Herkese Merhaba! Okul dolayısıyla bölüm arası biraz uzun sürdü kusura bakmayın bu yüzden bölümü iki part halinde yazacağım.Uzun süredir aklımda olan soruyu sormak istiyorum.
Hikaye için parodi veya bir sayfa ister misiniz? İsterseniz kimler ilgilenebilir bana belirtirseniz çok mutlu olurum. ;)
iyi okumalar :)
Yıldızları parlatıp, yorumlarınızla mutlu etmeyi unutmayın...
******************************************************************************************************************
Yarım bırakıp gittiğin her adım bir yara açtı kalbime... Bitirdiğim her gün zehir doldu içime ve ansızın yıktığın yüreği delip geçti sözlerin bir damla yaş ile....
-Nagihan Köse-
************************************************************************************************
''Ben senin karınım!'' Elini iğrenir gibi üzerimden çekerek beni odaya savurdu. İşaret parmağını üzerime doğru uzattı ve baştan aşağı süzdü.
''Evet, nefret ettiğim karımsın!'' Sözlerini söyler söylemez odanın kapısını çarparak dışarı çıktı. Üzerime kilitlenen kapıyla yere çöktüm, dışarıdan Mirza'nın sesi geliyordu.
''Bu kadın bugün odadan çıkmayacak! Çıktığını görürsem, duyarsam bu konağı başınıza yıkarım.'' Bağırış sesleri yükselirken artık ne dediğini dinlemiyordum duyduğum son ses onun gözlerinin üzerimde gezinip dilinin zehrini döktüğü sesti. Ben onun için yalnızca nefret ettiği kişiydim. Ne eksik ne fazla onun için bundan ibarettim. Sol gözümden akan yaşla o ses bir kez daha yankılandı.
''Nefret ettiğim karımsın!''
******************************************************************************************************
Hayat bir dizi çöküş anına şahit olmuş acı bir film sahnesidir. İnsanların düşerken kanayan dizlerinden beslenen acılar, kalkarken mahrum kaldıklarıyla ilgilenir. O acı birikir ve intikam alırcasına bir kez daha düşürür. Bir kez daha yerle bir olursun. Bir kez daha parçalanır ellerin, kanar diz kapakların ve bir kez daha elveda der sana hayallerin...
Kulaklarımda çınlayan kelimeler canımı daha çok yakarken odaya gelen herkesi geri çevirmiştim. Benden nefret eden kocamın gönderdiği yemekleri içeri almamış gün boyu düşünmüştüm. Hatam neydi benim, bunu hak edecek ne yaptım?
Zihnimde bir yer açılırken aklım bas bas bağırıyordu. Ona inanıp verdiği sözlere aldandığımdandı bu çektiğim acı... Bu yüzden yerle bir olmuştu bedenim. Hala diz kapaklarım üzerinde çökmüş bekliyordum. Kaç saat geçtiği umurumda değildi. Uyuşan ayaklarım yardımcı olmasa da kalbimdeki acı kadar beni etkilemiyordu. Gözyaşlarım artık kurumuşken yorgun hissediyordum. Olduğum yerden doğrularak yavaşça yatağa doğru uzandım, açmak için halim bile yoktu. Göz kapaklarım perdelerini indirirken tüm bunların bir kabus olmasını diledim. Uyuyup uyandığımda canımı yakmayacak kötü bir kabus...
Uykunun derin kollarından çıkmamı sağlayan kapının dışından gelen seslerdi. Hiçbir şey rüya değildi, ağlamaktan şişen ve ağrıyan gözlerim bunun kanıtıydı. Dışarıdan Mirza'nın sesini duyarken kapının kilit sesiyle gözlerimi tekrar kapattım. Gözlerine bakıp nefreti tekrar görmek istemiyordum, bu defa çabuk toparlanamazdım. Kapının usulca kapatılması ve odada dolaşan adım seslerinden içeriye girdiğini anlamıştım. Gözlerim hala kapalıyken düzenli nefesler almaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞEKA(Doğunun Güçlü Kadınlarına)
General FictionYıkılmaz bedeninde kalbini saran nefretin zehriyle besleyen bir adam... Nefretin zehriyle beslendiği kalbe sevgisini sarmaşık gibi dolayan onu tüketen ve yok eden bir kadın ... *************** ''Sana sevgiyle yaklaşacak bir adam olmayacağım belki y...