35

1.9K 70 1
                                    

Akşam annemi zor bela ikna edip - tabi ki ona bir kız arkadaşıma gideceğimi söylemiştim.-
Hemen Araf'ın evine gittim. Kapıyı çalarken Sıla'ya mesaj atıp yalanımı bozmamasını tembihledim.
İki dakika sonra Araf kapıyı açtığında telefonumu cebime koydum.
"Beni şaşırtıyorsun, gerçekten de geldin."
Diyerek benimle dalga geçerken salondaki bir koltuğa oturdu. Kapıyı ayağımla itip elimdeki poşetleri masaya koydum. Montumu çıkartıp askıya asarken Araf
" evet, planın nedir? Söyle bakalım." Dedi.
Yanındaki koltuğa oturup
" ne zaman gidiyorsun." Dedim. Gülümseyerek geri yaslandım. Ayağı kalkıp masadakilere bir göz attı.

"Duş alıp çıkıyorum." Dedi. Banyoya girince bende ayağı kalkıp mutfağa gittim. İki bardak ve birkaç tabağı Araf'ın odasına götürdüm. Daha sonra dönüp masadaki poşetleri de Araf'ın odasına götürdüm.
Planım Araf'ı çok sinirlendirecekti ama en mantıklı olanı yapıyordum. Araf'ın odasındaki banyoyu kullanması en büyük şansımdı.
Araf'ın odasında gri tonları hakimdi yatak ve dolabın haricinde odada bir L koltuk ve duvara montelenmiş bir televizyon vardı. Ortadaki sehpa ise odanın boşluğunu kapatıyordu.
Poşettekileri tabaklara yerleştirip içecekleri de sehpaya bıraktım.
Televizyonu açıp kendimi kırmızı  koltuğa bıraktım.
10 dakika sonra Araf banyodan kafasındaki havluyla çıktı. Başını kurularken önce televizyona ve sehpadakilere en sonda bana baktı, şaşırmıştı. Sonuçta onun odasında kafasına göre planlar yapan bir kız vardı. Biraz bana baktıktan sonra tekrar kafasını kurulamaya devam etti.
Elindeki havluyu banyoya atarken

" sen iyice delirdin, sana asla seninle televizyon seyretmeyeceğim diyorum. Ama sen hala hazırlık yapıyorsun. " dedi. Hiçbir şey söylemedim, benden bir cevap bekliyordu ama alamayacaktı.

Bana son kez bakıp kapıya yönelince istemsizce güldüm, kapıyı açmaya çalışınca olduğu yerde durdu. Kapıyı zorlamayı bıraktı, ne bana dönüyor ne de kapıyı açmaya çalışıyordu. İki saniye kadar öylece kalıp daha sonra bana döndü.
" bu kadarını yapmış olamazsın." Dediğinde yüzümdeki gülümsemeyi hemen yok ettim. Evet yapmıştım, başka hiçbir şekilde Araf ikna olmazdı. Aklıma gelen en iyi yöntem onu ikna etmek yerine mecbur etmekti. Bunun içinde kapıyı kilitleyip anahtarı saklamıştım.
" galiba gidemiyorsun." Dediğimde kapıyı son kez zorlayıp bana doğru yürüdü.
"Saçmalama aç şu kapıyı hemen." Sesini yükseltmeye başlamıştı.
" hayır, güzel bir film buldum. Bence hemen oturda kaçırma." Deyip elimle yanımdaki boş yeri işaret ettim.
Aslında bulduğum film de oldukça saçmaydı. Araf iyice sinirlenmeye başlamıştı.
" anahtar nerde?" Diye bağırınca korkuyla koltukta geri çekildim. Her şeyi dağıtmaya başlamıştı, bütün dolabını, çekmeceleri, yatağını her yer darmadağın olmuştu. Ama anahtarı bulması imkansızdı. Anahtarı bulamayınca tekrar
"Anahtar nerde?" Diye bağırdı.
Başımı hayır anlamında iki yana salladım.
Derin derin nefes aldıktan sonra
" sen kendini ne zannediyorsun. Benim hayatıma nasıl karışırsın, hemde benim iznim olmadan." Dedi.
Onun söylediklerinin karşısında gülümsedim.
Elimdeki cips tabağını masaya usulca bıraktım.
"Biliyor musun seni artık çok iyi tanıyorum?  Mesela önce bağırıp çağırarak istediğini yaptırırsın, olmadı mı bu seferde karşındakinin kalbini kırarak onu vazgeçirmeye çalışırsın. Tabi ki bir de en etkili yöntemin tüm karizmanı kullanarak karşındakinin sende kaybolmasını sağlarsın. Nasıl seni iyi çözmüşüm değil mi?"
Biraz su içip geri yaslandım. Yüzünde beliren küçük gülümsemeyi hemen sakladı.
" böyle saçma iddia mı olur? Beni zorla evde tutuyorsun." Sesi yumuşamıştı. Artık daha sakin görünüyordu.

"Aslında kısmen isteğinle yanımdasın. Sonuçta başka seçeceğin olmadığı için istemek zorundasın." Cümlemin sonuna ikna etmesini umarak bir gülücük yerleştirdim.

" bak beni gerçekten sinirlendiriyorsun. Aç şu kapıyı." Dediğinde çoktan yanıma oturmuştu.
" farkındayım sinirleniyorsun ama beni de anla bende seninle başa çıkmayı öğreniyorum, yeni yollar bulmaya çalışıyorum."  Diyerek gözlerinin içine baktım, bana iyice yaklaşıp
" neden?" Diye fısıldadığında kalbimden bir şeyler kopup mideme düştü.
" çünkü bundan sonra hep birlikte olacağız ve ben bunu en iyi hale getirmeliyim." Her kelimemde ondan daha da  uzaklaşıp sakince nefes almaya çalıştım.
Yine yüzünde küçücük sadece çok dikkatli bakınca görülebilecek bir gülümse belirdi ve hemen yok oldu.

" bu kadar gurursuz olmamalısın. Seni ilk tanıdığımda saf ve temiz bir kız demiştim kendi kendime ama bu kadar gurursuz olacağını düşünmemiştim."
Söylediği cümleler tabi ki beni üzüyordu ama oda bunun için yapıyordu. Üzülüp burdan gideceğimi düşünüyordu ama hayır bu sefer öyle olmayacaktı.
Ben televizyonu izliyormuş gibi yapmaya devam edince sinirden elini saçlarına attı. Böyle tepkisiz kalmam onu deli ediyordu. Biraz öyle bekleyip tekrar bana döndü.

" hem hayatımda olmak için benden izin alman gerekmez mi? Sonuçta benim hayatıma giriyorsun değil mi?"
Biraz önceki sert tavrı yine yok olmuştu.
Gözlerimi televizyondan ayırıp gözlerinin içine baktım, usulca kulağına eğilip fısıldadım.

" biliyor musun? Biz seninle evleneceğiz." Cümlelerimi duyunca gülmeye başladı, istemsizce güldüğünün farkındaydım.

" sen kesinlikle delisin. Farkında mısın bilmiyorum ama biz şuanda seninle hiçbir şeyiz. Sen evlilik diyorsun."

Kahkahalarının arasına ancak bu cümleyi sığdırabilmişti. Elimi ona uzatıp
" var mısın iddiasına?" Dedim. Kahkahaları cümlemle birlikte son bulmuştu ama gülümsemesi hala yüzündeydi.
" yoksa beni kaçırıp zorla benimle evlenecek misin?" Dediğinde bende gülmeye başladım.

" galiba Araf KANDEMİR benden korkmaya başladı." Deyip tekrar cips tabağını elime aldım. Odayı gösterip

"Korkmakta haklıyım, şuna bak yaşlı teyzeler gibi televizyon başında çekirdek çitliyorum." Dedi.
Bu cümleyle birlikte  içimde biriktirdiğim bütün kahkahaları serbest bırakıp dakikalarca güldüm.
**********************************
" bu hayatımda gördüğüm en saçma film." Dakikalar sonra Araf durumu kabullendi ama sürekli şikayet ederek geceyi işkence haline getiriyordu. Gerçi haklıydı film gerçekten çok saçmaydı.

" ama benimle izliyorsun, filmin bir öneminin olmaması gerekiyor." Onu eğlendirmek ve tabi ki birazcık sinir etmek istiyordum.

" biz bir romantik komedi filmi çekiyoruz da benim haberim mi yok?"
Koltukta bana doğru dönüp konuşmaya devam etti.
" ama üzgünüm bizden tatlı romantik bir çift çıkmaz."
Cümlesini bitirdiğinde bende ona döndüm. Şimdi filmi boş verip ikimizde sadece birbirimize odaklanmıştık.

" haklısın bizden tatlı romantik bir çift olmaz  ama bir çift olabiliriz."  Dedim ve geri çekildim.
Araf bana bakmaya devam ediyordu.

" benden korkmuyor musun? Daha ne kadar berbat bir hayatım olduğunu bilmiyorsun, bilsen kaçar giderdin." Dediğinde tekrar ona döndüm.

" korkmak mı? Sen yanındayken ben daha cesur oluyorum, daha mutlu ve daha huzurlu. "  konuşmam onu etkiliyordu, bunu görebiliyordum ama görünmez duvarlarını yıkmıyordu ya da yıkmaya gücü yetmiyordu.
Saat 12' e geldiğinde annemle üçüncü kez konuşup telefonu kapattım. Araf her hareketimi izliyor ama hiçbir tepki vermiyordu.
Telefonu komidinin üzerine koyup tekrar koltuğa oturdum.

" benim çok uykum geldi, artık uyuyalım mı?"   Gerçektende çok uykum geliyordu. Sonuçta erken kalktığım için her zaman erken uyumaya alışmıştım. Araf'tan bir tepki almayınca- elindeki mısır tabağına fena halde takmış görünüyordu.-konuşmaya devam ettim.
" sen yatağa geç ben koltukta uyurum." Dediğimde Araf'ın telefonu çaldı. Masanın üzerinde durduğu için arayanın Gürkan olduğunu gördüm. Araf telefonu açıp ayağı kalktı.

" hayır, bu gece gelemiyorum. Ama yarın kesin yapalım. Şimdi uyumak istiyorum, kapat telefonu." İşte yine Araf ve emir cümleleri vazgeçilmez ikili. Aslında Araf bu hayata alışmış ve bırakmak istemiyordu. Belki de gerçekten boşuna uğraşıyordum. Böyle her gece başında bekleyip odalara kilitleyemezdim onu. Telefonu kapatıp bana döndü. Hayal kırıklığı ile gözlerinin içine bakıyordum. Sehpanın üzerinde duran çekirdek tabağına elimi daldırıp anahtarı çıkardım. Anahtarı görünce şaşırdı. Gerçi kimin aklına gelirdi ki anahtarı buraya koymak. Anahtarı ona uzatıp
" istersen gidebilirsin dedim.
Önce anahtara sonra bana baktı.
" artık hevesim kalmadı. Üstelik çok uykum var, yarın giderim." Deyip kendini yatağa attı. Aslında şuanda burdan gitmek istiyordum ama bunun açıklamasını asla anneme yapamazdım. Onun için bende koltuğa uzanıp üzerime de battaniye attım.
Araf hafifçe başını kaldırıp uyuduğumu görünce lambaları kapattı.
Bir o yana bir bu yana dönüyordum. Araf'ı gerçekten seviyordum ama bu haliyle onunla olamazdım ve oda değişmek istemiyordu. Peki ben şimdi ne yapmalıydım, vazgeçip kaçmalı mı yoksa kalıp  Araf için Araf'la savaşmalı mıyım?

SUSKUN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin