"Benim gözlerim seni görüyordu.
Peki senin gözlerin neden benim seni gördüğüm gibi beni görmüyordu?"
İnsanın canı sızlaya sızlaya yanarmış. Ceylan bunu uzun zamandır tecrübe ediyordu. Gözü ile bakmaya kıyamadığı bir adamın yanında yaklaşık iki yıldır asistanı, onun deyimi ile sağ kolu olarak bulunuyordu. Benim gözüm onu her an her saniye görüyordu. Fakat onun gözleri benim onu gördüğüm gibi bir an olsun bana bakmıyordu. Bu benim içimi yakıyor ruhumu daraltıyordu. Ben bakıyorum o görmüyordu. Ben sessizce konuşuyorum o duymuyordu, diye içten içe veryansın ediyordu yüreği. Karşılık bulmayan duygularından bihaber bir adamın yanındaydı.
Yavaş yavaş içine sızarken, yüreğine ilmek ilmek işlenen bir adamın yanında çalışıyordu. Cantuğ Bey... Ne diyebilirdi ki Ceylan, onu kendisinden bile vazgeçecek konuma getirmişti. Hayatını artık düşündürmeyecek belki de yegâne insandı kendisi. Genç kız ne zaman bu hale gelmiş, nasıl bu kadar derinden hisseder olmuştu. İnanın ki bilmiyordu. Tek endişesi, tek korkusu hayatı iken şimdi en büyük kâbusu Cantuğ'u kaybetmek olmuştu.
Nereden nereye gelmişti. Şimdi düşünüyordu. Şu an burada bulunması bile mucize iken bu kadar pervasız davranması büyük bir aptallıktı. Ama aşka düşmek büyük bir aptallık değil miydi zaten? Ceylan da o boyutların en büyüğüne sahip koca kafalı bir aptalın tekiydi. Bir çift gamzeli bakışa takılıp mucizevi bir şekilde geri kazandığı hayatını kendi elleri ile mahvetmeye çalışıyordu. Gerçi bu saatten sonra yapacak bir şey yoktu. Eğer onsuz olacak ise başkasıyla olmuş olmasının da bir anlamı yoktu. Ben onsuz da ölmüş sayılırım, diyordu yüreği sürekli ve soluksuz bir halde. Ya onlu olacaktı ya da onsuz kendisine biçilen hayata canlı bir cenaze olarak kabul edecekti. Her ne kadar Gülce bu düşüncesine şiddetle karşı çıksa da artık yapacak bir şey yoktu.
Gülce defalarca arayıp yerini değiştirmesi gerektiğini söylese de gücü kalmadığı için kaçmayı kabul etmedi Ceylan.
"Ben Cantuğ'un yanından ayrılmayacağım. Yaşayabildiğim son anıma kadar onun yanında nefes alacağım. Ondan sonrası zaten benim için cehennem. En azından son zamanlarımı onunla güzel geçirmek istiyorum." Diyerek onun isteğini reddetmişti. Ve o günden sonra büyük tartışmalara gebe kalmıştı arkadaşlıkları. Gülce'nin itirazları ve Caylan'ın reddedişleri arsından sıkışık kalan arkadaşları Hasan.
Gülce sürekli arıyor "Tuhaf şeyler oluyor Ceylan." diyerek endişe ile konuşup gelişmeler olduğunu söylüyordu. Ama Ceylan artık onu dinlemiyordu. Yıllar önce bir mucize gerçekleştirip ondan çalmaya çalıştıkları hayatımı ailem dediği insanlara karşı gelerek geri kazanmıştı. Ve hayat onu Cantuğ'un yanına mucizevi bir şekilde getirip bırakmıştı. Ceylan artık kararını vermişti. Onun yanında gamzeli bakışlarına bakarak son nefesini verecekti. Ta ki zamanı gelene kadar... Ta ki onun yanından acımasızca sökülüp alınana kadar... Onun yanında onunla, onun haberdar olmadığı duygularım ve her geçen gün artan aşkıyla, onun bakışlarını başka kadınlara armağan ederken izleyerek, her şeye ve herkese rağmen yanında, yakınında olacaktı. Onun deyimi ile sağ koluydu. Kendi deyimi ile sol yanında atan kalbinin en güzel ritminin adıydı. O bilmese de Ceylan onun sol yanına adaydı. O ise Ceylan'ın sol yanının tek hükümdarı, ruhumun tek sahibiydi.
Ben Ceylan, geçmişi sırlar ile örülü, amansız bir aşka tutulup patronu Cantuğ'a tutulup kalırken artık kendi yaşamından umudu kesen hayat yolunda nefes almaya çabalayan umutsuz bir genç kızım.
Hayata dair umudu kaldı mı? Evet aslında kaldı. Bir çift gamzeli bakış onun aldığı nefesin tek umudu oldu. Şu an aldığı her bir soluk bir çift gamzeli bakış sayesindeydi... Yüzünün gülmesi, ruhunun coşup, yüreğinin hüzünlenmesine tek sebep patronu Cantuğ'dan başkası değildi... Onları neler mi bekliyor? Yeni bölümler ile birlikte pek yakında...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Haksızlık Değil Mi?#TAMAMLANDI#
RomanceCantuğ "Bir adamın yokluğu kadını suskunlaştırıp dilini sözsüz bırakıyorsa, bir kadının yokluğu adama yatağında sevdiği kadının tek bir saç telini aratıyorsa, işte orası sözün bittiği, kelimelerin tüm anlamını yitirdiği, sebeplerin aranmadığı aşk di...