yazıyorum. Yıllar sonra açıp baktığımda romanın sayfalarına eğer gülüyorsam tamam demektir.
Dedim ki kendime, ne yap et sınırı aş.
Engelleri aş.
Duvarları aş.
Parmaklıkları aş
Pırangaları aş.
Hücreni aş.
Meksika sınırına bir gelebildin mi; alabildiğine özgürlük.
Orada her türlü deliliği yapabilirsin.
Orada kafana göre takılabilirsin.
Orada istediğin çılgınlığa yol verebilirsin.
Orada melek de olabilirsin, şeytan da.
Ama ben şeytandan hoşlanmazdım.
Sınırı bir aştım mı tamamdı.
Orada her türlü pislik özgürlüğünü ilan ediyordu.
Ve herkesin içinde itiraf edemediği bir meksika sınırı vardır
Dışarda bir yerde Meksika sınırı olmasa da...
Kendi içimize ne kadar gömüldüğümüzü çoğu zaman bilemeyiz.
Bizi uyandıran olaylar, acılar, sıkıntılar, sorunlar...
Bazı kadınlar/sevmeler ölümcül yaralar.
Geriye bakıyorum, şimdiki enerjim olsa onunla vakit geçirmek bambaşka olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZLIKTAN KAÇIK(BASILACAK)
RomanceAhmet Ayşe'yi görür görmez tatlı ve muhteşem sinyaller almış, sarsılmış, bunu belli etmemişti. Amerika'dan gelen o büyülü etki sonra hep aklına gelip kartal gibi süzülmüştü kalbinin derinliklerinden kafasına doğru gömgök biçimde... sıkıntılı geceler...