Köpeği hastaneye götürmek için yaklaşık yarım saat araba durdurmaya çalıştım. Buradaki insanlar insanı insan yapan en önemli şeyi vicdanlarını evde bırakmışlardı sanırım.
En sonunda oldukça yapılı esmer adının Meriç olduğunu öğrendiğim bir genç bana yardım etti. Çok ilgili ve iyi davrandı köpeği veterinere bıraktıktan sonra beni eve bırakmayı teklif etti. Normal de olsa asla kabul etmeyeceğim bu teklifi kabul etmek zorunda kaldım. Çünkü nerde olduğumu bile bilmiyordum.Eve geldiğimde Sılalar çok sinirlenmişti onlara olanları anlattıktan sonra hazırlandım. Önüme gelen kıyafetleri giyip hemen aşağıya indim.
Sıla " şaka yapıyorsun böyle mi geleceksin istersen çıkışta da bir pazar da pazarcılık yapalım." Dediğinde
Önce giydiğim bordo gömleğe sonra uzun siyah eteğime baktım
" ama ben her zaman böyle giyinirim ve bence çok iyi nesi var ki " dedim
dalga geçerek
"zaten sorunda bu hiçbir şey yok" dedi.
gülümsedim ve kapıya yöneldim ciddi misin der gibi bakıp oda benimle geldi.
Okula geldiğimizde Aylin ve Zeliş de okuldaydı dördümüzde aynı sınıftaydık gerçi Aylin bir hafta sonra eğitim için yurtdışına gidecekti. Zeliş ve Aylin de bizimle aynı semtte öğrenci evinde kalıyorlardı. Aylin gidince Zeliş diğer ev arkadaşlarıyla kalacaktı.
Zeliş benden biraz daha uzun. Zayıf ve çok narin bir kızdı. Sarı saçlarını omuzlarına kadar iniyordu ve gerçekten çekici bir kızdı.
Aylinin ise kıvırcık ve sonradan kızıla boyattığı saçları onu oldukça havalı yapıyordu.
Birlikte koridorda dersliğin boşalmasını beklerken kızlar okulla ilgili her şeyi anlatıyordu. Oldukça sıkıcı konulardı. Kantin şurda, şu hoca şöyle falan. Sıkılınca" Ee bu okulda da öyle filmlerdeki gibi kurallar oluyor mu ?"
diye dalga geçtim. Sonra koridorun bir başından havalı bir şekilde bize doğru yürüyen dört kişilik bir grup belirdi aynı anda da diğer taraftan da aynı sayılarda en az diğer grup kadar havalı şekilde bir grup bize doğru yürüyordu. Zeliş sırıtarak
"tek kural var oda bunların hepsinden uzak durmalısın" dedi
ve o iki grubu gösterdi. Önce kalbim hızla çarptı ve midemde acımsı bir tat oluştu, bu sabah ki umursamaz çocuk ve yanındaki mavi gözlü çocuktu karşıdan gelenler, Beni öylece yolun ortasında bırakmanın hesabını sormak için tam onlara doğru gidecekken sabah bana yardım eden adının Meriç olduğunu öğrendiğim çocuk diğer gruptan ayrılıp yanıma doğru geldi.
"bize doğru geliyor olamaz herhalde yok canım" Sıla'nın heyecandan olsa gerek cümleyi bitirmesi zor olmuştu.
Ben o tarafa bakana kadar Meriç yanıma gelmişti."yardım sever kızımızda burdaymış sen de mi bu okuldasın? Diye sordu gülümseyerek
o sırada umursamaz çocuk ve ekibi de tam yanımızdan geçiyordu. Onların önünü keserek
"evet bende bu okuldayım tıpkı bu köpek katilleri ve vicdansızlar gibi "
dedim kendimden beklemediğim bir özgüvenlemavi gözlü çocuk şaşırarak
"seeeen...bak ben öyle olsun iste.."
diye cümlesini ağzında gevelerken bay mükemmel her haliyle mükemmel göründüğünü düşündüğü için ona böyle diyordum - ve evet öyle görünüyordu-gözlerini mavi gözlü çocuğa çevirdi, bir işaret yaptı ve yanımızdan öylece çekip gitti diğerleri de sessizce onu takip etti. Bana cevap bile vermemişti tamam o kadar egolu biri değildim ama bana cevap vermemişti.
Meriç'e dönüp
" kusura bakma ya köpeğe çarpanlar bunlardı" dedim
hala bana cevap vermemesinin verdiği hayal kırıklığıyla, kızlar şaşkın şaşkın bana bakıyorlardı."Araf' ın birine cevap vermesi imkansızdır o sadece bakışlarıyla konuşur öyle bir havalardadır kendisi boşver onda yaptığının sorumluluğunu alma gibi bir düşünce yok zaten düşünecek bir beyin olduğuna da emin değilim"
sırıtarak konuşuyordu Meriç. Demek içimde kelebekler uçuran çocuğun adı Araf'dıAylin araya girdi " emin misin çocuk Okul birinciliğine oynuyor" çekinerek konuşuyordu Meriç' ten korkuyorlardı galiba Meriç bana bakarak
" tabi benim bu okulda olmamam lazım sonra görüşürüz Melek"dedi
ve havalı bir selam vererek gitti.
Kızlar bana dönerek aynı anda
" ne oluyor burda " deyip aynı cümleyi kurmanın verdiği şaşkınlıkla birbirine bakarak gülümsedi.
Zeliş nefes dahi almadan
"Meriç ile ne zaman tanıştın nasıl oluyorda Araf'ın önünü kesiyorsun " dedi" niye ki bunlar önemli insanlar mı? Hem niye böyle davranıyorlar birbirine?" Dedim merakla Gerçekten de merak etmiştim.
" bunlar okulun manyakları yani öyle havalı çocuklar falan gibi değil geçen sene Damla diye bir kız vardı ikisi de bu kızı istiyordu sonra işte böyle oldular" konuşan Sıla'ydı
Yani o duygusuz vicdansız bay mükemmel birine aşık mı olmuştu? Bu neden bilmem ama canımı acıtmıştı. Benimle konuşmaya tenezzül etmeyen adam biri için kavga etmişti.
" peki kız şimdi nerde ve kimi seçti."
dedim biraz kısık sesle.
Zeliş hemen atılarak
" tabi ki zor olsa da kız en sonunda Araf'ı seçti ama Araf ondan hemen sıkıldı iki ay sonra ayrıldı. Kız da eğitim için yurt dışına çıktı bir aya kadar geri gelecek."dedi"Nasıl yani hem onun için kavga ediyor hemde ayrılıyor "dedim şaşırarak
"Arafsa yapar." dedi Aylin bilmiş bir tavırla. Derslik boşalınca dersliğe geçtik.
Sonraki saatler ders maratonuyla geçti, herkes için sıkıcı olan ama benim her zaman eğlendiğim edebiyat derslerini nerdeyse hiç dinlemedim neden bilmiyorum ama sürekli sadece Araf'ın o bakışlarını ve bir insanı sevip de nasıl terk edebileceğini düşündüm.öğlen arasında kızlarla bir şeyler yiyip onlardan ayrıldım. Kızlarında bildiği gibi biraz kendimle kalmalıydım okulu biraz gezdim ve kendime ait olabilecek bir yer bulmaya koyuldum. Sonunda istediğim bir yer bulmuştum müthiş bir ağaç bulmuştum. inanılmaz bir manzarası yoktu ama dallarıyla insanı görünmez yapıyordu. Eteklerimin altına her zaman dar paça pantolonlar giyerim böylece tırmanmak daha basit oluyor. Yine öyle yapmıştım ağaca tırmandım. Gökyüzüyle buluşmuştum yine en iyi dostlarımdan biriyle buluşmaya gelmiştim.
Tam bir şeyler karalamaya kendimi kaptırmışken ağacın altında bağırışma sesleri duydum eğildiğimde yine kalbimde aynı hızlanma ve midemde ekşimeler ve evet bu oydu Araf.Fazlaca güzel bir kız ona bağırıyor oysa sadece dinliyordu. Aslında hemen ordan uzaklaşmam gerekirken inanılmaz bir merak vardı içimde sesini duymak istiyordum. Ses tonunu, tınısını duymak istiyordum. Bu kız kimdi bilmiyordum umrumda da değildi. Sadece belki konuşur diye sessizce bekledim.
Kız
" nasıl oluyorda bu kadar umursamazsın Allah aşkına benimle ilgili ne düşünüyorsun merak ediyorum."
Diye bağırmaya devam etti. Demek ki herkes Araf'ın umursamaz olduğunun farkındaydı. İşte o an hayatımda ilk kez böyle bir şey yaşadım. Birden eğildi ve kızı dudaklarından öptü. Hayır bu iğrençti ve ben ilk kez öpüşen birilerini görmüştüm. Tam o sırada şaşkınlık ve korkuyla kıpırdandım, ayağım kaydı ve olanlar oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUSKUN (TAMAMLANDI)
Teen FictionKötülüğün ortasında büyüyen bir insanı kötü olduğu için suçlayamazsınız. Gülmesine izin verilmeyen birini gülmediği için yadırgayamazsınız. Aşk uğruna ölmek midir yoksa yaşamak mıdır? AŞK EN ZORU HANGİSİYSE ONU SEÇMEKTİR. AŞK GEREKİRSE DOLU DOLU YA...