" istersen bir anlaşma kağıdı getirseydin de imzalasaydım. Böyle sevgililik mi olur her an içtimaya çıkacakmış gibi hissediyorum." Gözlerimi devirdim. Resmen kahkaha atıyordu. Hemde içten bir kahkaha.
" bizim içtimamız daha farklı istediğinde gösteririm."
Yine yanaklarım al al olmuştu. Koluna vurdum ve başımı çevirdim.
Ayağı kalktı
" kabul ettiğinde görüşürüz sevgilim."
Öpücük attı ve yanımdan öylece uzaklaştı. Bana sevgilim diyordu. Bütün bunlar kurallarını - ona göre ricalarını- kabul etmem içindi.Bende ayağı kalktım, tam sınıfa gidecekken merdivenlerden Meriç'in indiğini gördüm arkama baktım Araf çoktan gözden kaybolmuştu. Meriç beni fark etmemişti. Hızla yanına çıkıp önünü kestim.
"Artık konuşmamızın vakti geldi de geçiyor. Konuşalım mı?" Dedim umut ederek
Başını kaldırdı Araf'ın morarttığı gözleriyle gözlerimin içine bakıyordu. Aşağı indim oda beni takip etti okulun arka tarafındaki bir banka oturdum oda yanıma oturdu.
" ben bunlar olsun istemedim çok üzgünüm ama üzgün olduğum asıl konu seni kaybetmiş olmak bu canımı her şeyden çok yakıyor."
Ona baktım ama bana bakmıyordu sözüme devam ettim.
" evet seni senin düşündüğün gibi sevmiyorum ama sana tahmin ettiğinden çok daha fazla değer veriyorum."
Başını kaldırdı.
" ne yapmamı istiyorsun senile arkadaş olmamı mı evet yüzümdeki bu yaralar bir aya geçer ama kalbimdekiler için uzun zaman gerekiyor."
Sesi titremişti gözleri yine yaşlarla dolmuştu.
" zaman acılarımızın en iyi dostu. Onun için bu iki dostu yalnız bırakmalıyım biliyorum onun için bir süre birbirimizden uzak duralım olur mu? Hem sen de düşünürsün ne olmamızı istersen öyle oluruz. Dost, arkadaş ama düşman olmayalım olur mu?"
Omzuna elimi koydum sonra ayağı kalktım ve yanından usulca uzaklaştım.
Dayanamıyordum şuan Araf'la olmak benim elimdeydi ama eğer bunu istiyorsam onun esiri olmayı da kabul etmek zorundaydım. Peki ben bunu istiyor muydum? Tabi ki hayır
Ama Araf'ı her şeyden çok istiyordum.
Saatler sonra okul dağıldı. Her yerde Araf'ı arıyordum. Gürkan'a sordum resim atölyesin de olduğunu öğrendim ve koşarak oraya gittim. Kapıyı yavaşça açıp içeri girdim yine yapılan resimlere farklı boyutlar kazandırıyordu. Sanki resimle bütünleşiyordu, kendindeki parçaları resme yerleştiriyordu. Beni fark etmedi usulca arkasına yaklaştım. Yanağına küçük bir öpücük kondurdum. Birden arkasını dönmeden beni çekti ve kucağına oturttu.
" ne yapıyorsun bırak beni biri gelecek şimdi" sessiz çığlıklar atıyordum.
" sen yapınca kimse yok ben yapınca biri bizi gözetliyor öyle mi"
Dudağıma yavaş ama etkili bir öpücük bıraktı ve beni kucağından indirdi. Oda ayağı kalktı.
" Harika görünüyor" resme bakıyordum.
" çünkü onu ben çizdim." Kendini beğenmişçe konuşuyordu yine
" ne istiyorsun." Dedi ve tekrar yerine oturdu. Resimle ilgileniyordu.
" ben kurallarını ay pardon ricalarını kabul ediyorum diyecektim." Başını bana çevirip gülümsedi
" ama benim de kurallarım ay pardon ricalarım var." Bilmiş bir şekilde konuşuyordum. Sahte bir kahkaha attı.
" şaka yapmıyorum ben " ciddi bir üslupla konuştum.
" sen beni sevdiğine emin misin? Çünkü beni tanıyamamışsın ben kural dinlemem sadece kuralları koyarım. Ay pardon ricaları."
Yine alaycı bir şekilde sırıtıyordu ama dikkatini bir an bile resimden çekmemişti.
" her insan değişebilir." Sesim umutsuzca çıktı kabul etmeyecekti.
" seven insanlar değişir benim gibi kalpsizler değil." Şimdi bana bakıyordu işte. Yine kalbimi kırıyordu beni sevmediğini her söylediğinde acı çektiğimi biliyordu ama söylemeye devam ediyordu. Ama ondan vazgeçemiyordum.
" sonuç " dedi ifadesizce
Düşüncelerimden sıyrıldım.
" ben annemle yalnız yaşıyorum evin kirasına yardım etmek için iş bulmaya gidiyorum." Yine ona boyun eğmiştim. Ama elimde değildi kendime engel olamıyordum.gülümsedi ayağı kalktı onda oldukça karizmatik duran önlüğü çıkarttı simsiyah saçlarını geriye doğru attı, yanıma yaklaştı.
" hayır çalışamazsın."net konuşmuştu.
" bu bir istek değil Araf zorunluluk çalışmak zorundayım, anneme destek olmak zorundayım"
Gerçekler benim için böyleydi kimse yani çok idealistler dışındaki kimse çalışmayı hobi olarak görmez." hayır dedim. Para kazanmak zorundaysan ben sana veririm. "
İşte şimdi damarıma basmıştı.
" evet seninle sevgili olmayı her şeyden çok istiyorum, evet bu ricalarınla emrindeki askerlere benziyorum ve belki beni gurursuz olarak görüyorsun ama ben dilenci değilim senden asla para almam."
Gözlerinin içine bakıyordum. Ta derinlere sesleniyordum. Beni anlamasını istediğim Araf'a sesleniyordum.
"Gözlerinde yanan şu çakmak çakmak öfke. Seni öpmemek için kendimi çok zor tutuyorum."
Hemen başımı yere eğdim.
" tamam ben bir iş bulucağım sana tanıdığım bir yerde çalışacaksın."
Başımı olumlu anlamda salladım.Sonra elimi hiç beklemediğim anda tuttu ve atölyeden çıktık okulda sadece alt sınıflar vardı. Onların da gözleri üzerimizdeydi. Aslında şöyle bir bakışları vardı. Şu pespaye kız ne yapmıştı da bu yakışıklı prensi kapmıştı. İşte tam anlamıyla böyle bakıyorlardı. Bahçeye indiğimiz de yola devam ederken
" kızlarla ve Sıla'nın sevgilisiyle şehir dışına bir yerlere gidicez."
Dedim izin vermeyeceğini adım gibi biliyordum ama yine şansımı denedim.
" Sapanca'ya gidin" dedi hiç beklemediğim kadar sakince izin vermişti hemde hiç bir şey demeden, bu sefer bende sustum.Her şey hazırdı. Yola çıkmak için arabalara biniyorduk annemi ve teyzemi öptüm ikisini de birbirlerine emanet etmiştik. Sonunda yola çıktık. Yol boyunca kimsekonuşmayınca bende Mete'ye
" biliyor musun insanlar sadece fiziksel olarak acıkmazlar ruhunda gıdaya ihtiyacı olabiliyor.(aynadan kulaklarımı işaret ettim) ve şuan o anlardan biri sanırım"dedim başımı yana yatırıp gülümsedim oda bana ayni içtenlikle gülümsedi ve radyoyu açtı. Zeliş üzgündü. Sıla Mete'ye kızgındı ama Mete'nin morali çok iyi görünüyordu.
Araf'a yola çıktım diye mesaj attım ve tabiki cevap vermedi. Kızları zorla da olsa Sapanca'ya ikna etmiştim. Yoksa hiç gidemeyecektik.Sapanca'ya geldiğimizde gece olmak üzereydi normalde İstanbuldan çok uzak değildi ama biz yola çok geç çıkmıştık .
Otele vardığımızda hepimiz çok yorgunduk. Sıla Mete'yle aynı odada kalmak istedi ama Mete kabul etmedi. Bunun aileye saygısızlık olacağını söyledi ama halinde bir gariplik vardı. Bir şeyleri saklı tutmaya çalışıyordu sanki.
Resepsiyon görevlisi araya girdi.
" şöyle yapalım bayanlar siz ikiniz iki kişilik odamızda kalın " Sıla ve Zelişi işaret etti.
" beyfendi sizde karşılarındaki odada kalın."
Gayet Güleryüz'le sözüne devam etti
" ve sizde bir üst kattaki odamızda kalın."
Sözünü bitirmişti.
" üç kişilik odanız yok mu?"
Mete lafa girmişti
" malesef beyfendi elimizde olan odalar bu kadar üst kattaki müşterilerimiz de özellikle katlarında erkek müşteri görmek istemediklerini ilettiler."
Hala gülümsüyordu.
" sorun değil bence çok iyi bir fikir hadi odalara dağılalım." Dedim ve valizimi sürükledim onlar da beni takip etti onlar odalarına giderken bende kendi odama çıktım kartı kapıya gösterdim kapı açıldı içeri girdim kapıyı arkamdan kapatıyordum ki bir çift el bedenimi sarıp ağzımı kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUSKUN (TAMAMLANDI)
Teen FictionKötülüğün ortasında büyüyen bir insanı kötü olduğu için suçlayamazsınız. Gülmesine izin verilmeyen birini gülmediği için yadırgayamazsınız. Aşk uğruna ölmek midir yoksa yaşamak mıdır? AŞK EN ZORU HANGİSİYSE ONU SEÇMEKTİR. AŞK GEREKİRSE DOLU DOLU YA...