8

2.9K 89 0
                                    

Gece doğru dürüst uyuyamamıştım. Demek ki oraya sürekli başka kızlarla,sapık adamın deyişiyle piliçlerle gidiyordu. Bu çocuk çok garipti. Normalde iyi insan analizleri yapan biriydim ama onunla ilgili hiçbir şey algılayamıyordum. Yorum yapamıyordum. Belki de beni ona çeken sebep buydu.

Kızlar beni sorguya çekmişlerdi. Ama hiçbir şey anlatmadım. Sonuçta benim dersi bırakıp gidecek biri olduğumu çok iyi biliyorlardı. Sabah yine erkenden uyandım. Elimde değildi uykuyla aram hiçbir zaman iyi değildi. Hazırlanıp kızları beklemek için parka gittim. Her zaman parkta birbirimizi beklerdik.- genelde ben onları beklerdim.- yine kızları beklerken Mete geldi.
" nasılsınız ressam hanım" gülümsüyordu.
" iyim sen nasılsın" bende içten bir gülümsemeyle karşılık verdim. Biz öylesine konuşurken kızlar geldi Mete bizi arabayla okula bırakırken Yolda Sıla'yla  çok az sohbet etti bunun Sıla'yı rahatsız ettiğini fark ediyordum ama bize belli etmemeye çalışıyordu.

Okula geldiğimiz de ders başlamak üzereydi. Gün yine tüm sıkıcılığıyla ilerliyordu. Öğlen arasında Meriç'in yanına gittim bu sefer ben ona çay ısmarladım. Masada otururken
" Seninle bir oyun oynayalım mı? " dedim gülümseyerek
"Nasıl bir oyun mesela küçük hanım."
Dedi muzipçe
" oyunumuzun ismi sen sor böylece birbirimizin zevklerini öğreniriz." Dedim
" tamam hadi başlayalım." O konuşurken aynı kalp çarpıntısı ve işte yine kelebekler, midemdeki acımsı tat. Buralardaydı Araf yine gelmişti kapıya doğru baktığımda okula doğru geldiğini gördüm. Artık hislerim beni yanıltmıyordu. Meriç'e gülümseyerek

" sonra oynayalım mı? gitmem gerek" dedim ve ayağa kalktım.

"hey nereye" dedi merakla.
Arkamı döndüm ve el sallayarak "ilhamıma gidiyorum." Dedim ve Araf'a doğru ilerledim hakikaten de bana  ilham kaynağı olmuştu onu tanıdığımdan beri iki tane resim çizmiştim. Birisi o iğrenç bar ikincisi de gökyüzüyle buluşma yerim olan o ağaç.
Tabi güvercin de vardı ama onu benden almıştı.

" merhaba" diyerek Araf'ın önünü kestim. Önce biraz afalladı sonra yine umursamaz tavrını alarak
" yine ne var"
Biraz duraksadım sonra kendimi toplayıp
"Bugün nereye gidiyoruz "dedim. Ama cevapları yüzünden küsmüş bir çocuk ses tonuyla
" ne o piliçlerimden biri mi olmak istiyorsun." Dedi sırıtarak
Gülmesi baya hoşuma gidiyordu ama söyledikleri beni sinir ediyordu bana bu kadar laf vursa da ondan uzak duramıyordum, durmak istemiyordum.
"Hem sen dün dersini almadın sanırım"  diyerek iğneleyici konuşmasına devam etti.
" bak ben senin şu saçma piliçlerinden asla olmam ve dün dersini alan kişi ayaklarımın altındaydı."
Gülümsedim ve kendimden emindim asla onun piliçlerinden olmayacaktım. En azından öyle ümit ediyordum.

" sen niye sürekli benim peşimdesin belaya bulaşmak hoşuna mı gidiyor. Hem sen nerden öğrendin öyle sert vuruşları." Sert kelimesini bastırarak söylemişti.
" çünkü o sapığın ve bazılarının bilmediği 20 senedir annesiyle yalnız yaşayan bir kıza bulaşmak iyi bir fikir değil." Bende bazılarının üzerini bastırarak konuşmuştum.
" Seninle takılmak istiyorum çünkü resim çizmem de ilham veriyorsun." Dedim
Tepkisini merak ediyordum. Gülümsedi okula doğru yürümeye başladı sonra bana dönerek
" derse girmem gerekiyor ilham perisi ders çıkışı görüşürüz belki haa, beni bulabilirsen"
Oldukça havalı ve çekici bir gülümsemeyle yanımdan uzaklaştı.Araf ve derse girmek çok çelişkili bir cümleydi.

Sonraki derslerin bitmesini heyecanla bekledim. Ders biter bitmez kızlara eşyalarımı verip bir şeyler çizeceğimi söyledim.
Bahçede Araf'ı yarım saat bekledim ama gelen olmadı.
Gelmeyecekti, zaten beni bulabilirsen demişti. İşte bulamamıştım onu, ağacıma doğru yürümeye başladım içinde tarif edemediğim adlandıramadığım bir hayal kırıklığı ile
Ağacın altına geldiğim zaman defterimi ağzıma sıkıştırıp tam yukarı tırmanacakken kalbim hızla atmaya başladı. Ağacın tepesindeydi. İnanılmaz gülümsemesiyle ve karizmatik bakışlarıyla beni inceliyordu.
" beni bulman bu kadar uzun sürmemeliydi." Konuşurken ağaçtan oldukça rahat bir şekilde aşağı indi.
" burda napıyorsun?" Dedim merakla
" Ee bugün nereye gideceğimizi sormuştun işte geldik." Dedi
Etrafı göstererek
" hem burası muhteşem her an her şey olabiliyor kucağına birden bir tazı düşebiliyor." Hem gülümsüyor hemde beni işaret ediyordu.
" dikkat et bir dahakine o tazı kafana düşmesin." Derken Bende gülümsedim.
Birden hiç beklemediğim bir şekilde bana yaklaşmaya başladı aramızda hiç boşluk kalmamıştı. Nefes alamıyordum kalbim kendine yeni bir ritim tutturdu, midemdeki kelebekler şaha kalkmıştı.
Ellerini saçlarımdan yanağıma kadar gezdirdi. Dokunduğu yerler sanki yanıyordu.
" İnsanoğlu nefes almadan yaşayamazlar tazılarda öyle."
Hala gülümsüyordu.
" ne " istemsizce ağzımdan çıkmıştı.
" nefes diyorum nefes almalısın"
O söyleyince anlamıştım evet nefes almıyordum. Yavaş yavaş nefes almaya başladım. Sonra onun bu kadar yakınımda olmadığını düşünerek gözümü kapattım ve
" senin bu hayvanlarla alıp veremediğin nedir acaba tazılar, piliçler... "
Cümlemi tamamlamama izin vermeden sıcak bir şeyin dudaklarımı kapladığını fark edip gözümü açtığımda dudaklarımın yandığını fark ettim şuan beni kibarca ve zarifçe öpüyordu- tabii ki Araf'tan beklenmeyecek bir kibarlıkta bu - hiçbir şey yapamadım sanki zaman durmuş ve hiçbir şey kıpırdamıyor bizde heykeller gibi oraya konulmuşuz gibi hiçbir tepki veremedim elini saçlarımda gezdirirken sadece duruyordum, ellerim titriyordu ayakta duramayacak kadar kendimi halsiz hissediyordum. Kendini yavaşça geri çektiğinde hala kendime gelememiştim bana baktı.
Sırıtarak
" şaka yapıyorsun sadece seni öptüm sanki birazdan ruhunu teslim edecekmiş gibi titriyorsun ne oldu benim hırçın tazıma"
Toparlanmaya çalışıp
" sen... sen beni nasıl yani beni nasıl öpersin" diye bağırmaya başladım
Evet beni öpmesi hayatımda yaşamadığım bir his yaratmıştı bende ama beni nasıl öpmüştü hemde birden bire.
Eğildi ve kıvrımlı güzel dudaklarını yine benim dudaklarımla buluşturdu bu sefer daha kısa bir şekilde öpmüştü ama bende yarattığı his aynıydı, kafasını kaldırdı
" işte böyle" dedi umursamaz bir şekilde sonra yanımdan uzaklaştı.
Yavaşça diz çöküp ağaca yaslanarak oturdum. Kalp ritmimin eskisi gibi olması için nefes alıp verdim. Beni öpmüştü Araf Kandemir beni öpmüştü.

SUSKUN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin