7

3.2K 93 1
                                    

"Gidenler gelenlerin yerini açar."
Demişti Melek
yeni bir haftaya uyandık Aylin gitmişti . Ama yerine yenisi gelmeyecekti onun yeri sadece ona aitti ve öyle kalacaktı.
Artık evimizdeydik o yabancı adamı dört kez daha görmüştüm iyi birine benziyordu. Uzun boylu takım elbiseli tıraşlı ve esmer bir adamdı. Sürekli gülümsüyor Benimle konuşmaya çalışıyordu.
Sabah evden çıktığımda Zeliş ve Sıla daha gelmemişti. Çizdiğim güvercini hala bulamamıştım. İçimde garip bir özlem vardı iki gün içinde onu özlemiştim. Evet kendime itiraf edemiyordum ama Araf'ı özlemiştim.

Okula geldiğimizde dersin başlamasına yarım saat vardı. Kızların yanından ayrılıp güvercin resmini çizdiğim yere gittim. O resmi bulmam gerekiyordu, koleksiyonum da olmasını istiyordum. Her yere baktım ama yoktu.

" Bunu mu arıyorsun." Duyduğum sesle
Kalbim hızla çarpmaya başladı, midemdeki ekşime ve kelebeklerde bana eşlik etmeye gelmişlerdi. Sesinin her tonu daha farklı ve etkileyici oluyordu Araf burdaydı yavaşça ona doğru döndüm.
Omzunu işaret ediyordu, gözlerime inanamadım benim çizdiğim kanatları özgürlüğe giden o güvercin onun omzundaydı.
" bu nasıl?" Ben kekemelerken bana iyice yaklaştı elini parmaklarımda gezdirirken
" bu parmakların böyle farklı maharetleri olduğuna inanamasam da Harika bir çizim tabi ki bedenimle birleşince harikalığı hat safhaya yükseliyor." Dedi yüzü o umursamaz halindeyken sanki parmaklarım yerlerinden kopmuştu. Onlar bana ait değildi. O sıcak ve çok narin parmakları benim ince cılız parmaklarımın arasındaydı.
" ben şey..."
Hiçbir şey söyleyemiyordum sadece onun kokusunu ve tenini hissediyordum. Birden elimi tuttu ve beni sürüklemeye başladı. Ne olduğunu anlamaya çalışırken zor olsa da onu durdurup
" nereye götürüyorsun bu aptal kızı"
Dedim bilmiş ve şaşkın bir tavırla.
Yine karizmatik bir bakış atıp
" kendini tanıman güzel. Beni tanımak istiyordun işte sana fırsat" dedi
Evet onu merak ediyordum nerelerde gezer, kimlerle konuşur,boş zamanlarında neler yapar ama korkuyordum beni götüreceği yerden korkuyordum.
" seni tanımak istediğimi de nerden çıkardın" tabiki yalandı bu cümle çünkü onu tanımayı deli gibi istiyordum.
" gözler şu dünyada yalan söyleyemeyen tek varlıklardır. Geliyor musun yoksa ben gideyim mi?"
Ne yapmalıydım derslere girmeliydim ama zaten yazın bu konulara çalıştığım için dinlememe gerek yoktu. Kalbim gitmek için bağırıyordu. Ben düşünürken elimi bıraktı. Yürümeye başladı, biraz duraksadım sonra bende peşinden koşarak ona yetişdim.
" nereye gidiyoruz." Dedim gülümseyerek bana bakmadan ıslık çalarak yoluna devam etti. Bende onu takip ettim.

Geldiğimiz yere inanamıyorum. Şuan kapısında durduğum yer şu içinde değişik madde alışverişleri yapılan kızların bana göre iğrenç kendilerine göre çılgınca erkeklerle dans ettikleri, içkinin serbest olduğu bir bardı. Bunların hepsini bilmeyi izlediğim dizilere borçluydum.
Araf içeri girmek için yürürken duraksadım iki seçeceğim vardı. Birincisi Araf'a güvenip içeri girmek ki ona hiç güvenmiyordum ikincisi arkama bile bakmadan kaçıp gitmek. O sırada Araf bana döndü
"Kaçmayı düşündüğüne göre beni tanımaya başladın."dedi.
Nasıl anlamıştı bilmiyorum ama ego denen o aptal duygu yüzünden kendimden beklemediğim bir konuşma üslubuyla
" içeri girmek için ne bekliyoruz"      Dedim
Kendime inanamıyordum bu ben olamazdım.
İçeri girdiğimizde düşündüğüm gibi oynayan kızlar yoktu gündüz olduğu için yoklardır diye düşündüm.
Şiddetli sigara kokusu ve duman altı bir yerdi. Bir masaya oturduk içerideki tek kız olmanın verdiği korku bedenimi kaplıyordu. Herkes Araf'a başıyla selam veriyor, Araf onları umursamıyordu yedi sekiz masanın olduğu ana hatlarında kırmızının hüküm sürdüğü bir yerdi. Etrafı incelerken Araf bana dönerek " içeçek bir şeyler alırsın artık" dedi.
" ben mi?" Dedim refleks olarak başını evet anlamında salladığında ciddi olduğunu anladım. Zaten onunla ilgili öğrendiğim ilk şey asla boşuna konuşmazdı.
Ayağı kalkıp içeceklerin olduğu kısıma doğru ilerledim bütün gözlerin üstümde olduğu düşüncesini hiçe sayarak barmene

"gazoz var mı ? " diye sordum sesim çok çekingen çıkmıştı.
"Alkollü mü ?" Sorusunu  barmenden duyunca  şaşırmıştım gazozun alkollü olanını ilk kez duyuyordum.
" meyve suyu var mı?" Gazozdan vazgeçmiştim.
" kokteyl mi olsun"  barmen sıradan bir ses tonuyla konuşmuştu.
O sırada yanıma iğrenç bir şekilde kokan elinde sigarayla iri yapılı ve sapık  bakışlı biri geldi.
"Sen de Araf'ın piliçlerinden misin?" Diye tısladığında
Gözelerim yine fal taşı gibi açıldı. Piliç mi? Piliçleri mi? Kaç taneydiler
Kafamı ondan çevirip
" hayır değilim"çekingen  bir tavırla konuşmuştum kolumu tutup

" o zaman benim piliçim olmaya ne dersin." İğrenç bir şekilde konuşarak sırıtıyordu.
Kolumu kurtarmaya çalışırken aynı anda Araf'a baktım. Gülümsüyordu onu ilk kez gülerken görüyordum, çok güzel görünüyordu. Beni buraya bilerek getirmişti böyle olacağını biliyordu. Ama önce halletmem gereken başka bir mesele vardı. Kolumu tutan ve bana sapıkça teklifler yapan adama döndüm.
" bırak kolumu " dedim sinirle. kolumu daha çok sıkmaya başladı.
tekrar Araf'a baktım bu durum onun  hoşuna gitmişti onun içinde sırıtıyordu.

Gülümsedim adamın kolunu tuttum ters çevirip erkekliğine bir tane geçirdim. Yerde acıyla kıvranırken eğildim bağırarak
" evet ben bir piliç değilim genelde kendini horoz zannedenlerin başını kopartan biriyim."
Dedim ve barmene döndüm

"bana su ver,  normal alkolsüz H2O su."
H2O nun üzerini bastırarak konuşmuştum. Barmen irkilerek bana suyu uzattı. suyu elime aldım ve Sırıtarak rahat bir şekilde oturan Araf'ın yanına geldim. Sapık adam yerden kalkmaya çabalıyordu. Sudan bir yudum aldım ve Araf'a doğru eğildim
" buradakiler senin piliçlerine kafayı fena halde takmış dikkat et."
Dedim sırıtarak.
" al buda suyun."
İçtiğim suyu önüne koydum.
Sonra çantamı alarak ordan uzaklaştım.

SUSKUN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin