4
Ama sonra dönüp dolaşıp yine kaybolduğu yere gitmiş Rauf. Dayanamadığını söyledi. Rauf'u tanıdığım ilk zamanlarda benden saklardı, kaybolduğu gün, aynı saatte, aynı yerde olur, bir süre beklerdi. "Babam beni almaya gelmiştir" diye. 8 yaşından beri, tam dört senedir aynı hikâye, aynı yerde beklemeler. Köyünü hatırlıyor ama ismini çıkaramıyor. Belki de adam bunu orada bıraktı ve çekti gitti. Hastaneye düştü, öldü gitti bir şekilde, öldürüldü, kim bilir? Ama en önemlisi ve en kötüsü Rauf'u orada, o ân'da sonsuza dek çocuk bıraktı, gitti, belki iyi bir şeydir bu, yani hiç gelmeyecek bir babayı beklemek, hep bekleyiş içinde olmak. Bence cehennemden başka bişiy değildir böyle bir bekleyiş, beklenti içinde dolanıp durmak. Beni de küçük yaşta annem bıraktı cami önüne; ama ben o vakitler cami önüne gidip beklemem annemi. Babam çıksa mezardan; her neyse, umurumda olmaz ki. Bu Rauf iyiydi, diğer çocuklar gibi değildi, aslında hepsi iyiydi ama Rauf başkaydı. Karnı çok aç olsa da ekmeğini daha az aç olanla bile paylaşırdı meselâ. Yardım etmeyi severdi. Korkak bir piç de değildi. Mahvolacağını bilse bile dostuna arka çıkar, onu yarı yolda bırakmazdı, kendinden büyüklere kimi zaman, yeri gelince isyan eder, diklenirdi. Şaşardım bu çocuğa. Acayip severdim onu, yanındaki yeni çocuk, onu hiç tanımıyordum.
Gözümle işaret ettim, yüzümle sordum.
"Kim bu?"
"Yeni" dedi, sırıttı.
"İyi" dedim gözlerimle yeni çocuğa baktım. Başında bere vardı. 14 ya da 15 yaşında olmalıydı.
"Adın ne senin?" dedim.
Cevap vermedi.
Rauf, ona gözüyle konuşabilirsin işareti verdi.
"Elif" dedi. Bereyi çıkardı, sapsarı saçları ortaya döküldü.
Şaştım. İçim acıdı birden.
Eğer onun kız olduğunu anlarsa benim yaşımdakiler -15- ve daha büyükler, ya onu parayla şekerle çikolatayla kandırıp cinsel sapkınlıklarına kurban ederlerdi, en kötüsü sürekli tecavüze uğrardı, alışırdı, severdi, orospu olup çıkardı. Sonra başka küçük kızları kandırıp orospu yapıp parasından da pay alıp faydalanırdı.
Bu kızın polise teslim edilmesi lazımdı, polisler onu ya yetiştirme yurduna ya da ona bakacak bir yer bulurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZLIKTAN KAÇIK(BASILACAK)
RomanceAhmet Ayşe'yi görür görmez tatlı ve muhteşem sinyaller almış, sarsılmış, bunu belli etmemişti. Amerika'dan gelen o büyülü etki sonra hep aklına gelip kartal gibi süzülmüştü kalbinin derinliklerinden kafasına doğru gömgök biçimde... sıkıntılı geceler...