"Gözlerini açabilirsin"dedi Ann makyaj aynasının önünde
"Umarım beni bir kutu pastel boyaya çevirmemişsindir"gözlerimi sabırsızlıkla açtım gözlerim mükemmel bir siyahla,buğulanmış gibi sisliydi.Dudaklarım gül kurusu rengindeydi ve elmacık kemiklerim makyaj zama zingoları sayesinde daha çıkık ve belirgindi.
"Aman tanrım,Ann mükemmel olmuş"dedim amigo kız heyecanıyla
"Değil mi?"dedi Ann sevinçle,sonra yüzü aniden ciddileşerek"Artık elbiseleri giymenin zamanı geldi."
"Tamam"dedim içimde yanıp tutuşan heyecanımı bariz bir şekilde belli ederek,
Elbise bedenime tam oturmuştu.Kan kırmızısı straplez ultra mini bir elbiseydi ve bende harika durmuştu tabi kıçımın yarısı dışarda olmasaydı.Üst tarafı dantellerle kaplıydı.Ann bilekten bağlamalı siyah topuklularla yanımda bitti.Bembeyaz elbisesi içinde tıpkı bir meleği andırıyordu.
"Şunları da giy"dedi ve topukluları bana verdi.Topukluları giyince boyum uzar diye düşündüm ancak en fazla iki santim uzamıştım.Demek ki kısa boylu olmak benim kaderimde yazan bir şeydi."Harika oldun Sarah"diye ciyakladı kulağımın yanı başında bu heyecanına tebessüm edemeden kapı zili çaldı.Gelen kişinin Seth olduğunu varsayıyordum.Partiye Ann'le birlikte gidecekti ne de olsa ona söz vermişti ve ben yalnız başıma gidecektim.Kapıyı açarak Seth'i içeri davet ettim.Smokin üzerine onun için öxle dikilmiş gibi tam olmuştu.
"Harika görünüyorsun Sarah"dedi ve yanağıma kimse görmeden bir öpücük kondurdu.
"Sende çok iyi görünüyorsun Seth"dedim bir adım geri giderek geçen gün Jake ile olanları ona daha anlatmamıştım zaten artık pek de önemli değildi.Çünkü Jake okula hergün yeni bir kızla geliyor ve hergün o kızlarla okuldan ayrılıyordu ve giderken bana o pis sırıtmasını atmayı da ihmal etmiyordu.
Pislik herif sanki aramızda olanlar onun için hiç birşey ifade etmiyordu.Ama belliki gerçekten etmiyormuş.
"Yalnız mı gideceksin Sarah"diye sordu Seth aramızda ki sessizliği bozarak,
"Evet,hayır,yani evet,evet ben yalnız gideceğim o yüzden sen Ann'la önden git"kekeleyerek ancak ağzımdan çıkan en iyi cümle buydu.
"Bak,istersin sende bizimle gelebilirsin Sarah"
"Hayır Seth,gidin ve eğlenin,ben arkanızdan geleceğim"diye avuttum onu
"Pekala"dediği sırada Ann bütün ihtişamıyla merdivenlerden iniyordu.Seth ağzı bir karış açık bir şekilde ona baktı,sonra kendini toparlayarak kolunu uzattı.
"Gidelim mi?"dedi ve Ann ışık hızıyla koluna girerek onu kapıya sürükledi adeta,
"Görüşürüz Sarah,eğer arkamızdan gelmemezlik yaparsan seni bütün gece tutuştururum.Tamam mı?"güleç yüzü bu psikopatça cümlesine uymuyordu.Kapıdan çıktıklarında uzaklaşan araba sesine kadar salonda boş boş bir sopa misali durdum.Sonra zavallı dış kapım zalimce yumruklanmaya başladı.
Acaba o mu gelmişti.
Uçarak kapıya gittim.Saçlarımı düzelterek kapıyı açtım.Caleb siyah saçları ve üzerinde gerçek dışı duran smokiniyle karşımda dikiliyordu.Elinde kırmızı bir gül vardı.Özlemle gülün kokusunu son kez içine çekerek mavi-sarı gözlerini bana çevirdi.
"Sen miydin Caleb"dedim bütün heyecanım puf olmuştu
"Başka birini mi beklerdin tatlım"dedi ve elindeki gülü başkasında muhtemelen çok gülünç,ama onda harika görünen bir referansla bana uzattı."Bu senin için tatlım"dedi gülü alarak.Güzel bahar kokusunu içime çektim.Ama burnuma duman ve sis kokusu geldi.Bu de neydi böyle,
"Cehennem gülü"dedi beni aydınlatarak,
"Bak,gül için teşekkür ederim Caleb ama gitmem gereken bir balo var"dedim onu göndermek için balo kozumu kullanarak,
"Çok güzle tatlım öyleyse baloya birlikte gidelim.Hazır seninde bir kavalyen yokken"
"Kavalyem olmadığını nereden biliyorsun"
"Eğer kavalyen olsaydı senin gibi güzel bir kızı bekletmek için ya aptal ya d kör olması gerekirdi."dedi,bu lafları yüzümün kızarmasına neden oldu ama o konuşmaya devam etti."Ayrıca sana anlatmam gereken çok önemli bir şey var.Senin şu arkadaşın ya da sevgilin olan çocukla ilgili"mavi gözlerindeki bakış ruhumu delmişti.Acaba Seth'in uyanmasıyla oluşan pürüzleriyle mi ilgiliydi.
"Pekala"dedim kabullenerek
"Öyleyse kavalyen benim"dedi
"Hey ben bana anlatmandan bahsediyordum"
"Anlatırdım,ama senin gitmen gerekn bir balo yok muydu tatlım?"
"Tamam seninle gideceğim ama bana herşeyi yalansız bir şekilde anlatacaksın"
"Bana fena borçlandın tatlım ama umarım baloda nasıl ödeyebileceğini buluruz"dedi kolunu bana uzatarak,düşünmeden koluna girdim.
Kapının önünde bizi siyah,dünyanın 8.harikası bir Aston Martin vardı.Caleb haylazca sırıtıyordu.
"Beğendin mi?"diye sordu
"Bayıldım"diyebildim sadece bu güzelik karşısında
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhsuz Centilmen #Wattys2017
Fantasy"Sen kimsin?" "Ben mi?" "Evet, sen. " Öğrenmek istediği şey sosyal statüm müydü? Kendi popüleritesinden bahsedip benimle nasıl konuşursun gibisine bana nutuk çekmek mi istiyordu? Sinirlenmiştim. Sessizce gülümseyerek konuştum yüzüne bakıp, " Ben kim...