"Bana mal verirmisin Sarah?"dedi yanımdaki tanımadığım çocuk kulağıma fısıldıyarak,
"Kaç yaşındasın"diye takıldım peşimden ayrılmayan fısıldayıcı iç çekti
"17,peki sen?"ergenlikten dolayı oluşan sivilceli suratını inceledim.Bana pis bir şekilde sırıttı.
Ve suratını benimkine yaklaştırdı elimle iterek bu faciaya son verdim.
"Senden yaşlıyım"dedim ve cebimden çıkardığım torbayı eline sıkıştırdım.
"İstediğimin bu olduğunu sanıyorsun"diye bağırdı ama kimse bize göz ucuyla bile bakmadı.
Fısıldayıcı"Hadi ama küçük ayyaş ona istediğini versene"dedi
"Aptal mısın?yoksa öyle davranmak hoşuna mı gidiyor?"dedim fısıldayıcıdan tarafa bakarak.
"Bak hazır sende uçmuşken şu işi halledelim"dedi midem bulandı çünkü yanımdaki çocuk oldukça cılız ve neyse işte
"Hiç sanmıyorum benim zaten bir sevgilim var"dedim yalan söyleyerek onu uzaklaştırmayı denedim ancak gitmek için hiçbir hamlede bulunmadı.
"Kim peki?"bir an içimden seni ilgilendirmez demek geldi ama yapmadım.Onun yerine oldukça tehlikeli göründüğünü varsaydığım Jake'i gösterdim.
"İşe orada"
"O mu?partiye geldiğinden beri neredeyse bütün kızlarla işi pişirdi"son cümlesi boğazımda bir yumru oluşmasına neden oldu.
"O özgür bir insan "dedim aslında bir gerçekten birlikte olsaydık şu anda bir kızdan tarafa nefes bile alıyor olamazdı."Öyleyse kanıtla bakalıme eğer yapmazsan polislere burada bir uyuşturucu satıcısı olduğunu söylemek için aramaktan hiç çekinmem"
"Seni gö...."bu cümleyi bitirmek istedim ama yapmadım onun yerine"Pekala"dedim sadece,Jake 'e baktım.Yeşil gözleri anında benimkileri buldu.Gözleri yanımdaki dangalağa kayınca ona 'lütfen kurtar beni' bakışımı attım.
Onu neredeyse yiyip bitiren kadından ayrıldı ve bize yaklaştı."Bir sorun mu var aşkım"dedi ve yanağıma sahtede olsa harika gelen bir öpücük kondurdu.
"Evet aslında var sayılır"dedim
"Öyleyse halletmekten büyük zevk alırım"dedi ve yüzünde bir mayın tarlası taşıyan ergene bakarak.
"Senin şimdiye Avusturalyaya kaçman gerekmez miydi?"
"Buradaysam ne olmuş ne yaparsın"diye sordu tehditkar bir hava takınmaya çalışarak.Jake öfkeyle ona baktı tamam burada araya girmeliydim çünkü Jake bu çocuğu saniyesinde atomlarına bölebilirdi.Ellimi beline sardım.
"Boşver Jake"dedim keskin yeşil gözlerini benimkilerle buluşturmaya çalışarak "Uğraşmaya değmez"
"Bence de uğraşmasan iyi edersin"dedi sanırım bu çocuk sabah koca bir kâse cesaret yemişti.
"Kapa çeneni aptal,ölmeye mi çalışıyorsun?"diye tısladım.
"Sen karışma sürtük"dediğinde Jake'in son damlasını kaçırmış olacakki.Vahşi bir hayvan misalı üstüne atıldı ve suratına bir kurt adamı indirecek derecede sert bir yumruk attı.Çocuğun suratı anında kana bulandı ama Jake yumruk atmaya devam ediyordu.Çocuğun yüzü her darbede biraz daha kırmızıya boyanıyordu.Jake'in yumruk atmak üzere olan kolunu sıkıca kavradım ve onu klübun arka kapısına sürükledim.Kapıdan dışarı boş arka sokağa çıktık her yer loştu ve hiç insan yoktu.
Harika ortam.
Artık kimseye zarar veremezdi,
"Artık durmalısın Jake"dedim yükselen sesimi kontrol edemeyerek,
"Onunla daha işim bitmedi"dedi kapıya doğru yöneldi ama kolunu aynı şekilde sıkıca tuttum.Sanki bu onu durdurabilirdi.Yüzü hala sinirliydi kolunu kavravayan elime şöyle bir baktı. Belkide elimi çeksem iyi olur,hemen kolunu bıraktım.
Klübün kapısına doğru ilerledi.Muhtemelen bunu yaptığım için kolumu kaybedebilirdim ama yinede yaptım.Tekrardan kolunu kavradım.
"Dur artık Jake sen iyi değilsin"dedim ona dokunuşum elimde küçük bir elektrik şokuna neden olmuştu.
Kafasına pes edercesine öne eğdi .
"Artık durmayacağım"dedi ve ben ne olduğunu kavrayamadan biçimli dudakları benimkilerle buluştu.Yıllardır su içmemiş gibi özlemle öptüm onu,ayrılmadan birkaç adım ilerledik.Artık sırtım soğuk duvara değiyordu.
Sonra birden duvar ısındı hatta öyle sıcaktı ki bir an güneşe yaslanmış gibi hissetim kendimi ama Jake'den ayrılmak istemiyordum.Isı artık yakıcı dereceye gelmişti sırtımdan sıcak bir sıvı aktığını hissettim ve çığlığıma engel olamadan Jake'den uzaklaştım.
Yaslandığım duvar artık kızmızı bir renk almıştı ve loş sokağa kızıl bir ışık yaymıştı,Jake 'e baktım elleri duvara yaslanmıştı ve sanırım öpüştüğümüzde duvarı o yakmıştı.Ayağa kalktım ve yanına yaklaştım.
"Önemli bir şey değil Jake acımıyor bile"diye yalan söyledim çünkü sırtımın kanadığını hisediyordum.Yine yanına yaklaştım ve kolunu az öncekinden daha az vahşice tuttum.
"Ne zaman birlikte olsak sana zarar veriyorum artık buna katlanamam
Sarah ben,ben...."gözyaşlarım çoktan yanaklarımı okşamıştı."Bunu tekrardan bana yapamazsın,böyle olmaz seni kazandıktan sonra tekrar kaybetmek ne kadar acı veriyor biliyormusun sen?"yaşlı gözlerimi ona çevirdim."Beni terk edemezsin ben sensiz yaşayam...yaşayamam sen olmadan her şey anlamsız"
"Bak gitmem gerekiyor senden uzak durmam gerekiyor...."
"Nereye gideceksin Jake?Cehenneme mi?bunu neden bana yapıyorsun neden beni yapayalnız bırakıyorsun"diye bağırdım sesim boş sokakta yankılandı.Yaşlar gözlerimden firar etti onu kaybedemezdim.Tekrardan olmaz.Aklıma yerde yatan kanlı bedeni geldi.Daha çok ağladım küçük bir çocuk gibi,
"Çünkü sana zarar vermekten korkuyorum"dedi şaşkındım çünkü Jake hiçbir şeyden korkmazdı.
"Beni terk ederek bana zarar veriyorsun Jake"dedim yüzüme bakmıyordu "Sen benim için nefes almak gibisin ve ben nefes almadan yaşayamam"
"Üzgünüm Sarah""Bak senden uzak duracağım tamam mı lütfen sadece gitme"diye yalvardım acınacak bir şekilde yere düştüm beni taşımayan bacaklarım sayesinde,Jake beni özenle kucağına aldı.Göğsüne yumruklar savurdum .
"Seni lanet herif neden bunu bana yapıyorsun neden her seferinde beni bırakıp gidiyorsun?"
"Seni sevdiğim için"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhsuz Centilmen #Wattys2017
Fantasy"Sen kimsin?" "Ben mi?" "Evet, sen. " Öğrenmek istediği şey sosyal statüm müydü? Kendi popüleritesinden bahsedip benimle nasıl konuşursun gibisine bana nutuk çekmek mi istiyordu? Sinirlenmiştim. Sessizce gülümseyerek konuştum yüzüne bakıp, " Ben kim...