordum fakat nafileydi. Dolaba yönelip üzerime bir hırka alarak odadan dışarıya çıktım. Odamız konağın ikinci katındaydı, avlu aşağıda kalıyordu. Avluya gözlerim takılırken seyretmeye başladım.
Serin bir rüzgar içimi titretti, kollarımı kavuşturarak sıvazladım. Birden bire konak kapısının olduğu taraftan sesler gelmeye başladı. Sesler biraz daha yaklaşırken hızla aşağıya indim. İçimdeki sıkıntı kendini daha çok belli ediyordu. Kalbim hızla çarpıyor bir an önce ne olduğunu anlamak istiyordu. Kapının önüne geldiğimde gördüğüm şeyle olduğum yerde kalmıştım.
Dünya dönmeyi bırakmıştı, her şey son bulmuştu. Korumaların çağırdığı isimler, sesler sanki hepsi toz duman olmuştu... Kulağıma ulaşmıyordu. Acı feryadım dudaklarımdan firar etmiş gözyaşlarım dökülmeye başlamıştı.
''MİRZA!''
Bacaklarımda derman kalmamasına rağmen hızla yanına ulaştım. Yerde boylu boyunca yatıyordu. Bembeyaz gömleği kızıla boyanmıştı. Bir yanımda Mirza bir yanımda Miran ağabey yatıyordu. Mirza'nın yanına gidip elimi yüzüne koydum.
''Mirza! Mirza aç gözlerini, yalvarırım aç gözlerini!''
Gözyaşlarım dur durak bilmiyordu. Acı bir inleme ile gözlerini yavaşça araladı. Yeşil gözleri yorgundu, son kez bakıyor gibiydi. Yanımıza gelen Giray ağabey, annem, babam ve Baran ağabeyi duymuyordum. Etrafa yağdırılan emirler kulaklarıma ulaşmıyordu. Müdahale edenleri bile umursamıyordum tek odağım Mirza olmuştu. Mirza'nın başını yerden kaldırıp dizlerime aldığımda bir inilti dudaklarından firar etmişti. Hızlı ve sık nefes alıyordu. Gözyaşım yüzüne düşerken zorlukla fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞEKA(Doğunun Güçlü Kadınlarına)
General FictionYıkılmaz bedeninde kalbini saran nefretin zehriyle besleyen bir adam... Nefretin zehriyle beslendiği kalbe sevgisini sarmaşık gibi dolayan onu tüketen ve yok eden bir kadın ... *************** ''Sana sevgiyle yaklaşacak bir adam olmayacağım belki y...