Şeytanla Dans

710 44 8
                                    

Düzenleniyor...

Gurur'un bir ambulans misali yanıp sönen tabelasına yaklaştığımızda düşmemek için tutunduğum Jake'in gram yağ olmayan beline sanki hayatım buna bağlıymışçasına- ki öyleydi, biraz daha sıkı tutundum.

Motor durduğunda hala Jake'in belinden ellerimi çekmemiştim. "Bırakmayı düşünüyor musun güzelim? "

Yüzü benimkine dönünce ellerimi ışık hızında belinden çektim. Kızardığımı hissedebiliyordum. Nedeni bilinmez bir şekilde onu her gördüğümde ya da dokunduğumda bedenim istemsizce terliyor, titriyor ve kızarıyordu.

Jake motordan çevik bir hareketle indikten sonra inmeme yardım etmek için bana uzatığı elini minnet dolu bakışlar eşliğinde tuttum. Aksi takdirde bu motordan sakatlanmadan ya da kendimi teşhir etmeden inebileceğimi hiç sanmıyordum.

"İçeride yanımdan sakın ayrılma Sarah. Orada bir çok lanetli yaratık ve üst düzey iblis olacak. Eğer sana içecek bir şeyler teklif ederlerse, sakın içeyim deme,  tamam mı?" pekala,  bu gerçekten önemli bir şey olmalıydı ama ben onu hiç dinlemiyordum.

Transa girmiş gibi Gurur'un kapısına bakarken umarım Jake'in söylediği şey çok önemli değildir diye içimden dua ettim. Dinliyormuş gibi kafamı sallarken Jake ince uzun parmaklarını kürek kemiğime yerleştirerek beni yönlendirdi.

Birlikte kapıya doğru ilerlediğimizde bir dev misali kapıda duran koruma beni şöyle baştan aşağı süzdü. Birden kendimi çok çıplak hissederek kollarımı göğsümde birleştirdim. Yani neden bakıyorlar anlamıyorum görecek 'Hiçbir şey' yoktu.

Adam uzun boyuna rağmen- yani aşağılardan sesi daha az alan birisi olarak gayet gür bir sesle, "Klübe yabancıları getirmenin yasak olduğunu hatırlamaman çok yazık olmuş Jake" dedi,  anlaşılan Jake'i tanıyordu ve pek iyi geçinemiyorlardı. Seni anlayabiliyorum dostum.

"Üzgünüm, senin ne kadar da sığ olduğunu hatırlamakla meşguldüm Felix, yoksa şanslı kedicik mi demeliyim? ne de olsa bu klubün kısmi sahibi sayılarak geldiğin o çukura seni geri göndermek benim için çok zor olmasa gerek."  Jake'in cümlesinden bariz bir tehdit kokusu yayılıyordu. Anlamıyorum,  neden sadece kibarca söylemiyordu ki? Karısından su istediğini düşensenize; 'Bana hemen su getir yoksa seni Tanrının bana verdiği güçlerle cezalandırırım!'

Felix yüzündeki endişeyi saklamaya çalıştı ama bunu başaramadığı açıkça ortadaydı.
"Sen aşağılık herifin tekisin! "diye tısladı ve açık olan kapıyla yolu ayıran halatı çekerek yolumuzu açtı.
"Yanında ki fıstığa şükret. " Tanrı seni umarım korur Felix...

Sinirle çenesi gerilen Jake, "Ne diyebilirim, o benim şanslı tılsımım." dedi öfkesini gizlediği sırıtışla, Felix 'in
'Piç' benzeri bir küfür mırıldandığını duyunca Jake' e döndüm. Galiba bu kedicik tüy dökme döneminde, o yüzden çok kaşınıyor olmalı... Şaşırtıcı bir şekilde bu oldukça açık olan hakaretten hiç etkilenmeyerek klübe peşinden benide sürükleyerek ilerledi. Gerçekten çok dengesiz birisiydi,

İçeriye girdiğimizde burun deliklerimi yakan ağır kokularla burnumu büzüştürdüm. Kulüp loş ve gürültülüydü, kocaman altın rengi kolonlar DJ kabininin arkasında yarım daire şeklinde dizilmiş yerden tavana sarkan tüllerde ki dansçı kızlara ev sahipliği yapıyordu. Kadınlar ise sadece deri iç çamaşırı diyebileceğim paçavralarla ateşli hareketler sergiliyordu. Gözlerim toplum içinde çıplaklık kurallarına uymaktan bu fazlasıyla açık görüntüyü sinidiremedi bu yüzden Jake'e bakarak o sahneyi kafamda sansürledim.

Mekanda bilgisayarda yapılmış gibi sürekli tekrarlanan melodi kafa patlatan bir yükselikteydi ve inanın bana oldukça sinir bozucuydu.

Jake kolunu belime sararak beni boydan boya içkilerin dizildiği bir tezgahın önüne getirdi. Mat siyah granit tezgahın önüne dizilmiş uzun kırmızı bar koltukları göze estetik bir hava katarken barın iki yanında ki kafesler bu düşünceyi un ufak ediyordu. İri yeşilleri kafesin içinde dans eden kadınlara kısa, ilgisiz bir bakış atarak oldukça rahat tavrıyla koltuğa yerleşti.

Ruhsuz Centilmen #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin