Düzenlendi.
From Jake;
Cehennem köpeklerinin arasında geçerek kapıyı araldığımda kalçasını koyu renk komidine yaslamış Destiny dudaklarına haylaz bir gülücük kondurdu. "İşini yarım bırakmayı sevmediğini biliyordum Jake Sullivan." süzülerek yanıma geldi ve uzun tırnaklarını gömleğimin ince kumaşına sürterek ellerini belime sardı. "Ama bu kadar çabuk geleceğini düşünmemiştim."
Ellerinden rahatsız olduğumu saklama gereği duymadan ondan uzaklaşarak artık orada olmayan koltuğa baktım. Yerine çok daha yeni, tam benim isteğimde bir koltuk vardı. Köle olmak böyle bir şey olsa gerekti. "Buraya sandığın iş için gelmedim Destiny."
Kedi gözleri sarı halkalarla çevrelendiğinde sinirlendiğini anlayabiliyordum. Ama açıkça 'umurumda değildi.' "Buraya geçen gün getirdiğin kız yüzünden mi?"
Gülerek kendimi koltuğa attım. "Kıskançlık ediyorsun."
"Biliyorsun Jake, ben bir kâinim. Ama bunun dışında ölümlü olan birisi bile senin ondan etkilendiğini anlardı."
"Madem kâinsin, öyleyse hakkını ver. Aptal gibi davranıyorsun." paketimi açtığımda içine kalan tek dala iç çekerek sigarayı dudaklarıma yerleştirip paketi buruşturdum.
Dudaklarıma götürdüğüm sigara yandığında kaşlarımı kaldırarak Destiny'nin sarı gözlerine baktım. "Ah, yapma. Gerçekten onu kıskanıyor musun?"
"Her zaman böylesin işte! Yani bu kadar şaşırmanı anlamıyorum. Yıllardır seninleyim ve elbette ki başka kızlarla olmanı kıskanabilirim. Ayrıca onu benden ayıran ne var ki? Sadece sıradan bir kız."
Sabırla bir nefes alarak sigara dumanının dudaklarımdan süzülmesine izin verdim. "Yanılıyorsun Destiny, onu senden ayıran çok şey var."
"Ah Yüce Lucifer aşkına, onu yıllardır tanıyormuş gibi konuşmayı kes! Babanın o kavga yüzünden küplere bindiğini biliyor musun sen?!"
"Babamın sözünü her zaman dinleyecek değilim."
"Ah Jake, cehennemde herkesin ağzına sakız olmaktan bıkmadın mı?" yanıma yattığında rahatça koltuğun kenarına sindim. "Artık ciddi bir ilişki ve düzenli iş yapmak istemiyor musun? O kız sana istediğini veremez." kafasını dizime koyduğunda sigaranın külünü apaçık alnına silkeleyerek koltuktan kalktım.
"Sınırlarını zorlama ve her şey göründüğü kadar kolay olsaydı kazanmanın getirdiği tutkuyu asla alamazdım..."
"Ve sen tutku olmadan yaşayamazsın." dedi alnında ki külleri temizlerken.
Sigaramı komidinin üzerinde ki kan göletinde söndürerek ona baktım. Kanı gördüğümü fark etmiş gibi gülümsedi. Hayatımda böyle bir kadın istemiyordum, aslında hayatımda hiç kadın istemiyordum. Doğumdan sonra ölen bir kadın... Böyle bir acımazlığı hangi kadına yapabilirim ki? "Beni tanıyorsun ama defalarca aynı şeyleri sormaktan çekinmiyorsun." en iyisi onu kendimden uzaklaştırmak olur.
"Ben bir iblisim, her zaman mükemmel olamam değil mi?"
Alayla gülerek parmaklarımı pantolonumun kemer askılarına geçirdim. "Aslına bakarsan biz hiç bir zaman 'mükemmel' olamayız. Dışarıya bir bak, insanların hepsi bize sövüyor ama dediklerimizi yapmak konusunda hiç birinin itiraz ettiği yok. Birini öldürürsün ve dersin ki 'ah lanet olası şeytana uydum' söyle bana, suçlu olan biz miyiz yoksa bizim söylediğimiz şeylere inanacak kadar aptal olan insanlık mı?"
"Neden şimdi bunları konuşuyorsun anlamıyorum." yanlış kişiye yanlış cümle kurmak böyle bir şeydi galiba,
Kafamı boşver derecesine sallayarak ona yaklaştım. "Hey, sigaran var mı? Benimki bitmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruhsuz Centilmen #Wattys2017
Fantasy"Sen kimsin?" "Ben mi?" "Evet, sen. " Öğrenmek istediği şey sosyal statüm müydü? Kendi popüleritesinden bahsedip benimle nasıl konuşursun gibisine bana nutuk çekmek mi istiyordu? Sinirlenmiştim. Sessizce gülümseyerek konuştum yüzüne bakıp, " Ben kim...