Kısa bir bölüm attım, umarım beğenirsiniz. Vote-yorumlarınız benim için çok önemli. Hikayemizin ilk adımlarını atıyoruz çünkü, ve fikrinize ihtiyacım var :')
İyi okumalar.
taehyung: bugün neden çekip gittin
choon-hee: neden umursuyorsun
taehyung: umursuyorum, choon-hee
taehyung: çünkü umurumdasın ve bunu sen de biliyorsun
choon-hee: içinde bulunduğum durum çok karmaşık taehyung
choon-hee: ihanet ediyormuş gibi hissediyorum, anlıyor musun
choon-hee: ne kadar çabaladığımı sen de biliyorsun, fakat benden bir seçim yapmamı bekleme
taehyung: evet, bekleyemem
taehyung: çünkü seçtiğin kişi ben olmayacağım, değil mi?
taehyung: evine girdiğim güne geri dönebilsem, seninle hiç tanışmamayı dilerdim
Evet, taehyung ile bu duruma geleceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. İlk tanıştığımızda zaten böyle bir senaryo tahmin etmiyordum.
Etseydim o gün asla onu hayatımın içerisine sokmazdım, çünkü geriye dönüp baktığımda bu yaptığım en büyük hataydı.
Üniversite son sınıftaydım ve yaşadığım evde hem faturalara, hem de hayatıma harcadığım paralar haddini o kadar aşmıştı ki artık yetişemiyordum.
Hep bir yerlerden kısmak zorundaydım ve böyle bir hayata alışık değildim. Yurt dışında olan anneme telefon edip, yolladığı harçlıkları biraz artırmasını söylesem de aynı cevabı almıştım.
'' Yolladığım paranın haddi hesabı yok, Choon-Hee. '' diye cevaplamıştı beni. '' Başının çaresine bak. ''
Bunu söyleyeceğini biliyordum, zaten annem pek anlayışlı biri değildi. Paranın içerisinde yüzmesine rağmen ben zorluk içerisinde okuyordum.
'' Belki de evdeki boş odalardan birini kiraya vermelisin, ne dersin? '' dediğinde bu fikre karşı çıktım, çünkü bu çok saçmaydı.
Ben tanımadığım biriyle anlaşamazdım. İmkansızdı!
Güvenip bir başkasını evime almak, hayatımın içerisine sokmak çok büyük bir riskti. Anneme bunu yapmayacağımı söyleyip, para için ısrar etsem de telefonu suratıma kapatmış, bir daha da aramalarıma cevap vermemişti.
Annem hep böyleydi.
Zorluk içerisinde yaşadığım, bu tarz olaylara alışık olduğum için artık fazla yadırgamıyordum. Ama bu çok fazlaydı. Gerçekten artık maddi konuda eve yetişemiyordum.
Ve inat etmeyip, annemin dediği şeyi uygulamaya karar verdim. Evin camına kiralık oda verdiğime dair yazı astığım günün üzerinden iki hafta geçmişti ve hala gelen giden yoktu.
Kimsenin umursadığı yoktu.
Gelen bir iki kişi de, şartları veya parayı uygun bulmadığı için teklifimi reddetmişti.
Artık umudu kestiğim günlerden birinde kapı çaldı, ve açıp baktığımda karşımda bir çocuk gördüm.
'' Ne istiyorsun? '' diye sorduğumda camdaki ilanı gösterdi.
'' Odaya ihtiyacım var. '' diye konuştu. Zaten bir yabancıya karşıyken, bir de erkek mi olacaktı?
Mümkün değil!
'' Ama ben kız bir arkadaş istiyorum. '' diye konuştum. Onu kabul edeceğimi sanıyorsa yanılıyordu.
Umursamadığını belirtmek için kafasını salladı. '' Sen bilirsin. '' diye konuştu. '' Ama evin yolu merkeze, ve okula çok ters. Böyle bir yerden kimse oda kiralamaz. ''
'' Ne diyorsun? ''
'' Çok heveslenme, diyorum. '' dedi. '' Benim gibi bir gönüllü' yü hayatta bulamazsın. ''
Cevap vermeme fırsat vermeden, sırtına taktığı çantasıyla arkasını dönüp gitmeye başladı. İçimdeki kararsızlıkla baş etmeye çalışırken, hiç düşünmeden ona seslendim.
'' Bekle! '' diye bağırdığımda, kafasını çevirip bana baktı.
Onu o gün eve almak mantıksızdı, bugün geriye dönüp düşündükçe bunu daha iyi anlıyordum. Onu sadece eve almamıştım, okul hayatıma, kalbime, bütün sınırlarımın içerisine teker teker girmeye başlamıştı.
Ve işler gittikçe daha karmaşık hale geldiğinde, başa çıkmak için yeterli gücü kendimde bulamıyordum.
Ama o hep aynı şeyi söylüyordu.
'' Acı çektiğini sanma, Choon-Hee. '' diye konuşmuştu. '' Çünkü, canın benimki kadar çok yanamaz. ''
BÖLÜM SONU
İlk bölüm böyle. Aklıma gelen kurguyu yazmak istedim, tesadüf olacak da kuytu köşede birinin hikayesine benzeyecek diye ödüm kopuyor. Böyle düşünerek aklımdaki çoğu fikri çöpe atıyorum ve çıkan şey bu oldu.
İleride işler daha da karışacak galiba.. Hadi byes.