YORUM İSTİYORUM OY İSTİYORUM
OLABİLDİĞİNCE UZUN YAZMAYA ÇALIŞTIM AMA UMARIM BEĞENİRSİNİZ
bir önceki bölümün ismini yanlış yazmışım kimse de uyarmadı dksbdkdnsk öpüldünüzFelaket sözcüğüyle tanımladığım günün ardından, bir hafta okula gitmemiştim. Bunun sebebi depresyon hali falan değildi, kesinlikle.
Tabii onun da bir etkisi vardı fakat ciddi manada halsizleşmiş ve sonunda hasta oluvermiştim. Okulda konuşulanlardan haberdar değildim, taehyung da kulağına gelen şeyleri bana söylememekte ısrarcıydı.
Ona göre hayattaki en önemli şey benim mutluluğumdu.
Yatakta hasta hasta uzanırken kapı açıldı ve elinde bitki çayı ile içeriye girdi taehyung. Yattığım yerden doğrulmaya çalıştım, o da yanıma oturarak çayı elime tutuşturdu.
'' Teşekkür ederim. '' dedim, çayın kokusunu içime çekerken. '' Kokusu bile beni iyileştirdi. ''
Bana cevap vermek yerine eliyle yanağımı okşadı, ardından bana yaklaşıp dudağımın kenarına bir öpücük kondurdu.
'' Elimden her iş gelir, biliyorsun. '' derken göz kırpmadan edememişti. Ne yani, bu cümleden nasıl bir mana çıkarmalıydım?
Utancımdan kafamı eğerken çaydan bir yudum aldım, bu tepkime de kahkaha atarak tepkisini göstermişti. Ardından ortamda garip bir sessizlik oluştu. Artık onunla yan yana olmaya çekiniyordum.
Sanki içime hei' nin sesi yerleşmiş, taehyung' u her öptüğümde beynime benim bir hain olduğumu fısıldayıp duruyordu. Bununla da kalmıyordu tabii ki.
Gün içerisinde telefonuma türlü mesajlar alıyordum. İçeriğinin ne olduğunu tahmin etmek o kadar zor değildi.
'' Nasıl bir sürtüklük bu yaptığın. '' veya '' Seninle aynı masada kahve içtiğime dahi utanıyorum. ''
Tarzında cümleler alıp duruyordum. Bu kadar umursanıyor olmam doğal mıydı?
Popüler biri değildim. Öyle insanlar beni çok sevmezdi fakat bu tepkilerin kaynağı neydi aklım almıyordu. Ben çayımı içerken telefon her zamanki gibi titrediğinde, benim yerime taehyung aldı eline.
'' Okumanı istemiyorum. '' dedi, telefonla uğraşırken. '' Sildim. ''
Cevap vermeden elimdeki çayı bitirdim ve yorganın altına sindim. Taehyung da bardağı elimden alıp komidinin üzerine koydu, ardından yorganın içerisine sinip bana sarıldı.
'' Hasta olacaksın. '' dedim, gözlerine bakarken. '' Hasta olduğumdan beri yanıma sırnaşıp duruyorsun. ''
'' Şuan hasta olmak umursadığım en son şey. '' dedi, beni öpmeden önce.
Dudaklarını dudaklarıma bastırdı fakat bu iki saniyelik bir baskıydı. Benim onun öpüşüne karşılık vermediğimi, hatta veremediğimi biliyordu.
Bu yüzden üstelemiyordu. En sonunda '' işi sana bırakacağım choon-hee. sen ne zaman rahat olursan, o gün hayatımıza devam edeceğiz ''
Ben gözlerimi kapatıp uyumaya çalışırken kapının çaldığını duymuştuk. Kim olduğuna bakmak için kalkmama gerek kalmamıştı, çünkü gelen arkadaş sabırsızlığını fazlasıyla belli ederek kapının ardından bağırışlarını eklemişti.
'' Aç kapıyı, Choon-Hee. '' diye bağıran tabii ki Hei idi. Bunu her gün yapıyor, fakat kapı yüzüne açılmayınca çekip gidiyordu.
'' Aç şu kapıyı, seni sürtük. Sen açana kadar geleceğim ve bugün buradan gitmeyip senin çıkmanı bekleyeceğim. ''