Bunu yapmam, normal miydi? Yani gerçekten aklımı kaçırmış olmalıydım. Onunla bu ortamda, bu şeyi yapıyor olmak delilikti.
Ki ben böyle biri değildim, sadece aşk beni fazlasıyla değiştirmişti.
'' Bana engel olma, olur mu? '' dedi, kalın çıkan bir ses tonuyla. Vücudumda gezen elleri içimin titremesine en büyük sebepti.
Dokunuşları garip hissettiriyordu. Fazlasıyla garip.
Öyle ki diken üzerinde yürüyormuş gibiydim, onun beni öylece süzdüğünü bilirken. Bedenime sardığım ve ellerimle sıkı sıkı tuttuğum havlu üzerimden kayıp giderken, çıplak bedenimle onun karşısında durmak garip bir duyguydu.
'' Taehyung. '' diye seslendim, titreyen sesimle. Fakat ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. Bunun yeri ve zamanı mıydı, ondan bile emin değildim.
'' Efendim, Choon-Hee? '' diye sorduğunda, sesine gizlenen o tuhaf tını içimin titremesine sebep olmuştu. Evet, tüylerim tiken diken gibiydi.
Ona cevap vermeye gücüm bile yokken sadece gözlerimi yummayı tercih ettim. Etrafa sessizlik hakim olduğunda benden cevap gelmediğini anlamış olacak ki, tekrar konuşmaya başlamıştı.
'' Ne söylemek istiyorsun? '' diye fısıldadı, yine etkileyici bir tonda çıkan sesiyle. '' Bana ne düşündüğünü söyle. ''
'' Yeri değil. '' dedim, gözlerimi açmaya korkarken.
'' Aç gözlerini. '' dediğinde bir süre nefes alıp vermeye çalıştım, daha sonra ellerinden birini yüzümde hissettiğimde, titrercesine açtım gözlerimi.
Bana olan bakışı bile şu an heyecandan bayılmama sebep olacak cinstendi. Peki, buna hazır mıydım? Tamam, istediğim bir şeydi fakat burası? Tamamiyle yanlış yerdeydik.
'' Ne istiyorsun? '' dedi, gözlerime bakan gözleri inatla başka yöne çevrilmezken. '' Sence de, zamanı gelmedi mi? ''
'' Taehyung, burası yeri değil. Biri gelebilir. '' derken gözlerimi arkadaki duvara, boşluğa diktim çünkü bakabileceğim her nokta bana utancımı hatırlatıyordu.
'' Salondaki insanların sporunun biteceği saat belli, ve bu demek oluyor ki bir saat boyunca buraya kimse gelmeyecek. ''
'' Biliyorum, ama.. '' diye konuştuğumda konuşmanın devamnı getirmemi istercesine gözlerime baktı. '' Ama? ''
Daha fazla konuşmama izin vermeden son sözlerini söylemişti. '' Nasılsa kapı da kilitli. Kimse gelmeyecek. ''
Ardından dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Ona karşılık vermemi istercesine öpüşlerini hızlandırırken ben içimdeki arzu hissine engel olamayarak ona karşılık vermeye başladım. Aradaki ateş her geçen saniye büyüyor gibiydi. Engel olamadığım bir arzu içimde yer edinmeye başlamıştı.
Ellerinden birini saçlarıma geçirirken diğeriyle çıplak belime sarılarak beni kendi vücuduna yapıştırdı. Sırtımı soğuk duvara yapışmış hissettiğimde sıcaklık almak istercesine ellerimi onun boynuna doladım.
Belimdeki eli yavaşça belimi okşuyor, dudakları dudaklarımdan bir saniye ayrılmıyordu. Aksine her saniye beni daha da şehvetle öpüyor gibiydi. Nefes almak istercesine dudaklarını benden ayırdığında '' zamanı geldi de geçiyor bile '' dedi, ardından tekrar öpmeye başladı.
Bir süre sonra benden ayrıldığında elleri üzerindeki tişörtün eteklerine gitti, yukarı doğru çekti ve bir kenara fırlattı. Gözlerimi gözlerine diktiğimde onun da benim gibi nefes nefese olduğunu gördüm.