" şuan senin yerinde kim olsaydı bu yatakta çok başka şeyler yapıyor olurduk"
Bu cümleler karşısında gözlerim yine fal taşı gibi açılmıştı. Allahtan beni göremiyordu. kesin çapkın bakışlarını atıyordu.
" şuan gözlerini boncuk boncuk açtığına iddiaya girerim."
Benim her hareketimi biliyordu. Neye ne tepki vereceğimi, niye utanacağımı yada neye şaşıracağımı her şeyi biliyordu.
iyice ona sokuldum. Soracağım sorudan korkuyordum
"Niye beni sevmiyorsun?"
Pat diye sormuştum.
" demek seni sevmediğimi anladın. Nasıl anladın hayret"
Yine umursamaz ve sıkılan ses tonuyla cevap vermişti.
" insan sevdiğini üzmez ki kendi üzülür ama onu üzmez." Gerçekten de böyle düşünüyordum.
" nerden biliyorsun sevginin böyle bir şey olduğunu." İşte şimdi konuyu önemsiyordu ve cevabımı merak ediyordu.
" kendimden" dedim gerçekten de kendimden biliyordum.
Önce sustu hiçbir şey söylemedi böyle bir cevap beklemiyordu. Sonra doğruldu.
" seni evine bıraksın şöför " dedi sanki hiçbir şey konuşmamıştık. Bu halleri kalbimi kırıyordu.
" Niye benimle birliktesin o zaman "
Bunun cevabını her şeyden çok merak ediyordum.
" yine beni sıkmaya başladın. Sanki sana kal diyorum ne istersen onu yap umrumda bile değil. Anlamıyor musun ben kimseyi sevmem, sevmek için kalp lazım ama benim kalbim o işlevini bırakalı çok oldu."
Gerçekten de umrunda bile değildim ben sadece kendimi kandırıyordum. Ondan ayrılmamak için kendimi koparmamak için bahaneler buluyordum kendime . Gözyaşlarımı takmadan
"Ben yapamıyorum senden vazgeçemiyorum çünkü seni seviyorum.evet kahretsin ki seni seviyorum kaçamıyorum kendimi geri çekemiyorum çünkü seni seviyorum."
Ağladığım için nefes alamamıştım duraksadım. Gözlerimin içine baktı. En derinimi görüyordu bundan emindim. Ellerimle yarım yamalak gözyaşlarımı sildim.
" ama sen yaparsın sen benden vazgeçersin çünkü beni sevmiyorsun(duraksadım hala gözlerimin içine bakıyordu) benden kaçabilirsin çünkü beni sevmiyorsun. Kendini geri çekebilirsin çünkü beni sevmiyorsun"
Sonlara doğru sesim iyice kısık çıkmıştı. Zorlansam da devam ettim.
" yap o zaman benden vazgeç, uzak dur, kaç sen yapabilirsin."
Arkama bile bakmadan odadan çıktım. Hızla merdivenleri inip kendimi dışarı attım. Şöför arabanın kapısını açtı ama binmedim hızla bahçe kapısından çıktım. Koştum, koştum ve koştum. Evi gözden kaybedince bir ağacın gövdesine yaslanıp içimdeki bütün acıyı göz yaşlarıma vurdum. Nefesim kesilinceye kadar ağladım. 10 dakika, 20 dakika, yarım saat,bir saat ne kadar olduğunu bilmeden ağladım sonra yavaşça doğruldum. Derin bir nefes aldım burdan gitmeliydim ama nasıl gideceğimi bilmiyorum aslında nerde olduğumu bildiğimde pek söylenemezdi.Telefonumu çıkartıp aklıma gelen tek kişiyi Mete'yi aradım ikinci çalışta açtı ona kaybolduğumu söyledim.
Etrafta ki tabelalara bakıp biraz yürüdükten sonra Şişli tabelasını gördüm ve bunu ona söyledim
" yarım saate oradayım kendine dikkat et." Dedi ve telefonu kapattı.
Şimdi onu beklemek için uygun bir yer bulmalıydım. Etrafımda oturacak bir yer ararken" bin şu arabaya." Sesiyle irkildim. Arkamı döndüm ve umursamaz tavrıyla Araf karşımda duruyordu.
" hayır" dedim ve yürümeye başladım.
Araf da arabadan indi. Bana yetişip kolumu tuttu.
" eğer peşini bırakmamı istiyorsan şu arabaya binersin yoksa ne olacağını az çok tahmin edersin." Yüzü hala ifadesizdi. Ama umursamaz bir tavrı yoktu.
" arkadaşım beni almaya gelecek gerek yok."
Kestirip atmıştım zaten biraz yaklaşsa ona sarılacak bir ruh halindeydim onun için hemen ondan uzaklaşmalıydım.
" hemen o herifi arayacaksın gelmeyecek ve şu arabaya bineceksin yoksa önce o herifin ağzını burnunu kırarım sonra da seni o arabaya zorla bindiririm."
Gayet ciddi konuşuyordu. Eğer Araf'ı birazcık tanıyorsam boşa konuşmazdı ve söylediğini her Halükarda yapardı.
Telefonu çıkardım Mete'yi aradım. İlk çalışta açtı
" şimdi çıktım geliyorum" sesi kaygılı geliyordu.
" şey gerek kalmadı sen gelene kadar ben korkarım diye bir taksi geçiyordu bindim eve geçiyorum orda görüşürüz olur mu çok sağol seni de uğraştırdım."
Konuşurken Araf da sinirli sinirli gözlerimin içine bakıyordu.
" bak eve gidince haber ver ben merak ederim hem emin misin 20 dakikaya gelirdim."
Araf bana telefonu kapat işareti yapıyordu.
" Emin'im haber veririm bay bay." Dedim ve telefonu kapattım.
Onun söylediği şeyleri kabullenmekten nefret ediyordum ama her zaman kabullenmem için bir şeyler buluyordu.
Arabaya bindi bende onu takip ettim ama arka koltuğa geçtim.Önce şaşırdı ama hiçbir şey söylemedi.
Tam önümde arabayı sürüyordu. Ama ona bakmıyordum. Eğer bakarsam yumuşardım onun için bakmamam gerekiyordu.Camdan dışarıyı seyrediyordum.araba caddeye çıktı yavaş yavaş insanlar görülmeye başladı sağa gidenler sola gidenler ve sağa sola yetişenler
Düşüncelerimden sıyrılmam zaman aldı etrafa baktığımda araba durmuştu. Araf arabadan inip arka koltuğa bindi öne yaklaşıp kapıyı kilitledi.
" napıyorsun sen." Derken yaklaştı ve birden beni öptü. Ne olduğunu anladığımda çoktan yüzümü okşamaya başlamıştı. Kendimi geri çekmeye çalıştım ama izin vermedi. Ben geri çekilmeye çalıştıkça daha çok beni kendine çekiyordu dokunduğu her yerim yanıyordu kalbim iyice hızlı atıyordu. En sonunda zorda olsa kendimi geri çektim.
Yüzüne baktım nefes nefeseydim. Oda nefes nefese kalmıştı gözlerimin içine bakıyordu hissettiğim her şeyi anlıyordu. Birden kendimden asla beklemeyeceğim bir şey yaptım.
Ve dudaklarımı onun dudaklarıyla birleştirdim. Bedenimi, ruhumu o ilk kez hissettiğim duygunun esiri yapmıştım.ArzununÖnce ne olduğunu anlamadı. Sonra idrak edince oda bana karşılık vermişti. Şimdi bütün seferlerin tersine daha sert ve vahşice bir uyum içinde birbirimizi öpüyorduk.
Her hareketimizde uyum vardı tıpkı bir müzik parçası gibi tıpkı dans gibi.Kendini geri çektiğinde zorda olsa kendime gelmiştim. Gözlerimin içine bakıyordu..
" bilmiyorum, ne hissettiğimi bilmiyorum ama seni öperken her şey başka. dünya başka bir yer oluyor sanki"
Nefes nefese konuşmuştu.
İlk kez bu kadar açık konuşuyordu tamam beni sevmiyordu. Belki de seviyordu ama farkında değildi bilmiyorum. Ama gidemiyordum işte yine gururumu yerle bir etmiştim.
" o zaman bırakalım dünya başka bir yer olsun."
Dedim ve sanki yıllardır onu hiç görmüyor muşum gibi bir özlemle onu öptüm oda bana tam karşılık verecekken
"Ayıp çocuğum trafiğin ortasında sabahtandır kornaya basıyoruz sizse burda napıyorsunuz ahlak kalmamış" amcanın biri cama vuruyordu.hemen kendimi geri çekip koltuğun altına başımı sakladım. Az önceki cesur kızdan eser yoktu şimdi. Araf önce bana güldü. Sonra arabadan indi sanki basılan biz değilmişiz gibi amcaya
" cadde de olduğumuz için sadece bu kadarıyla yetiniyoruz şimdi müsadenizle " dedi ve havalı bir şekilde arabaya bindi.
Hızla sürdü, başımı kaldırdım ve omzuna küçük bir yumruk attım.
" ne diyorsun sen adam beni şey zannetti niye trafiğin ortasında durduğunu söylemiyorsun."
Kıkırdıyordum. Karizmatik bir bakış atıp
" demek benimleyken kulaklarında duymuyor oysa kornalar yeni bir beste çıkarmışlardı."
Oda gülümsedi.
Yavaşça ön koltuğa geçtim ve yol boyunca onu izledim. Yüzünün her çizgisi bana aşkı ve huzuru veriyordu. Sanki 1 saat önce delicesine ağlayan ben değilmişim gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUSKUN (TAMAMLANDI)
Teen FictionKötülüğün ortasında büyüyen bir insanı kötü olduğu için suçlayamazsınız. Gülmesine izin verilmeyen birini gülmediği için yadırgayamazsınız. Aşk uğruna ölmek midir yoksa yaşamak mıdır? AŞK EN ZORU HANGİSİYSE ONU SEÇMEKTİR. AŞK GEREKİRSE DOLU DOLU YA...