2
2
Üzülerek; "yok" dedi, gidiyordu, döndü, cüzdanından bir miktar para çıkarıp uzattı.
"Çay ya da ayran içersin. Döner alırsın." Teşekkür edip aldım parayı. Oysa ben bankayı soymayı düşünüyordum, o arkadan sırtıma parmağını kibarca tıklattığında. Çok çaresizsen atıp tutarsın. Hani tutturamayacağını bilesen bile, hayal olsa bile, bu mutlu eder seni çünkü. Elde edemediğin ne kadar zafer varsa elde edersin böyle. Ne kadar acılı olursan ol altında kalıp boğulup ezilmekten kurtulursun böylece. Benim tehlikeli sokaklarda, ölümcül gecelerde ve karanlık insanlarda... başa çıkılmaz, acımasız bir sürü belada... sağ kalıp kurtulmamın sebebi düş gücümdü, galiba. Ben düş kurmayı severdim, küçüklüğümden beri. Günün birinde belki gözüm döner ve bu bankayı soyardım, kim bilir? Denesem, beceremezdim herhâlde. Böyle sert işler için doğuştan yatkın olmak gerek. Eğer bu bankaya girersem günün birinde; bu para için olmazdı. 'Ölü ya da diri buradayım, sizin bankanız beni umursamıyorsa tekerine bir çubuk sokarım, anlarsınız nefes alıp verdiğimi,' yaşayan ölü olsam da bütün dikkatleri üstümde toplamak, elde tabanca, banka çalışanları ve beş altı müşteriyi rehin almak, eğlenceli olurdu. Çünkü dışarıda televizyonlardan gelen kameralar olurdu, fotoğraf çeken muhabirler, canlı yayın araçları, bir ton polis, özel harekat, keskin nişancılar, emniyet müdürü vs. İsteklerimi sorarlardı bankayı arayıp. Ben de söylerdim elbette.
Ama sonra bunlar beni ele geçirip bir kamyon dolusu döverdi. Ama hayatımda bir kez olsun şov yapmanın hazzını duyardım. Şu an bana şov yapan, kahraman olan hayattı, ben ise onun karşısında hiçbir şey bile değildim.
Yaşasın, elimde param vardı! Döner alacağım bir yer bakınıyordum ilerlerken.
Döner aldım ve az ilerde sakin bir köşede yemeye başladım hemen. Sonra gidip bir yerde uyurdum, akşama kadar uyurdum. Benim gibiler akşam çok canlı olurdu. Karanlık bizi saklardı çünkü. Gündüz gözüyle perişanlığım ortaya çıkardı. Bir adam; "durma apartmanın yanında, defol git" dedi, uzaklaştım oradan. Her yerden kış kışlanmak sinir bozucuydu, ama buna kuzu gibi alışmıştım.
"Peki baba" dedim, "af edersin rahatsızlık verdiğim için."
Ben ve benim gibiler binlerceydi şehirde, binlerce fare, sıçan, onlara göre öyleydik. İşte onu çok yanlış biliyorlardı, biz insanlara kötülük getirmiyorduk ki. Kötülük getirenler besbelliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZLIKTAN KAÇIK(BASILACAK)
RomanceAhmet Ayşe'yi görür görmez tatlı ve muhteşem sinyaller almış, sarsılmış, bunu belli etmemişti. Amerika'dan gelen o büyülü etki sonra hep aklına gelip kartal gibi süzülmüştü kalbinin derinliklerinden kafasına doğru gömgök biçimde... sıkıntılı geceler...