Gece herkes için güzel benim için ise işgence şeklinde geçiyordu. Araf nerdeyse hiç konuşmuyor, iştahla yemeğini yiyordu. İstemsizce gözlerim ona kayıyor içimde biriken özlem ortaya çıkıyordu. Bu düşünceden uzaklaşmak için bakışlarımı başka yöne çevirdim. Ama olmuyordu, gözlerim sürekli ona kayıyordu.
" Araf lütfen şundan da al, bu senin en sevdiğin yemek."
Zeliş o kadar şirin görünüyordu ki yemesi için ısrar ettiği kişi Araf olmasaydı, benimde hoşuma gidebilirdi. Yine de yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim. Araf önce Zeliş'e sonra bana baktı." sen karnıyarık sevdiğimi nerden biliyorsun?" Diyerek Zeliş'e soruyordu ama hala bana bakıyordu. Zeliş gülümsüyorken bir yandanda
" öyle okuldaki kızlar konuşurken duydum." Dedi.
Şuanki tabloyu bozan tek kişi bendim yüzümde tiksinti şeklinde zoraki bir gülümseme ile bu ortamdan kurtulmak istiyordum.
Aslında beni üzen Araf'a karşı kıskançlığım değildi. Bir yandan en iyi dostum dediğim kız gözümün içine baka baka sevdiğimi bildiği adama kur yapıyorken, diğer yandan sevdiğim adam isterse onu rezil edecekken hiçbir tepki vermiyordu. Üzülüyordum çünkü benim onları düşündüğüm kadar beni düşünmüyorlardı, önemsemiyorlardı. Zelişin bana neden iyi davrandığını da şimdi anlamıştım, çok geç olmuştu ama anlamıştım.
Gece devam ederken yemekler çoktan bitmiş herkes sofradan kalkmıştı. Kızlar çayları hazırlarken bende bulaşıkları hallettim. Ellerimi silip odaya çıkacakken camdaki papatyaları fark edince istemsizce oraya yöneldim. Bunlar ne kadar güzel çiçeklerdi böyle bu soğuk havada bu kadar güzel açmaları ancak Allah'ın mucizelerinden olabilirdi.
" yine kendine sığınacak bir yer bulmuşsun." Araf'ın sesi ile irkildim ama belli etmemeye çalıştım.
Yanıma gelince sözlerine devam etti." nasıl başarıyorsun bunu, nerde olursan ol her zaman kendine bir köşe buluyorsun."
Hafifçe gülümsedim. Aslında Araf sürekli kalbimi kırıyor ama benimle konuşunca o kalp kırıklıkları yok oluyordu.
" papatyalar ölümün en çok yakıştığı canlıdır." Dedim papatyaları okşarken
Nasıl diye başını salladığında" çünkü onlar koparıldığında kokan tek çiçektir, ölümüne bu kadar güzel giden başka bir canlı yok ki bu dünyada."
Diyerek sözüme devam etti. Şaşırmıştı ama bana belli etmemek için başka taraflara bakıyordu.
Yaklaşıp bir papatya koparttı ve kokladı tam gidecekken
" buraya bilerek mi geldin?"
Diyerek onu durdurdum. Yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip" evet gerçekten çok zekisin. Günlerdir üzerinde çalıştığım planımı bir dakika da çözdün." Dediğinde istemsizce önüne geçtim.
" sen ve aile yemekleri hiç uyumlu bir çift değilsiniz." Dediğimde gerçekten gülümsemeye başladı.
" bir kere ben aile yemeklerine bayılırım." Dediğinde bende güldüm.
" sen!!" Diye üsteledikten sonra" tamam belki aile kısmında pek iyi değilim ama yemek kısmında çok başarılıyımdır. Aramızda inanılmaz bir aşk var." Diyerek güldü.
" hayatında aşk yaşayabileceğin tek şey sanırım yemek, bay mükemmel." Dedim ve arkamı döndüm. Tam içeri gidecekken" bunu bana daha geçenlerde aşkını haykıran kız mı söylüyor." Dediğinde tekrar ona döndüm
" insanlar yanlış yapa yapa doğruyu bulur." Dedim.
Sözlerimi duyunca yanıma doğru yürümeye başladı.
" ama sende durum farklı, sen bile bile yanlışı seviyorsun İlham perisi." Dediğinde hiçbir şey söyleyemedim, birkaç saniye yüzüne baktım, oda hiçbir şey söylemiyor sadece bana bakıyordu. Daha fazla dayanamayıp karşı da duran banyoya hızla girdim. Kendime söz vermeme rağmen yine gözlerim doluyordu. Ona cevap veremezdim. Çünkü haklıydı ben onun yanlış olduğunu bile bile hala onu çok seviyordum. Bana ilham perisi demesi beni hala çok mutlu ediyordu. Ben ondan nefret etmiyordum. Ben onu sevmekten nefret ediyordum.*****************************
Elimi yüzümü yıkayıp saçlarımı düzelttikten sonra banyodan çıktım, aşağıya indiğimde herkes salondaydı ama Araf yoktu. Anlaşılan bu konuşma benim kadar onu da etkilemişti. Tabi ki öyle bir şey mümkün değildi, Araf sıkılıp gitmişti. Annem beni görünce
" Araf beyin acil bir işi çıkınca gitmek zorunda kaldı canım." Dedi. Başımı anladım anlamında sallayıp gülümsedim.
*********************************
Parkta bir sağa bir sola yürüyordum. Hava çok soğuk olmamasına rağmen bulutlar bütün gökyüzünü kaplamıştı." geldim işte, nedir bu kadar acil olan. Okula giderken konuşabilirdik."
Zelişin sesiyle arkama döndüğümde oda sözünü bitirmişti. Hiç vakit kaybetmeden konuya girmek istiyordum.
" ne yapmaya çalışıyorsun Zeliş. Dün geceki o halin neydi?" Diyerek bir banka oturdum.
" ne varmış halimde." Deyip oda yanıma oturdu.
" Zeliş lütfen, ne demek istediğimi çok iyi biliyorsun." Dediğimde yerinden kalkıp bana arkasını döndü. Biraz öyle bekledikten sonra bana döndü, bir şey söylemek istiyor ama kararsızmış gibi davranıyordu. Birden derin bir nefes alıp gözlerimin içine bakarak" bak sen zaten onu unutmaya karar verdin, bu benim için bir şans olabilir. Belki o beni sevebilir. " dedi.
şaşırıp kaldım. Benim yakın arkadaşım bana bu nasıl söyleyebiliyor, söylemeyi bırak nasıl düşünebiliyordu. Kalbimin kırıldığını, canımın acıdığını hissediyordum. Yavaşça ayağı kalkıp zelişe doğru yürüdüm." bir insan nasıl bu kadar alçalır aklım almıyor. Değil onu sevmek onu beğendiğini bilsem onun yüzüne bakmazdım. Sen onu sevdiğini söylediğinde sürekli kendimi suçlamıştım. " iyice yanına yaklaşıp
" oysa sen hem bu kadar alçalıyorsun hemde bana bunu yüzsüzce söylüyorsun." Dediğimde
"Sus!!!" Diye bana bağırdı.
" senin yaparken utanmadığın şeyi sana söyleyince mi suçlu oldum." Diyerek sözüme devam ettim.
" biliyor musun? Hepiniz birbirinize çok benziyorsunuz. Buradaki herkes aynı, hepiniz aynısınız."
Sözümü bitirdiğimde yüzüne iyice baktım. Yaptıklarından, söylediklerinden en ufak bir pişmanlık göremiyordum. Onu orada bırakıp caddeye doğru yürüdüm.
Allah'ım bunlar nasıl insanlardı böyle kim kiminle hiç belli olmuyordu. Kardeşim dediğim insan böyle şeyler yapıyorsa sonradan tanıdığım insanların yapacaklarını tahmin etmem mümkün değildi. Bunlardan nasıl uzak duracağımı bilmiyordum ama asla böyle alçalmayacağımı çok iyi biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUSKUN (TAMAMLANDI)
Teen FictionKötülüğün ortasında büyüyen bir insanı kötü olduğu için suçlayamazsınız. Gülmesine izin verilmeyen birini gülmediği için yadırgayamazsınız. Aşk uğruna ölmek midir yoksa yaşamak mıdır? AŞK EN ZORU HANGİSİYSE ONU SEÇMEKTİR. AŞK GEREKİRSE DOLU DOLU YA...