11

2.5K 82 1
                                    

Güvercin resmine bakıyordum her baktığımda beni başka diyarlara götüren, bakmayı bilene kanatlarında umut ve özgürlük vaat eden güvercinin resmini inceliyordum. Doymadan,sıkılmadan, usanmadan sürekli bakıyordum.
Araf'ın farklı bir bakış açısı olduğunu biliyordum ama bu çok başkaydı.

Geçikmiştim resme bakmaktan giyinmeyi unutmuştum. Hızlıca üzerime lacivert uzun bir elbise giyip saçlarıma salaş bir örgü yaptım. Dar paça pantolonumu giymeyi ihmal etmemiştim.
Dışarı çıktığımda Sıla beni bekliyordu.
" hayretler içerisindeyim sen ve geç kalmak."
Kıkırdıyordu. Bende gülümsedim
" her zaman siz geç  kalamazsınız, nasılmış."omuzuma yavaşça bir yumruk atıp güldü bende ona eşlik ettim.
" Zeliş nerde"sözüme devam ettim
Sıla cevap vermeden önce duraksadı sonra kendini topladı.
"Onun biraz işi vardı okulda. Erken gitti." Beni başından savmak için söylediği her halinden belliydi.
" Zelişin Benimle nasıl bir sorunu var niye bana böyle davranıyor."dikkatle ona baktım.
" Dersler onu biraz zorluyor oda sinirini bizden çıkarıyor boşver düzelir."koluma girdi ve durağa doğru yürüdük. Sıkıcı bir otobüs yolculuğundan sonra okula geldiğimizde gözüm heryerde Meriç'i aradı ama okula gelmemişti. Sınıf arkadaşlarına sordum. Bir haftalık bir tatile  gittiğini öğrendim. Benden kaçıyordu. Haklıydı ona söyleyeceğim her şeyin farkındaydı. Duymamak, yeniden konuşmamak için kaçıyordu.
Sınıfa doğru giderken telefonuma bir mesaj geldi, açtığımda gözlerime inanamadım.
GELEN MESAJ:
Ağacın oraya gel
                                     ARAF
numaramı nasıl bulmuştu hiçbir fikrim yoktu, gerçi cevap çok netti. O Arafdı her şeyi yapar ve bulurdu.
Sınıftan kalemimi  ve defterimi alıp ağacın altına geldim ama orda yoktu. emindim buraya gelecekti.
Ağacın gövdesine yaslanıp boş bir sayfa açtım. Öylesine karalarken kalp atışlarımın hızıyla irkildim geliyordu.
Karşıdan yorgun yüz ifadesiyle yanıma geldi, elimdeki defteri yana atıp dizlerimin üzerine başını yasladı ve uzandı.
Nesi vardı çok bitkin, üzgün ve kırgın görünüyordu. Konuşmak istemiyor gibi bir hali vardı. Gözleri kapalı bir halde kısık bir sesle
" ne olduğunu sorma konuşacak halim yok." Gerçekten de halsiz görünüyordu. Bende üsteleyerek onu iyice sıkmak istemedim.
" o zaman bizde uzun uzun susarız seninle " gülümsedim ve başını okşadım. Gözlerini açtı gözlerimin içine baktı. Derin bir şekilde bakıyordu, kurtar beni bu halimden der gibi bakıyordu.
" Bir filmde izlemiştim. Adam sevdiği kadına böyle söylemişti." Omzumu silkip tekrar gülümsedim.
Bana biraz daha baktı, sonra gözlerini yeniden kapattı ve uyumaya çalıştı.

Yaklaşık iki saattir öylece duruyorduk.konuşmuyor hatta kıpırdamıyordu. O böyle savunmasız bir şekilde dizlerimin üzerinde uyurken nefes almam imkansız bir hal alıyordu. telefonu çalınca hemen gözlerini açıp, ayağı kalktı.
"Ne var ne oldu." Sinirliydi.
"Tamam geliyorum." Dedi ve telefonu tekrar cebine koyup yürümeye başladı. Peşinden koştum.
" iyi misin " dedim hızlıca
" sonra" dedi çok gergin ses tonuyla
" hayır böyle gidemezsin çok kötü görünüyorsun." Söylediğimin etkisiyle Birden duraksadı. Bende hemen durdum.
" sanane ister böyle giderim ister başka türlü sanane kimsin sen, ne zannediyorsun kendini yeter gelme peşimden."bağırmıştı bana ilk kez sesini yükselttiğini gördüm. Hızla yanımdan uzaklaşmıştı.
Bütün bedenimi saran o hisle baş başa kalmıştım. Hayalkırıklığı ile

Okuldan çıkınca eve gitmek için durakta kızlarla bekliyorduk. Zeliş yüzüme bakmıyor, Sıla ise telefon da Mete ile konuşuyor pardon kavga ediyordu.
Aklım Araf da kalmıştı evet benimle çok kötü konuşmuştu hatta bu benim kalbimi kırmıştı ama yine de onu merak ediyordum.
Sıla telefonu kapatıp yanımıza geldiğinde gerginliği her halinden belliydi.
"Kızlar benim bir işim var halledip gelicem." Cevap vermelerini beklemeden gelen otobüse binip uzaklaştım.

O iğrenç bara gelmiştim daha karanlık çökmediği için kalabalık değildi. Kapıda duran adama Araf'ı sordum içerde olduğunu söyledi. İçeri kendimi zorlayarak girdim. Çok yüksek ses de dilini anlamadığım bir şarkı çalıyordu.
Gözlerimle Araf'ı aradım sol köşedeki masada oturuyordu yanında Damla, adının Gürkan olduğunu sonradan öğrendiğim mavi gözlü çocuk ve daha  tanımadığım bir sürü kişi vardı.
Yanlarına doğru ilerledim Gürkan beni önceden fark edip yanıma geldi.
" ne işin var burda" meraklı gözlerle bana bakıyordu.
"İyi mi?" Araf'ı gösterdim. Hiç iyi görünmüyordu.
" pek sayılmaz, arada olur böyle konuşmaz, dinlemez ama sonra geçer."
Teselli ediyordu beni, Gürkan'ın yanından geçip Araf'a doğru yürüdüm beni görünce ayağa kalktı yüzüne de yalandan bir gülümseme yerleştirip
" bakın görüyor musunuz arkadaşlar sabah kovduğum kızlar akşam peşindem koşar." Dedi.
Etrafındaki herkes gülüyordu. Özellikle Damla gözlerimin içine bakarak sırıtıyordu. Gözlerim dolmuştu ama Araf'ta  hiç iyi görünmüyordu. Kaşı patlamış kanı üzerinde kurumuştu.
"Ben nasıl olduğunu merak ettim. " dedim mahçupça
Bağırmaya başladı.
" sanane ne zannediyorsun sen söylediğin için sevgilim olacağını mı hemde seninle "
Söylediği her kelime hançer gibi kalbime batıyordu. Haklıydı kimdim ki ben, ne işim vardı benim burda. Yine benden izinsiz dolan gözlerimi fark ettim izinsizde akacaklardı beni kimsenin böyle görmesini istemiyordum. Zaten herkes gülüyordu.
Arkamı döndüm tam yürüyecekken
" motoru getirin çıkacağız"
Sesini duymuştum ama burdan hemen çıkmak istiyordum. Yürümeye devam ederken birinin elimi tutmaya çalıştığını fark edince elimi çekmeye çalıştım. Yan tarafıma baktığımda Araf'ı görünce çok şaşırdım. Elimi tutup beni sürüklemeye başladı. Kapının önüne çıktığımızda kolumu ondan kurtarmaya çalıştım.
" bırak beni " bütün sesimle bağırıyordum.
" ben kimim ki senin motoruna biniyorum. Evime gitmek istiyorum bırak beni." Elinde debeleniyordum. Kollarımın ikisini de tutup dudağını yanağıma yaslayıp
" yalnız kalmak istemiyorum." Dedi sesi savunmasız küçük bir çocuk gibi çıkmıştı. Debelenmeyi bırakıp öylece kaldım. Geri çekildi yüzüme bakmıyordu. Ben ise sadece yüzünü inceliyordum. yanında bekledim. Onu böyle bırakıp gidemezdim nedenini bilmiyorum ama gidemezdim.

Motor gelince bindik. Hızla çalıştırıp gaza sonuna kadar yüklendi.
Çok hızlı kullanıyordu. Ona iyice sarıldım tüm gücümle kollarımı ona bağlamıştım.
*****************

geldiğimiz yer oldukça güzel bir sahil kenarıydı denizin ve toprağın buluştuğu yerde sadece bir kulübe ve biz onlara şahitlik ediyorduk.
Motoru birden durdurdu kaskını çıkardı
" sana insanoğlu nefes almadan yaşayamaz demiştim ve şuan nefes alamıyorum."ifadesiz yüz şekliyle konuşmuştu. O anda ellerime bakınca Bedenini saran ellerimi hızla geri çektim.
Burda ne işim vardı aslında eve gitmem gerekiyordu ama yine onun yanındaydım. Önce beni tüm gücüyle itiyor sonra tekrar kendine çekiyordu. Bense hiçbir şey yapamıyor, söyleyemiyordum. Sadece onun etkisi altındaydım. Resmen ona teslim olmuştum.

SUSKUN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin